Yaklaşık 6 yıl önce Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail komandolarının baskın düzenlemesi sonucunda 10 Türk hayatını kaybetmişti. Bu olay iki ülke ilişkilerinde ciddi krize neden olmuş, Ankara ilişkilerin normalleşmesi için özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze ablukasının kaldırılması taleplerinde bulunmuştu. İsrail Ankara'nın özür talebini yerine getirmişti.
‘SON AŞAMAYA GELİYORUZ'
Kalın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında İsrail'le yürütülen müzakereler konusunda, "Müzakerelerde son aşamaya geliyoruz, yakın bir zamanda temas planlıyoruz. Kamuoyunun bildiği üç şartımız var. İsrail ile müzakereler Türkiye'nin öne sürdüğü şartlar üzerinden devam etmektedir" diye konuştu.
Dışişleri Bakanlığı iki hafta önce İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine dair yürütülen müzakerelerde mutabakat metninin nihai hale getirilmesi ve farklılıkların giderilmesi yönünde ilerleme sağlandığını, Türkiye ve İsrail heyetlerinin anlaşmanın bir sonraki toplantıda sonuçlandırılması konusunda uzlaştığını açıklamıştı.
Suriye'de son durumun hassasiyetini koruduğunu da vurgulayan Kalın, hükümet ve muhalefet arasındaki Cenevre görüşmelerinin arzu edilen hızda gitmemesinin altında Suriye'nin insani yardımlara engel çıkarması olduğunu öne sürdü.
‘GÜÇLÜ BİR İRADE OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ'
IŞİD'in katyuşa roketlerinin Kilis'e düşmesi ve can kayıplarıyla ilgili de Kalın, şunları söyledi:
"Suriye'de güvenli bölge kurulması konusunda iki yıldır görüşlerimizi söyledik, zaman zaman desteklendik ama uygulama konusunda güçlü bir irade olmadığını görüyoruz. Suriye'de sadece karadan değil havadan da güvenli bölge sınırı çizilmesi lazım ve bunun uluslararası mutabakatla yapılması lazım; bu birçok acının önlenmesini sağlayacaktır."
Kilis'e Cuma günü ve dün Suriye'den atılan roketler sonucu üç kişi hayatını kaybetmişti. Türkiye IŞİD tehdidinin sona erdirilmesi için sınırın Suriye tarafından karadan ve havadan bir güvenli bölge oluşturulması gerektiğini savunuyor.
Kalın IŞİD ile mücadele konusunda da, "Bugün itibariyle DAİŞ ile irtibatlı olan 3300 yabancı uyruklu kişi sınırdışı edildi. DAİŞ ile mücadele kapsamında ayrıca 41.000 kişiye giriş yasağı konmuştur" ifadesini kullandı.
‘SAVAŞ DEVAM ETTİĞİ SÜRECE SORUN ÇÖZÜLMÜŞ SAYILMAZ'
Kalın, Türkiye-AB sığınmacı anlaşmasının işleyişiyle ilgiliyse, "Türkiye-AB eylem planı da hayata geçiriliyor, yasadışı göçmen sayısında ciddi düşüş oldu. Mülteci sorunun kaynağı Suriye'dedir, savaş devam ettiği sürece buradaki sorun çözülmüş sayılmaz" diye konuştu.
AB ile Türkiye'nin Mart ayında vardığı sığınmacı anlaşması çerçevesinde, Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda Haziran ayında Türk vatandaşlarına AB ülkelerinde vizesiz seyahat imkanı tanınmasına karar verilmişti.
Batı'daki bazı medya kuruluşlarında yer alan ve AB'nin Türk vatandaşlarına vize serbestisinin Haziran'da başlamayabileceği yönündeki yorumların da hatırlatılması üzerine Kalın şöyle konuştu:
"AB ile yapılan vize anlaşması ile ilgili teknik süreç devam ediyor; bu kriterlerin yarıdan fazlası tamamlandı. Vize uygulamasının Haziran'da hayata geçmesini geciktirecek bir durum yok."
Geçen hafta Alman medyasında çıkan bazı haberlerde vize serbestisi konusunda AB'nin geri adım atabileceği, süreci zamana yayabileceği öne sürülmüş, Başbakan Ahmet Davutoğlu ise cumartesi günü Gaziantep'te yaptığı açıklamada, vize muafiyeti hayata geçmezse Türkiye'nin de geri kabul anlaşmasını durdurabileceğini vurgulamıştı.
Kalın, KCK Eş Genel Başkanı Cemil Bayık'la bir söyleşi gerçekleştiren BBC'nin yaptığının gazetecilik olmadığını iddia ederek, "Terör propagandasına verilmiş dolaylı bir destekten başka bir şey değildir" dedi.
Kandil'de BBC muhabiri Ian Pannell'ın sorularını yanıtlayan Bayık, başta ABD olmak üzere uluslararası güçlerle temasta olduklarını, kendilerine mektupla çağrı yapıldığını ve yanıt verdiklerini söylemişti.
Müzakelere hazır olduklarını kaydeden Bayık şöyle devam etmişti: "Savaşı başlatan biz değiliz ki bizden savaşın durdurulması istensin. Hem Türkiye'den hem PKK'den derhal savaşın durdurulup ateşkesin çift taraflı ilan edilmesini ve müzakerelerin başlatılmasını istemeliler."
BBC'yi gazetecilik yapmamakla eleştiren Kalın, kimsenin bu yalana inanmayacağını söyleyerek, "Terörle mücadelede ister basından, ister başka yolla, kendilerine nasıl bir yol açarlarsa açsınlar, mücadeleyi devam ettireceğiz. DAİŞ'le mücadele bahanesiyle terör örgütüne alan açmak gazetecilikle, doğru bir siyasetle bağdaştırılabilir bir durum değildir" dedi.