Türkiye'nin IŞİD'e yardım ettiği yönünde Batı'da yaygın bir kanaat olduğunu anımsatan Çelik, "Batı'da pek çok yerde defalarca Türkiye'ye karşı bir kara propaganda unsuru olarak gündeme getirildi" ifadelerini kullandı. Çelik, Türkiye'nin Batı'daki pek çok ülkeden önce IŞİD'i ‘terör örgütü' olarak tanımladığını ve ona karşı tutum aldığını öne sürdü.
IŞİD'in elde ettiği petrolün birtakım Rus iş adamları üzerinden pazarlandığına dair ciddi iddialar olduğunu söyleyen Çelik, buna ilişkin hiçbir kanıt sunmadı.
‘PYD, TÜRKİYE'NİN NASIL KARŞILIK VERECEĞİNİ BİLİYOR'
‘PYD, DİĞER HALKLARI KENDİSİNE DÜŞMAN EDİYOR'
Demokratik kazanımlar konusunda duyarlı olan Kürt siyasetçilerin ve gençlerin, birtakım örgütler eliyle bu kazanımların çalınmasına, gasp edilmesine duyarlı olması gerektiğini ifade eden Çelik, "PYD tam da bunu yapıyor şimdi. Suriye'de birtakım fiili durumlar oluşturarak, Suriye'nin diğer halklarını kendisine düşman ilan ediyor. Aynı şekilde Türkiye'ye dönük hasmane birtakım tutumlar alarak da Türkiye'nin öteden beri Suriye'deki Araplar ve Türkmenler kadar Kürtlerle ilgili yaptığı girişimleri berhava etmiş oluyor" diye konuştu.
PYD'NİN MOSKOVA'DA OFİS AÇMASINA TEPKİ: TÜRKİYE İLE OLAN İHTİLAF ZEMİN HAZIRLIYOR
"PYD'nin Moskova'da açtığı temsilcilikte, Türkiye, Irak ve Suriye topraklarının bir kısmını içine alan bir haritanın bulunduğundan bahsediliyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Çelik, "Türkiye ile Rusya arasındaki ihtilaftan dolayı Rusya böyle bir şeye muhtemelen zemin hazırlıyor. PYD'nin şu tutumu net gözüküyor; Türkiye'nin kiminle ihtilafı var, PYD onun safında yer alıyor. Hatta Türkiye'ye karşı, Suriye odaklı olarak silahlı tehdit unsurları oluşturuyor" yanıtı verdi.
Çelik, açılışa katılan Feleknas Uca'ya da tepki gösterdi: "HDP milletvekilinin bu açılışa katılması, açık bir şekilde akıl tutulmasıdır ve bunu kınıyoruz."
Ömer Çelik, özellikle Cizre ve Sur'daki olayları yakinen takip ettiklerini vurguladı. Basında HDP sözcülerinin sürekli ‘Cizre'deki yaralılar meselesi'ni gündeme getirdiklerini dile getiren Çelik, şunları söyledi:
"Biz, cenazeler ve yaralılar konusunda bize hangi ihbar gelirse, hangi telefon bize ulaşırsa gereken hassasiyeti gösteriyoruz. İlgili arkadaşlarımızla konuşarak bir yerde cenaze varsa ona gereken saygının gösterilmesi, kimliği ne olursa olsun, aynı şekilde yaralılar varsa onların kimliği ne olursa olsun gereken sağlık hizmetine kavuşması için girişimlerde bulunuyoruz.
Fakat HDP, yaralılardan bahsediyor. Oraya ambulanslar gitmesine rağmen, ambulanslara ateş açılmasına, o binadan hiçbir yaralının çıkarılmamasına karşın hâlâ bir 'katliam dilinden' bahsedip, yürüttüğü bu tutumun cenazelere dönük saygıyla, yaralılarla ilgili bir duyarlılıkla ilgilisinin olmadığını düşünüyoruz. Giden ambulanslara ateş açılması karşılığında sessiz kaldılar. Oraya sağlık hizmetinin ulaştırılmasına dönük olarak yapılan bütün çalışmaların terör örgütü tarafından engellenmesine sessiz kaldılar. Ama hala bu tutumlarını sürdürüyorlar."
‘TERÖRE NEFES BORUSU AÇMAYA ÇALIŞAN İSTİSMAR SİYASETİ'
Çelik, HDP'nin iddialarını anımsatarak, "Karşımızda cenaze duyarlılığı ve yaralılarla ilgili hassasiyet üzerinden terörü himaye etmeye çalışan, teröre nefes borusu açmaya çalışan, teröristlere koridor açmaya çalışan ve konuyu başka yerlere çekmeye çalışan maalesef bir istismar siyaseti görüyoruz" dedi.
‘MİLLETİN HELAL 10 MİLYAR DOLARI SIĞINMACILARA HARCANDI'
Türkiye-Suriye sınırındaki gelişmelere değinen Çelik, daha fazla sayıda sığınmacı akınının Türkiye sınırına doğru dayandığına dikkati çekti. Çelik, Türkiye'nin tarihe geçecek büyük bir duyarlılık gösterdiğini, açık kapı politikası güderek insani hassasiyetleri azami gayretle yerine getirerek milyonlarca insanı misafir ettiğini aktardı.
Vatandaşların ekmeğini, çorbasını büyük bir mutlulukla paylaştığını ifade eden Çelik, ölümden kaçan insanların şan ve şerefle Türkiye'de misafir edildiğini belirtti.
Ömer Çelik, şu ana kadar 10 milyar dolara yakın para harcandığını, paraların hepsinin de milletin helal parası olduğunu söyledi.
Milletin kendi varlığının zekatını mazlumlara, ölümden kaçan insanlara sahip çıkarak ödediğini anlatan Çelik, "Bunun karşısında özellikle Avrupa Birliği'nin sadece göçmen politikası temelinde ilişkileri canlandırma gibi siyasete gitmemesi gerektiğini, bunun küresel bir sorun olduğunu ve küresel vicdanın bir yansıması olarak ele alınması gerektiğini defalarca ifade ettik. Maalesef bu duyarlılıklarımız, taleplerimiz karşılık bulmadı. Şimdiye kadar da ne manevi ne maddi olarak hiçbir şekilde Türkiye'nin altına girdiği bu yükü paylaşmak konusunda yeterli destek görmedik" ifadesini kullandı.
ABD'YE PYD MESAJI: KARA DELİKLER ORTAYA ÇIKAR
Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasında PYD konusundaki görüş ayrılığı bulunduğuna değinen Çelik, müttefiklik ilişkisinin ortak dostluklar ve ortak düşmanlar karşısında ortak davranış biçimleri geliştirmek olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bugünlerde karşı karşıya kaldığı Suriye kaynaklı ulusal güvenlik riskleri karşısında müttefiklerinden daha çok dayanışma bekleme hakkına sahip olduğunu dile getiren Çelik, Türkiye'nin müttefikleriyle paylaştığı değerler konusunda dünyanın her yerinde üzerine düşeni varlık göstererek yerine getirdiğini vurguladı.
‘PYD'YE İLE BAĞLANTILI KURULUŞLARIN TÜRKİYE'YE YÖNELİK TUTUMLARI DÜŞMANCA'
Türkiye'nin savunması ve birtakım güvenlik riskleriyle karşı karşıya bulunması söz konusu olduğunda kimden gelirse gelsin müttefiklerini yanında görmek isteyeceğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
"Bu bahsedilen PYD, YPG, onunla bağlantılı kuruluşların Türkiye'ye dönük düşmanca tutumları söz konusudur. Bu düşmanca tutumlardan bu manaya gelebilecek davranışlardan çok öncelerden itibaren vazgeçmeleri, bu tip tutumlar içerisine girmemeleri konusunda bunlar uyarılmışlardır. Buna rağmen bu tutumlarını sürdürmeye devam etmişlerdir.
Türkiye'nin düşman olarak belirlediği, terör örgütü olarak belirlediği bir yapının, bir müttefikimiz tarafından 'terör örgütü değildir' diye tanımlanması kuşkusuz kabul edilemez ve ciddi bir hayal kırıklığıdır. Müttefiklik, ortak dostluk tanımları geliştirmek, müttefik ülkelerden birisine karşı düşmanca tutum içerisine giren örgüt ya da devlete karşı ortak davranış geliştirme kavramıdır, zeminidir. Bunun korunmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu konudaki hassasiyetimizin başta Amerika Birleşik Devletleri tarafından ve bütün müttefiklerimiz tarafından ciddi bir biçimde ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz."
İSRAİL İLE İLİŞKİLER: BU İŞ HALLOLMUŞ DENİLEMEZ
"Türkiye-İsrail görüşmelerinde süreç nereye gidiyor? Yapılan toplantıda neler konuşuldu?" sorusu üzerine Çelik, normalleşme için Türkiye'nin tazminat, özür ve Gazze'deki ambargonun kaldırılması şartlarının olduğunu hatırlattı.
İsrail ile görüşmelerin genel hatları itibariyle iyi gittiğini belirten Ömer Çelik, bu tip görüşmelerde detayların önemli olduğunu, son nokta konuluncaya, İsrail'in işi pratiğe dökünceye kadar, ‘bu iş hallolmuş' denilemeyeceğini vurguladı.
AB İLE SIĞINMACI PAZARLIĞI: CUMHURBAŞKANI İNSANLIK VİCDANINA SAHİP ÇIKTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği yetkilileri ile görüşmelerine ilişkin Yunan basınında yer alan iddiaların hatırlatılması üzerine Çelik, "Enterasan olanı Juncker ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın birtakım basın yayın organları, özellikle paralel örgütün basın yayın organları tarafından 'büyük bir diplomatik skandal' gibi sunulması. Halbuki orada görüyoruz ki, eğer bu konuşmanın tamamı teyit edilirse şu anki haliyle bile Cumhurbaşkanımıza atfedilen sözlerin insanlık vicdanına sahip çıkan, Suriye konusundaki hassasiyetini gözeten ve herkesin sustuğu konularda vicdani ve siyasi olarak en önemli gerçekleri dile getiren, Türkiye'nin milli çıkarları konusundaki hassasiyetini ortaya koyan sözler olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
"Birilerinin bunları 'diplomatik skandal' diye tanımlamasındaki zihniyet çarpıklığını anlamakta zorluk çekiyoruz" diyen Çelik, şöyle devam etti:
"Orada sadece gurur duyulacak sözler var. Hem Türkiye'nin milli çıkarlarına sahip çıkan, Suriye'deki mazlumlara sahip çıkan, Avrupa'nın bu konudaki çifte standardını gözler önüne seren ve Türkiye'ye bu duyarlılığı sürdürmesi karşılığında bir takım iyilikler yapılmış gibi gösterilmeye çalışılan unsurlarla ilgili olarak, bu konuların pazarlık konusu olmadığını çok net bir şekilde ifade eden bir liderlik söz konusudur. Dolayısıyla burada Türkiye'nin hem milli çıkarları hem bölgesel hassasiyeti bakımından son derece önemli, altı çizilmesi gereken cümleler olduğunu ifade etmek gerekir. Birilerinin bunları diplomatik skandal gibi yayınlaması onların kendi zihniyet çarpıklığının bir ürünü olarak tarihe geçmiştir."