‘FABRİKALAR KAPATILINCA SAĞLIKSIZ ŞEKERLER GETİRİLECEK'
"Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu hem Osmanlı'nın borçlarını temizleyip hem de kalkınmayı amaçlayan sanayide ve imalatta yapılan tüm hamlelerin bitirildiğini içimiz acıyarak görmekteyiz. Kentlere baktığınızda 14 tane fabrika özelleştiriliyor ama Tokat'ta 1934 yılında kurulmuş bir şeker fabrikası var. İnsanlar o tarihte Tokat'ta fabrika kurulması için arazilerini bağışlamışlar. Turhal o zamanlar sadece 2 binlik nüfusa sahip bir nahiye.
Bugün binlerce insan fabrikada çalışıyor, yüz binlerce işçi tarımda bu fabrikaya üretim yapıyor, yem üretiliyor. Ama en önemlisi ülkemizin milyonları için önemli gıda sağlığı konularına dikkat ediliyor. Bunlar bir bir özelleştirilip satıldığında ülkemizdeki yabancı çok uluslu şirketlerin nişasta bazlı üretim yapan Cargill gibi şirketlerin önü açılacak. Halkımızın sağlığı yabancıların eline bırakılacak. Karaciğer bozukluğu, organ bozukluğu, pankreas kanseri bizi bekleyecek.
Fabrikalar çalışır durumda satılıyor üretiminde sıkıntı yok. Ancak devletin bakışı doğru değil. Ben aynı zamanda plan bütçe komisyon üyesiyim. Yatırım ortamının iyileştirilmesinde teşviklerin artırılması anlamında çok net alacağı paralardan vazgeçti istihdamın artırılması için. Bu fabrikaların kötü çalışması ya da zarar etmesi durumu yok. Özelleştirecekseniz kamu yararı aramanız lazım. Bu fabrikalar üretmiyor, zarar ediyor diyebilmeniz lazım. Maliye Bakanı Naci Ağbal'a bu soruyu sorduğumuzda zarar ediyor gibi bir cevap almadık. Böyle bir mantık yok. Ne dünyada ne de örnek aldığımız Avrupa'da böyle bir satış sistemi yok. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri yaklaşık olarak üreticiye dekar başına 50 Euro teşvik veriyor. Bizde sadece 13 lira veriliyor. Ondan sonra bu köylü üretsin diyoruz ülkeye katkı versin diyoruz. Ancak en önemlisi 35 farklı sektörde binlerce yiyeceğe katkı veren bir üründen bahsediyoruz. Milli ve stratejik bir ürün. Bu noktada 20 kişilik bir heyetle Türkiye'deki bütün fabrikaları, burada çalışan işçileri birlikleri ziraat odalarını ve hatta muhtarları dinledik. Hiçbiri bu fabrikaların satılmasından yana değil.
Bu satılması planlanan yapılar sadece birer fabrika değil. Bunlar ayrıca birer sosyal alan. Mesela Tokat'taki fabrikada sinema, tiyatro salonu, havuz, tenis kompleksi barındırıyor. Doğal arıtmalı konutlara sahip.
Malatya Şeker Fabrikası'na gittik. Bunun arazisini zaten iktidar 15 yılda kamu yararı diyerek kuşa çevirmiş. Şehir içindeki alanların tamamı ranta açılmış. AVM'ler açılmış. Şeker-İş Sendikası diyor ki ‘alınacak olan 14 fabrikanın 10'u satın alındıktan sonra kapatılacak'. Biz bu iddiayı destekliyoruz. Biz bunu TEKEL'de yaşadık. Bu fabrikalar satılırken 5 yıl açık tutulacak şartıyla satılıyor ama 5 yıl çok çabuk geçer. Bunları küçük şirketlere aldırıp sonra kapatacaklar.
Bizim önerimiz şu: Devlet temel dinamikleri kontrol altına alabilmek için fabrikaların yüzde 25'ini kendi bünyesinde tutsun. Devlet her şeyde kar ve akçe aramamalı. Bunlar ülkenin her tarafına dağıtılmış sosyal ve yaşam merkezleri. Şeker ve pancar üreticileri çok ciddi mücadele ediyor. 350 bin aile bununla yaşıyor. Bunlar kapatılırsa siz yine bu aileleri şehirlere gitmek zorunda bırakacaksınız."
