Bakanlar Kurulu'nda, Avrupa Parlamentosu'nun son kararının ele alındığını belirten Kurtulmuş, kararın özellikle Türkiye-AB ilişkileri bakımından hangi sonuçları doğuracağının değerlendirildiğini ifade etti.
Kararın, Avrupa hukuku bakımından siyasi sonuçları olmadığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bunun bir siyasi sonuç doğurabilmesi için Avrupa Konseyinde belli bir çoğunlukla, üye ülkelerin yüzde 55'inin, toplam nüfusu temsil eden yüzde 65'lik bir üye çoğunluğunun, böyle bir karar alması gerekir. Dolayısıyla Avrupa hukuku bakımından da bir siyasi sonucu yoktur. Ancak bu karar, çok iyi değerlendirilmesi, çok iyi müzakere edilmesi ve bundan sonraki Türkiye-AB ilişkileri bakımından da eksiksiz bir şekilde değerlendirilerek gözden geçirilmesi gereken bir karardır.
‘İSLAM KARŞITI POLİTİKALARININ AVRUPA PARLAMENTOSU'NU ETKİLEDİĞİ AŞİKARDIR'
Öncelikle şunu ifade etmek isteriz, bu tavsiye kararı, Avrupa'da özellikle son yıllarda yükselen aşırı sağın, siyasi etkisini göstermesi bakımından fevkalade önemlidir. Özellikle aşırı sağ siyasetin Türkiye karşıtı, göçmen karşıtı, İslam karşıtı politikalarının Avrupa Parlamentosu'nu etkilediği aşikardır. Dolayısıyla bu karar, öncelikle Avrupalı siyasetçiler bakımından mahiyeti iyi anlaşılması gereken bir karardır ve Avrupa siyaseti bakımından alarm verici bir niteliktedir. Bu kararın bizatihi kendisi, Avrupa'nın kendi değerleriyle, uluslararası önemli bir standart olarak koymuş oldukları Avrupa değerleriyle çelişen bir karardır. Bu karar, vizyonsuz, çifte standartlı bir karardır. Dolayısıyla başından beri ifade ettiğimiz gibi bu kararı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak yok hükmünde kabul ediyoruz. Bunun hiçbir siyasi karşılığının olmadığını, siyasi sonuç doğurmadığını da bir kere daha ifade etmek istiyoruz."
Sadece Türkiye ile ilgili olmayan bu kararın, AB'nin içine kapanmasını da sağlayan, AB'nin genişleme yanlısı tutumlarını mümkün olduğunca törpüleyen bir karar olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘İLİŞKİLERİN GERGİNLEŞTİRİLMESİNİN NEDENİ, TÜRKİYE TARAFI DEĞİL'
"Ben, liderler toplantısında bu kararın tersine, Türkiye ile olumlu yaklaşımların ortaya konulmasının, Avrupa siyasetinin makul tarzı bakımından da önemli ve hayati olduğunu ifade etmek isterim.
Türkiye-AB ilişkilerinin gerginleşmesinde şunu herkes tespit eder ki, bu ilişkilerin gerginleştirilmesinin nedeni, Türkiye tarafı değildir. AB-Türkiye ilişkilerinin özellikle son dönemeçte gerginleşmesinin nedeni, AB içerisindeki bazı siyasetçilerin, bazı siyasi çevrelerin tarafgir, hatta Türkiye'ye karşı hasmane, Türkiye'ye karşı vizyonsuz davranışları ve tavırlarıdır. Dolayısıyla gerginliğin tarafının, AB içerisindeki bazı siyaset çevreleri olduğunun altını çizmek isterim.
İkincisi, biz bu ilişkilerin olumsuz bir yöne kaymasını istemeyiz ama ilişkilerin olumsuz bir yöne kaymasından Türkiye'den daha fazla AB'nin zararlı çıkacağını, AB'nin bu çerçevede Türkiye'den daha çok etkileneceğini de ifade etmek isterim. Ayrıca yine AB'deki siyaset yapıcılara tavsiyemiz de şudur, AB'yi çeşitli kanallarla etkileyen terör örgütlerinin, İslam, göçmen, yabancı ve Türkiye karşıtlarının etkisinden çıkarak, Türkiye'de dostane ilişkileri geliştirmek için yeniden AB'nin vizyoner bir sürece dönmesi ve bu ilişkileri tamir edecek adımları atmasını tavsiye ederiz. Bunu önemli bulduğumuzu da ifade etmek isterim."