Suriye'deki krizin çözümü için başlatılan ve başarısızlıkla sonuçlanan onlarca girişimin ardından kısa süre önce Viyana'da asgari düzeyde mutabık kalınan bir yol haritası üzerinde uzlaşıldı.
Yol haritası genel olarak ‘Suriye'de yeni dönemin başlangıcı' olarak okunup yorumlanıyor. Ancak yeni sürecin Suriye içinden nasıl değerlendirildiğini anlamak için ülke dışından görülen tabloyu tersine çevirip bakmak gerekiyor. Suriyelilerin Viyana sürecine yaklaşımını Sputnik'e değerlendiren Suriye Halk Meclisi bağımsız milletvekili Şerif Şehade, "Terör bitmeden siyasi çözüm planlarının sağlıklı bir şekilde hayata geçirilemeyeceğini" söyledi.
Rusya'nın hava saldırılarının başlamasının ardından tekrar alevlenen ‘terörist gruplar hangileri' tartışmasının da değerlendirildiği görüşmelerde ‘tarafların mutabık kalacağı bir terörist gruplar listesi oluşturulması' kararına varıldı ve CIA tarafından bazı grupların eğitilmesine ev sahipliği yapan Ürdün'e liste hazırlanmasında önemli bir sorumluluk verildi.
VİYANA BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI MI BİTİŞİ Mİ?
Viyana mutabakatı Suriye dışındaki değerlendirmelerde genelde ‘yeni bir dönemin başlangıcı' olarak yorumlanıyor ancak Suriye içinde ‘bir dönemin bitişi' olarak görülüyor.
Şehade, "Viyana'nın ardından ulusal geçiş hükümeti ve seçimler yapılması için çağrıda bulunuldu. Bu konuda bizim açımızdan sorun yok, biz bu çağrıları birçok kez yaptık" dedi.
Viyana mutabakatı ile birlikte,
— Suriye'ye yönelik dış askeri müdahale ihtimalinin iyice zayıflaması
— Krizin siyasi yollarla bitirilmesi
— Geçiş sürecinin Esad ve mevcut yönetim ile olması
— Ülkedeki terörist grupların bütün taraflarca tanımlanması sağlanmış oldu.
Bu çerçevede, Suriye içinden Viyana mutabakatı ‘vekalet savaşına taraf olan ülkelerin yıllar sonra Şam'ın çizgisine gelmesi' olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle ‘olumlu bir gelişme' olarak değerlendirilse de ülke içinde daha çok ‘planın nasıl hayata geçirileceği' üzerinde duruluyor.
Şerif Şehade'ye göre, Viyana planının hayata geçirilmesi mümkün ancak birçok zorluğu var.
Suriye dışından ‘siyasi çözüm sağlanırsa terör/kaos çözülür' yaklaşımı hakim olsa da ülke içinden ‘terör bitmeden siyasi çözüm sağlıklı bir şekilde hayata geçirilemez' görüşüne vurgu yapılıyor.
Şehade, "Suriye'deki kriz, uluslararası ve oldukça karmaşık. Aynı zamanda buradaki terörün kökleri, ilişkiler ağı da çok derin ve karmaşık" dedi. Afganistan ve Irak'taki süreçlere gönderme yapan Şehade'ye göre "Uluslararası toplum sürekli aynı hatalara düşüyor. Afganistan'da ve Irak'ta teröre son vermeden önce siyasi süreci yürütmeye çalıştılar ve başarısız oldular."
Şam, uzunca bir süredir ülkedeki krizin sınırlarından taştığını ve bütün dünyaya tehdit olacak boyutlara ulaştığını savunuyor. Kimi zaman ‘Şam'ın dünyaya tehdidi' olarak yorumlanan bu tez Avrupa'ya mülteci akınları ve cihatçıların çeşitli ülkelerdeki kanlı saldırılarının ardından kabul görmeye başladı.
"IŞİD, Nusra Cephesi gibi örgütlerin ABD ve Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından yaratılıp hala desteklendiğini" savunan Şehade'ye göre, "Cin şişeden çıktı artık. Cin,kendisini şişeden çıkaranların da kontrolünden çıktı."
TERÖRİSTLER VARKEN SEÇİM NASIL YAPILACAK?
Şehade, dünyaya yayılmaya başlayan bu terör dalgasının Suriye içindeki süreçleri doğrudan etkilediğini savunanlar arasında. Uluslararası platformda IŞID gibi örgütlerle ortak mücadele zorunluluğuna yapılan vurgular giderek artmasını ‘olumlu bir gelişme' değerlendirenler olsa da bu örgütlerin kısa vadede ülke içindeki siyasi süreçleri baltalayacağı öne sürülüyor.
Viyana mutabakatının en önemli sonuçlarından biri olan ‘18 ay içinde seçim yapılması' kararını hatırlatan Şehade, "IŞİD ve diğer teröristlerin olduğu bir ülkede parlamenter seçimlerin nasıl olacağını pek anlayamıyorum. Mesela Rakka'da ya da Halep kırsalında, Deyr Ez Zor'da seçimler nasıl olacak, nasıl oy kullanılacak?" dedi.
Viyana görüşmeleri ve G-20 zirvesi değerlendirmelerinin gölgesinde kalan noktalardan biri de Suriye'de kurulması öngörülen hükümete kimlerin dahil olacağı, seçimlere kimlerin ve hangi oluşumların katılabileceği?
Şehade de Suriye içinde tartışılan bu sorulara vurgu yaparak, "Muhalefet olarak adlandırdıkları kimler? Onları kim, nasıl ikna eder? Bunların sahadaki gücü nedir? Suriye dışındakiler ülkeye gelebilir mi, gelseler bile halk tabanları nedir?" diye sordu.
Viyana kararlarının uygulama aşamasında her bir cümlesine onlarla parantez açılacağı aşikâr. Amiyane tabirle esas sürecin ve kavganın uygulama aşamasında başlayacağını söylemek mümkün. Suriye'deki krize taraf ülkelerin ve ülke dışındaki muhalif grup ve şahısların adımlarını yorumlamak henüz mümkün değil ancak Şam'da bir süredir hakim olan havayı aktaracak olursak;
— Viyana mutabakatında yer alan kararların ve görüşmelere katılan ülkelerin tavır değişikliğine dair sinyaller bir süredir yakından izleniyor. Cenevre görüşmeleri gibi siyasi girişimlerin yanı sıra ABD'nin öncülüğündeki koalisyonun hava saldırılarının etkisiz olması ve Rusya'nın askeri ve siyasi girişimleri ile devam eden süreci yakından izleyen Şam için Viyana kararları sürpriz olmadı.
— Viyana kararlarının uygulanması kısa vadede birçok zorluğa gebe olsa da uzun vadede Şam yönetiminin ve müttefiklerinin elini kuvvetlendirecek gibi görünüyor.
— G-20 Zirvesi görüşmeleri ve yapılan açıklamalar da vekalet savaşı yürüten ülkelerin en azından ‘IŞİD ile ortak mücadele zorunluluğu' gibi birkaç noktada asgari uzlaşma zemininde buluştuğunu gösteriyor.
— Siyasi sürece Suriye içindeki yerel muhalefetin daha etkin katılımı olacağını söylemek mümkün. Buna karşılık ülke dışında yeni sivil muhalif yapılar ve isimler ortaya çıkması şaşırtıcı olmaz.
— Ülkede savaşan silahlı grupların yeni süreçte yer alıp almayacağı ya da alacağı rol ‘IŞİD karşıtı savaşta aldığı pozisyona' göre belirlenecek gibi görünüyor.