Annesinin 12 Eylül 1980 askeri darbesinde yaşadıklarını "Kar Zamanı" filmiyle beyaz perdeye aktaran ve bu filmle 5 binden fazla filmin yarıştığı festivalde jüri tarafından "En İyi Sinematografi" ödülüne layık görülen Cevahir Çokbilir, ödülünü almak üzere "yıldızlar şehri" olarak nitelendirilen Hollywood'a davet edildi.
Ancak seyahat ve konaklama giderlerinin yüksek oluşu nedeniyle Hollywood'a gidemeyen ve 29 Ağustos'ta Raleigh Stüdyoları'nda düzenlenen törene katılamayan Çokbilir'in ödülü kargoyla geldi.
Genç yönetmen Çokbilir, AA muhabirine, kargonun hafta başında eline ulaştığını söyledi. Büyük bir heyecanla kargoyu açtığını anlatan Çokbilir, şunları kaydetti:
"Ödülümü Hollywood'da düzenlenen törende almak isterdim ancak konaklama ve ulaşım maliyetleri neredeyse filmin bütçesi kadardı. Gidemeyince kargoyla gönderdiler. Çok güzel paketlenmişti. Kargoyla bile gelmesi beni çok heyecanlandırdı. Bir yönetmen için Hollywood'dan ödül almak çok önemli. 5 binden fazla film arasında benim filmim ödüle layık görüldü. Bir yönetmenin en büyük ödülü filminin seyirci tarafından anlaşılmasıdır. 2006 yılında bir yolculuğa çıktık. Hollywood'dan gelen ödül de bu yolculuğa farklı bir anlam kazandırdı."
Antalya'da çekilen filmin uluslararası alanda 10'uncu ödülünü aldığını vurgulayan Çokbilir, dünya genelinde Antalya'nın tanıtımını yaptıklarını dile getirdi.
Çokbilir, tamamen kendi bütçesiyle çektiği filmin dünya çapında ödüllere layık görüldüğünü ifade etti.
ALTIN PORTAKAL'DA GÖSTERİLEBİLİR
Filminin 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde de gösterilmesi için girişimde bulunduğunu ancak yetkililerden henüz dönüş olmadığını belirten Çokbilir, festivalde de filmi için yer ayrılırsa mutlu olacağını bildirdi.
Çokbilir, bundan sonra uzun metraj film ve belgesel projeleri olduğunu söyledi.
FİLM 8 ÖDÜL KAZANDI
FİLMİN KONUSU
Darbe döneminde köyde hasta kızı ile zor bir süreçten geçen Naciye Çokbilir'in gerçek öyküsünün beyaz perdeye aktarıldığı "Kar Zamanı" filmi konusuyla da dikkati çekiyor.
Yaşamdan uyarlanan filmde, 12 Eylül askeri darbesinin olduğu gün Hatice'nin eşi Süleyman ve oğlu Mustafa evden kaçar. Aynı günün sabahı köyde bir tür tavuk hastalığı görüldüğünden Hatice, büyük kızı Elif'i sağ kalan tavuklarıyla birlikte komşu köye gönderir. Kış şartlarıyla köyde tek başına mücadele etmeye çalışan Hatice, hasta kızı Özlem ile kalır, çocukları Elif ve Mustafa ile eşi Süleyman'ın dönmesini bekler.