Ahu Özyurt’la Fotoğrafın Tamamı programına telefonla konuk olan Lefke Avrupa Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Şengül Hablemitoğlu yaşanan durumun içinde bir düzen gösterdiğini belirtti.
Ekonomik kriz, toplu intihar vakaları ve Erdoğan'ın ABD ziyareti
‘Çaresizlik kaynaklı anomik intiharlar’
“Toplu intihar vakalarının artacağına dair bazı endişelerimiz var. Bu düzene biz kuralsızlık ve düzensizlik diyoruz. Sosyolojide bu bir anomi olarak tanımlanıyor. Nedir Anomi? Artık kural ve normlar bireyler için bağlayıcı ve anlam verici olmaktan çıktı. Hukukla adaletin sağlanamadığı durumlardan geçiyoruz. Örneğin bir baba yere yatarak kızının öldürüldüğü pozisyonu göstererek adalet istemek zorunda kalıyor (Rabia Naz olayı). İdealizm kayboldu, aidiyet çökmeye başladı ve ayrımcılık ve ötekileştirme çok görünür oldu” diyen Hablemitoğlu şöyle devam etti:
“İnsanlarda yalnızlık, yalıtılmışlık, kültürel ve sosyal dışlanma ve en önemlisi de çaresizlik yaratıyor. Bu intiharın en önemli nedeni. Biz buna anomik intihar diyoruz. Kişinin istekleri ile içindeki koşullar arasındaki uçurumu bunu yaratıyor. İntihar oranları önemli ama bize başka bir şey söylüyor. İstatistikler bize düzenlik kalıplar gösterir. Hızlı sosyal ve ekonomik değişimler sonucu bu anomik intiharlar ortaya çıkar. Hızlı zenginleşme, hızlı yoksullaşma gibi nedenlerle. Kural koyucunun etkisinin azaldığı dönemde ortaya çıkarlar. Devletin etkisi giderek azalıyor.”
Mevcut sosyal hizmet ve destek sistemlerinin değiştirilmesi gerektiğini belirten Hablemitoğlu, teknoloji kullanarak yardım ve destek ağlarının devreye sokulabileceğini belirtti, “Aslolan aklı ve bilimi devreye sokmaktır” dedi.
‘Büyük buhran döneminde de oldu’
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise Türkiye’nin hala bir ‘üretim tercihi’ yapmadığını, tarımı yeniden değerlendirmesi gerektiğini söylerken, “Para demedik üretim dedik. Çalışkan bir işgücümüz ve iyi niyetli bir sermaye yapımız var. Bunu mutlaka üretime yönlendirmemiz gerekli. Tek yapıştırıcı etken siyaset ve ondan umudumuz yok” diye konuştu.
Ulusoy şöyle devam etti:
“1991 krizini de gördük, üç çeyrekte çıktık. Neden? Finansal türev ürünleri yoktu o zaman. Dolar eksiğimiz vardı onu da içeriye dönüp kapasite arttırarak hemen kapattık. 2001 krizinde de benzeri oldu. Yine Arjantin’le birlikte girdik ama oradan da 3 çeyrekte eski seviyemize geldik. Dinamizmle geldik. Bu sefer 2000’lerden beri gelen gelir dağılımından gelen sorunlar bütünü. Uzun süreli, ekonomik genetik yapımızın değişiminden kaynaklı. V’nin U’nun tabanını bırakın daha dibe doğru iniyoruz. Bunu da halkın güven endeksinde görüyoruz."
Ulusoy, intihar vakalarını da 1920’lerde ABD’de büyük buhran zamanında yaşananlara benzetti ve bu denli ekonomik kırılmaların olduğu dönemlerde bunun kaçınılmaz olduğunu hatırlattı.
‘YPG ve çatı kuruluşu, ABD Adalet Bakanlığı’na başvurdu’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi Washington Kulislerini de Yurter Özcan paylaştı. Özcan, “YPG, SDF’nin eş başkanlığı sıfatını yürüten isimlerden biri haftalardır Washington’da kulis yapıyor. Yine çatı örgüt, resmi temsilcilik açtı, ABD Adalet Bakanlığı’nda akreditasyon aldı. Yani Suriye’nin kuzeyi için Ankara’nın düşündüğü senaryo Washington’da farklı işliyor” dedi.
Özcan, bütün sıkıntıların arkasında FETÖ parmağı olup olmadığı meselesinde de şu yorumu yaptı:
“O zaman aldıkları paraların kaynağı kesildi. Eskisi kadar görünür değiller, ofisleri kapatıldı. Toplantılara gidip gelen bazı isimler artık kimse yok gibi. Yer altına çekilme durumu var. Kongre’de etkileri olmuş olabilir ama Pentagon’da, kamuoyunda etkileri yok. Kongredeki dostluk grubunda sadece 6 kişi Türkiye’yi koruyan bir oy verdi. Bunun tek nedeni FETÖ’cüler olamaz.”
