Bilgen, Oslo ve Habur için yapılan değerlendirmeyi, itirafları, tespitleri Dolmabahçe için yapmanın fırsat ve imkanını bulmakta bile zorlanacaklarını belirtti.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile HDP'li milletvekillerinin tutuklanmasının, bir terör operasyonu olduğuna dair algı oluşturulduğunu, bakanların, yurt dışından gelen heyetlere ifadeye gidilmediği için bunların yaşandığını söylediğini aktaran Bilgen, "Sorun sadece ifade olsaydı, 13 arkadaşımızı gözaltına aldıktan sonra 3'ünü bırakıp, 10'unu tutuklama yoluna gidilmezdi" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "8 Haziran'da onlara 80 milletvekili verildi onlar halkı sokağa döktüler, insanları öldürttüler" dediğini anımsatan Ayhan Bilgen, seçimlerin Kobani olaylarından 7-8 ay önce olduğunu kaydetti.
4 Kasım'dan sonra 441'den fazla HDP'linin gözaltına alındığını, bunun "Postmodern bir parti kapatma yöntemi" olduğunu söyleyen Bilgen, kendilerini kimin koruyup, kurtardığının takdirinin millete ait olduğunu vurguladı.
Bilgen, "Rakka ve Musul'a girme planı yapanlar, bu planlarını ortaya koyamadıkları için galiba B planı olarak HDP'ye girmeye, HDP yönetimini işlevsizleştirmeye karar vermişler. Bu, uluslararası hesaplaşmanın, bedelinin faturasını adeta HDP'ye ödetme girişimidir" ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugün bir araya gelmesini, anayasa görüşmesi olarak kabul etmediklerini anlatan Bilgen, 'Ver idamı, al başkanlığı' görüşmelerinin yapıldığını savundu.
Milletvekillerinin bir an önce bırakılacaklarını umut ettiklerini vurgulayan Ayhan Bilgen, "İfade alma ile ilgiliyse tutuklama gerektirecek durumun olmaması gerekiyor. Bu işi kaosa, ülkeye zarar verecek girişime dönüştürmeden yeni bir aklın egemen olmasını umut ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bilgen, 14 kasım'da MYK toplantısı yapacaklarını da bildirdi.
