Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin Sputnik'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Türkiye ve Rusya arasında ortak yatırım fonu kuruldu. Bu fonun kurulma amacı ve işlevi nedir? Hangi projelere destek vermesi bekleniyor?
Türkiye ve Rusya arasında ilişkilerin normalleşmesi ardından hangi alanda yatırımların yapılması bekleniyor? Daha önce başlatılan yatırım projelerinin yeniden canlandırılması yönünde bir çalışma var mı?
'AKKUYU ÇALIŞMALARI HIZ KAZANACAK'
Bu gerçekten hareketle biz normalleşmenin kilidi olarak enerji anlaşmalarını stratejik mahiyette görüyoruz. İki ülke arasında biliyorsunuz uçak krizinden önce başlatılan bir süreç vardı. Hem Türk Akımı hem Akkuyu Nükleer Santrali'ne yönelik yapmış olduğumuz anlaşma iki ülkenin birbirine verdiği değeri ifade etmekte. Mersin Akkuyu Nükleer Santral projesinin çalışmaları yeniden hız kazanacak. İki taraf olarak sizler de bizler de bu nükleer çalışmaların hızlanmasını istiyoruz. 2023 yılına yetiştirilmesini planlıyoruz. Ayrıca İstanbul'daki 23. Dünya Enerji Kongresi'nde gerek Sayın Vladimir Putin ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı'nın hayata geçirilmesine yönelik imzalar atılmıştır. Hattın inşasına 2018'de başlanması ve 2019'un sonunda tamamlanması planlanmaktadır. Dolayısıyla normalleşme süreci ile beraber akim olan bu iki konu da yeniden canlandırıldığını da müşahede etmekteyiz.
'ÜÇÜNCÜ NÜKLEER SANTRAL PROJESİ İLE İLGİLİ TAHAYYÜLLERİMİZ MEVCUT'
Bunlar dışında, Türkiye ile Rusya arasında kurulan 1 milyar dolarlık yatırım fonu, iki ülke arasındaki ticaretin 100 milyar dolara çıkarılması hedefi, Rusya'daki yapmış olduğumuz müteahhitlik hizmetlerinin yoğunluğu, turizm alanındaki karşılıklı yatırımlar ve beklentiler ve ülkelerimiz arasında serbest ticaret anlaşması imzalama durumları gibi başlıklar, önümüzdeki dönemde yatırım yapılacak alanların şekillenmesi ve projelerin yeniden canlandırılması arasında ön plana çıkıyor.
'VİZE MUAFİYETİ DE MESELE OLMAKTAN ÇIKACAK'
Yurtdışına yapmış olduğumuz müteahhitlik hizmetlerinin yüzde 24'ü Rusya'ya yöneliktir. İşbirliğinin artmasıyla bu rakam daha da artacaktır.
Yatırım alanında nasıl bir işbirliği mekanizması kuruldu?
Temmuz ayında başlayan normalleşme ile birlikte atılan bir dizi adımdan bir tanesi de Türkiye ile Rusya 1 milyar dolarlık bir yatırım fonunun kurulması için bir anlaşmadır. İki tarafta ilk etapta 500'er milyon dolar koyarak iyi niyetini ve çalışma arzusunu ortaya koymuştur. Elbette ki ihtiyaç duyulduğunda ve üçüncü ülkelere yönelik ortak ekonomik politikalar oluşturulmasında bu rakam daha fazlasıyla artırılacaktır. Bununla birlikte karşılıklı ödemelerde ulusal para birimlerinin kullanılması söz konusu. Ekonomi ve ticari alanda ki işbirliğimizin gelişmesiyle birlikte ben bunun daha sağlam bir zemine oturacağı kanaatindeyim.
'HEDEFİMİZ TİCARETİ 100 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAK'
'EVİMİZİN KAPISINI KAPATARAK TEHLİKELERDEN KORUNAMAYIZ'
Sonuçta bizler civar bölgemiz ve komşularımız başta olmak üzere barışın hüküm sürdüğü bir coğrafyada yaşama arzusundayız. Bunu retorik olarak ifade etmiyorum. Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu'da bir yangın var ve bu yangını daha fazla alevlendirmek kimsenin menfaatine değildir. Nitekim eğer barış içerisinde, huzurlu ve refah koşullarda yaşamak istiyorsak bu mayınları temizlemek zorundayız. Zira evimizin kapısını kapatarak dışarıdaki tehlikelerden korunamayız.
İki ülke ekonomi ve ticaret alanında bir takım anlaşmalar imzaladı. Bu anlaşmaların hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılmaya başlandı mı?
İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik konuların, tüm yönleriyle ele alındığı bir platform olarak Karma Ekonomik Komisyon hayatı tekrar aktif hale gelmiş durumda. Ekonomik işbirliği ve ticari ilişkilerde karşılaşılan meselelerin tartışılabildiği bu platform iki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirecektir.
'EN GEÇ 2017 SONUNDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI İMZALANACAK'
Yine diğer önemli konu, hizmetler ve yatırımlar alanında iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması ile ilgili. Söz konusu anlaşmaya yönelik çalışmalar devam etmekte. En geç 2017 sonunda iki ülke olarak böyle çok tarihi bir anlaşmayı da imzalama konusunda mutabakat oluştu.
'TÜRK AKIMI İNŞAATI 2019'DA BİTECEK'
İki ülkenin önündeki ticari engellerin kaldırılmasıyla birlikte ticaret hacminde nasıl bir artış bekleniyor?
Bildiğiniz üzere, ekonomik ve ticari ilişkiler iki ülke arasındaki ilişkilerin itici gücünü oluşturmaktadır. Son dönemde yaşanan umut verici gelişmelerle ilişkilerde yaşanan duraklama döneminden ilişkilerimizi daha güçlendirerek çıkacağımıza inanıyorum.
Hemen akabinde olumlu gelişmeler yaşanmaya başladı. Bu kapsamda, Rusya 28 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye'ye yönelik charter uçuşları serbest bıraktı. Gıda ürünleri ihracatındaki kısıtlamalar kaldırıldı. Enerji alanında anlaşma sağlandı. Dolayısıyla görmekteyiz ki; siyasi alandaki yakınlaşmanın ekonomik ilişkilere çok olumlu yansımaları bulunmaktadır. Tüm hususlar çerçevesinde, ticaret hacminde de önemli bir artış beklemekteyiz.
Rusya'nın ithal yasağı koyduğu ürünlerimiz daha çok yaş meyve ve sebzeyi içeren ürünlerdi. Bu yasaklı ürünlerin 2015 yılı ocak-eylül döneminde ihracatımızdaki payı yüzde 50 idi. Şimdi Rusya pazarı tekrar kapılarını açtı. Şimdilik yasaklı ürünler içerisinde yer alan portakal, mandalina, kayısı, şeftali ve erik ihracatı serbest bırakıldı; ancak biz Rusya hükümeti ile görüşmelerimize devam ediyoruz ve biliyoruz ki diğer yasaklı ürünlerimizin ticareti de en kısa sürede serbest bırakılacak.
'KRİZİN İHRACATA 9 AYLIK ETKİSİ YÜZDE 0.4'
Rusya'ya ihracatı yasaklı olan ürünlerin ihracatının 2015 yılının ilk dokuz aylık döneminde 446 milyon dolar seviyelerinde olduğunu ve 2016 Ocak ayından itibaren hiç ihracatının yapılamadığını göz önüne alacak olursak, 2016 yılının aynı döneminde ticari engellerden kaynaklı kaybın asgari olarak bu miktara tekabül ettiğini söyleyebiliriz. Buradan hareketle de Rusya krizinin dokuz aylık toplam ihracatımıza doğrudan hesaplanabilen (asgari) etkisinin yaklaşık yüzde 0.4 oranında olduğunu tahmin edebiliriz.
Ancak artık yaşanan bu gerilim geride kaldı ve ürünlerimiz üzerindeki ticaret engelleri kalkmaya başladı. 11 Ekim tarihi itibariyle taze ve kurutulmuş portakal, taze ve kurutulmuş mandarin ve benzer narenciye ürünleri, taze kayısı, taze şeftali ve nektarın ve taze erik ve çakal eriği yasaklanan ürünler listesinden çıkarıldı ve bu ürünlerin ithali mümkün kılındı.
11 Ekim tarihi itibariyle (11-26 Ekim tarihleri arasında) Rusya'ya gerçekleştirdiğimiz toplam ihracatımız 98.5 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı tarih aralığında Rusya'ya ihracatı serbest bırakılan ürünlerin ise 12.6 milyon dolarlık ihracatı gerçekleşti. Bahsi geçen dönem aralığında; yani Rusya'ya ihracatı yasaklı bazı ürünlerin ticaretinin serbest bırakıldığı 11 Ekim'den 26 Ekim'e kadar anılan ürünlerin Rusya'ya toplam ihracatımız içindeki payı yaklaşık yüzde 13 olarak gerçekleşti. Bazı ürünlerimizden yasak kalktıktan sonraki 15 gün gibi kısa bir sürede bile ihracatımızın artmaya başladığını görüyoruz. Rusya'ya ihracatımızdaki artış tabi ki diğer yasaklı ürünlerimiz üzerindeki engellerin de kalkması ile birlikte daha fazla ivme kazanacak.
Bu kapsamda son dönemde yaşanan gelişmelerin sadece iki ülke için değil bölge için bir milat olduğunu söyleyebilirim. Böylece daha önce belirlenen "100 milyar dolarlık ticaret hacmi" hedefinin yeniden canlanacağını, enerji projelerinden turizme, ticaretten yeni yatırımlara ve ekonomiden Suriye'de barış ortamının sağlanmasına dair birçok konuda önemli ilerlemeler kaydedilecektir.
İkili ticaret hangi alanları ve önemli projeleri kapsıyor?
Rusya ile hizmet ve yatırımları kapsayan serbest ticaret anlaşması üzerinde çalışmalarımızı hızla ve büyük bir uyumla devam ettiriyoruz. Hedefimiz 2017 yılı sonuna kadar bu serbest ticaret anlaşmasını tamamlayarak Rusya ile ticarette herhangi bir engelin olmadığı bir alan yaratmaktır. Diğer taraftan, Bakanlık olarak başta Basitleştirilmiş Gümrük Hattı olmak üzere ikili ticaretimizde uygulamaların mümkün olduğunca hızlı ve etkin bir şekilde uygulanması için çalışmalarımız devam ediyor.
Tüm bunlara ek olarak Rusya ile gerçekleştirdiğimiz ticarette gerek ülkemize gerek Ruslara avantaj sağlayacağını bildiğimiz için ticarette TL ve Ruble kullanılmasına ilişkin görüşmelerimiz ve teknik çalışmalarımız sürüyor. Rusya ile aramızdaki ticarette yerli para birimini kullanmak ticaret hacmimizin daha da canlanması sonucunu yaratacak ve ekonomik ilişkilerimiz daha da derinleşecek.
Rusya, Türk gıda ürünlerine uygulanan kısıtlamaların kaldırılacağını açıklamıştı. Buna ilişkin süreç başladı mı?
Başta narenciye olmak üzere ülkemizde üretilen sebze ve meyvelerin en fazla ihraç edildiği ülke olan Rusya bizim için önemli bir pazar konumundadır. Toplam sebze ve meyve ihracatımızın yaklaşık yüzde 40'ı bu ülkeye yapılmaktadır. Ülkemizin narenciye ürünleri ihracatında da Rusya, yüzde 35'lik payla ilk sırada yer almaktadır. Rusya mandalina, limon ve greyfurt ihracatında birinci, portakal ihracatında ise ikinci büyük ihraç pazarımızdır. Rusya ile yaşanmış olan sıkıntılı dönemi yavaş yavaş geride bırakıyoruz. İlişkilerin normalleşmesi ülkemiz sebze ve meyve sektörüne de olumlu yansıyacaktır. Önümüzdeki aylarda bu yansımayı ihracat rakamlarımızda göreceğiz. Şimdi artık Rusya ile her şey eski düzenine dönüyor hatta daha güçlü bir ekonomik işbirliği kuracağımızı söyleyebiliriz.
İki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi ve özellikle ekonomik ve ticari alanda gelişmesinin iki ülke yararına olduğu kesin. İlişkilerin normalleşmesi daha çok kimin yararına olacak?
24 Kasım 2015 tarihinde yaşanan olay sonucu geçirdiğimiz süreç iki tarafın da sadece zarar görmesine neden oldu. Ancak bu dönem artık geride kaldı. Bundan sonra her iki ülke de yapıcı ve ekonomik ilişkileri derinleştirme hedefine yönelik yeni politikalar ve çalışmalar ile meşgul.
Ekonomik ve ticari ilişkiler Rusya ile ilişkilerimizin itici gücünü oluşturuyor. Bir dönem 38 milyar dolara ulaşan ikili ticaret hacmiyle en önemli ticari ortaklarımızdan biri olan Rusya, ticaret hacminde son dönemde görülen konjonktürel düşüşe rağmen yine başlıca ticaret partnerlerimizden.
Ülkemiz için geçtiğimiz süre içinde olumsuz etkilenen gıda, turizm, inşaat ve otomotiv gibi çeşitli sektörlerimizin dezavantajlarını gidermek öncelikli iken; Rusya ekonomisi için enerji yatırımları ve Batılı ülkelere enerji ihracatını artırmak öncelikli konulardandır. Rusya'nın ihracatını artırması için ve ülkemizin lojistik anlamdaki konumunu güçlendirmek için önemli olan Akkuyu Nükleer Santral Projesi'nin uygulamaya geçirilmesi çalışmaları başlatılmıştır ve Türk Akımı Projesi 10 Ekim'de imzalandı. Bundan böyle yıllardır en yakın ticaret partnerimiz olan Rusya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizin daha güçlü olacağını ve 2015 yılı sonunda yaşanan tatsız olayın etkilerini her elim hadiseyi atlattığımız gibi hızlı bir şekilde atlatacağımızı söyleyebiliriz.