Başbakan Ahmet Davutoğlu, Star TV Ana Haber Bülteni'ne katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Rusya'nın Türkiye'nin hava sahasını ihlal etmesi ve Suriye'nin taciz uçuşlarına ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, Suriye krizinin, uluslararası toplumun duyarsızlığı ve BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin karar alamaması sebebiyle gittikçe derinleşen ve artık bir ülkenin iç meselesi olmaktan çıkmış bir kriz haline dönüştüğünü anlattı.
Suriye'ye komşu bir ülke olarak ülkedeki her olayın Türkiye'yi ve ulusal güvenliğini etkilediğine dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu konuda saygı ve ulusal güvenliğimize dikkat edilmesini, özen gösterilmesini bekleriz. Türkiye'ye rağmen Türkiye'nin sınır boylarında bir hareketlenme olmasını ve bu yolla Rusya'nın ve rejimin hava bombardımanı dolayısıyla tekrar milyonlarca mülteci geldiğinde bunu Rusya mı karşılayacak? Dünyada uluslararası hukuk var. Bizim uluslararası hava sahamızı kimse ihlal edemez. Süper güç diye bir kavram soğuk savaşta vardı. Şu anda herkes birbirine karşı saygı içinde olacak, herkes hukukunu gözetecek. Biz Rusya'nın şu anda rahatsız olacağı hiçbir tutum içinde olmadık, ilişkilerimize özel önem gösterdik. Rusya'nın da bizim bu özenimize karşı aynı özende bulunmasını beklemek en tabii hakkımız, dost olarak, komşu olarak. Yoğun ticari, ekonomik ilişkilerimiz var. Bütün bunları riske edecek bir tutum içine kimsenin girmemesi lazım. Kim olursa olsun, Rusya veya başka bir ülke Türkiye'nin hava sahası ve sınırlarını koruması konusundaki iradesinde kimsenin şüphesi olmaması gerekir."
'RUSYA İLE KANALLAR HİÇBİR ZAMAN KAPANMADI'
Davutoğlu, Türkiye'nin Rusya ile kanallarının hiçbir zaman kapalı olmadığını ifade ederek, "Ben de New York'ta Sayın Putin'le konuştum. Her heyet gelir gider, bu normaldir. Askeri siyasi, istihbari, diplomatik her türlü görüşme yapılır. Eğer bir hava sahası ihlali varsa, izah etmek durumunda olan hava sahasını ihlal eden taraftır. Biz herhangi bir şekilde rejimin yanında halkı bir mülteci dalgası halinde Türkiye'ye sevk edecek şekilde yapılacak bir operasyonu müsamaha ile karşılamayız. Bu, Türkiye'nin artık kapasitesini aşan bir durum. Sadece bir kişi iktidarda kalacak diye, bir ülkenin Suriye gibi onurlu bir halkın bütün geleceğini karartmak kimin hakkı? Sadece bir kişi iktidarda kalmaya devam etsin diye…" diye konuştu.
'ESAD'LI GEÇİŞİ BİZ KABUL ETSEK HALK KABUL EDER Mİ?'
Başbakan Davutoğlu, "Daha kötüye giderse Türkiye'nin politikasında değişiklik söz konusu olur mu? Esad'lı bir geçişten söz edilebilir mi?" şeklindeki soru üzerine ise, "Bu politikada neyi esnetmemiz bekleniyor? Esad'lı bir geçişi biz kabul etsek Suriye halkı kabul eder mi? Şu benim Çarşamba'da gördüğüm ya da şu anda kamplarda yaşayan insanlar Esad'lı geçişi kabul ederler mi, inanırlar mı? Tepelerinden bomba yağdıran birinin barış getireceğine inanırlar mı? Kimyasal silah getiren birisinin barışı getireceğine inanırlar mı? Bunlar kağıt üzerinde, kapalı kapılarda, lüks odalarda, diplomasi odalarında rahatlıkla söylenen, Esad'lı geçiş… Peki kimi ikna edeceksiniz?" diye konuştu.
'TÜRKİYE'Yİ HÜKÜMETSİZ BIRAKMAYIZ'
Davutoğlu, AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesini hedeflediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"7 Haziran akşamı ne söylediysem şimdi de aynı şeyi söylerim, 1 Kasım akşamı da. Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayız, hiçbir sorumluluktan kaçmayız. Bugün Türkiye'de terörle mücadele ederken, elini taşın altına koymayıp kaçanların yaptığı işi yapmayız. Küçük nefsi ve şahsi hesaplarla, o veya bu şey içine girmeyiz. 7 Haziran'da kimsenin belki o anda beklemediği şekilde, o gece söylediğim söz, gereken dersi aldık şimdi o dersin gereğini yapıyoruz her açıdan. Milletimizin iradesine saygımız sonsuz. Sonuçta milletimiz huzur duysun ve rahat etsin, Türkiye'yi bir saniye dahi yönetim boşluğuna düşürmeyiz, hiçbir krize izin vermeyiz. İnşallah en iyi şekilde 2 Kasım sabahı tek başına iktidara ulaşırız."