Bu koşturmaca arasında acaba cezaevindekiler ne hissediyor, bu süreci nasıl görüyorlar? Bizlerden doğru düzgün haber alamıyorlar. Onların gündeminde neler var? O yüzden ziyaret etmek istedim. Herkes referandum çalışmalarına yöneldiği için biraz bu konu arka planda kaldı gibi geldi. Onun üzerine geçen hafta eski genel başkanımız Altan Öymen ile birlikte, onları ziyaret ettik" şeklinde açıkladı.
KADRİ GÜRSEL: CEZAEVİ KOŞULLARI BENİM İÇİN HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL
"Elimdeki kolonyalı mendile kadar tarama cihazından geçirmek istediler. Yakamdaki altı oklu rozetten tutun ayakkabılara kadar her şeyi çıkarmak durumunda kaldık. Tedbirler arttrılmış. Kadri Gürsel ve Murat Sabuncu ile görüştüm sadece. Her ikisini de gayet moralli buldum. Her ikisinin süreçle ilgili olarak sıkıntıları olmasına rağmen, beş aydır iddianame yazılamadı, tam olarak ne ile suçlandıklarını dahi bilmiyorlar. Bunlara rağmen hem fiziksel hem ruhsal olarak çok iyi durumda buldum.
Zaten Kadri bey bunu çokca dile getirdi:
‘Buradan yıpranmadan çıkmanın yolu ruhen, bedenen herhangi bir zarar görmemektir. O yüzden ben kendimi buna adapte ettim. Örneğin cezaevi koşulları benim için hiç önemli değil. Burada yemekler şöyleydi, hava böyleydi. Ben onlarla ilgili değilim. Bunların benim duygu dünyam üzerinde herhangi bir etkisi yok. Ama önemli olan bir an önce buradan çıkmak. Kimseye oh olsun dedirtmeyeceğim. Burada haksız yere tutuluyoruz ama hak yerini bulacak' dedi.
AYLİN NAZLIAKA: HAVA ALMAK İÇİN ÇIKTIKLARI BAHÇENİN ÜZERİNİ TEL KAFESLE KAPATMIŞLAR
Bunun dışında öncesinde elbiselerini haftada bir yıkatabiliyorlarmış, şimdi iki haftada bir. Sonra kapalı görüşmeler iki haftada bire dönüşmüş, haftada birken. Açık görüşmeler ise ayda birken, iki ayda bire dönüşmüş.
Diğer bir sorun, gazetecilerin tutuklu yargılanması kadar tuhaf bir şey olamaz. Çünkü tutuklu yargılamanın iki temel gerekçesi vardır. Bunlardan bir tanesi delil karartma, diğeri de kaçma ihtimali. Gazeteciler zaten tanınırlığı olan kişiler. Dolayısıyla onların kaçma ihtimali yok.
Hava almak için çıktıkları bahçenin üzerini tel kafesle kapatmışlar. Bu tel kafes gökyüzünü perdeliyor. Bunun gerekçesini sorduğumda, koğuşlar yan yana olduğu için bir ağırlıkla ya da not yazdıkları bir kağıdı top haline getirip yan tarafa atabilirler, aralarında haberleşebilirler diye bir tedbir amaçlı olduğunu söylediler. Ama ben bunun psikolojik bir işkence olarak görüyorum. Bence son derece anlamsız bir uygulama" diyerek şartları anlattı.