Atatürk Havalimanı’ndaki intihar saldırılarının ardından, Türkiye hükümetinin cihatçı giriş çıkışlarına göz yumduğu ve bu politikanın ülkeyi saldırılara açık hale getirdiği eleştirileri bir kez daha yükseldi. Saldırganların Özbek, Kırgız ve Kafkas olması, hükümete yönelik eleştirileri pekiştirdi. Zira Orta Asya ve Kafkas kökenli cihatçıların daha çok radikal İslamcı örgütlerden IŞİD ve El Kaide bağlantılı El Nusra’ya katıldıkları, Suriye’ye geçmeden önce Türkiye’yi bir merkez olarak kullandıkları biliniyor.
ESAD VE PUTİN TEHLİKEYE DİKKAT ÇEKMİŞTİ
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yaptığı açıklamalarda sık sık, Türkiye hükümetinin cihatçı militanlara destek verdiğini dile getirdi ve “Biz kardeşleriz, aynı evde yaşıyoruz. Evin bir odasında yangın çıkarsa, diğer odalara da sirayet eder. Yangını birlikte söndürmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Havalimanındaki saldırıların ardından, cihatçıların ülkeye girişleri ve Suriye’ye geçişlerine ilişkin politikaların Türkiye’yi vurmaya başladığı ifade ediliyor.
DİNİ MEKANLAR VE DERNEKLER KULLANILIYOR
Bu dernek ve vakıfların, cihatçıların Suriye’ye geçmeden önceki son duraklarından olan sınır kenti Hatay’la da doğrudan bağlantıları mevcut. ‘Özbek Hoca’ olarak bilinen Abdullah Buhari’nin öldürülmesiyle adı gündeme gelen İhsan İlmi Hizmetler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Hatay’da, nüfusunun yüzde 90’ının 1982’de Türkiye’ye yerleşen Özbek kökenlilerin oluşturduğu Ovakent’te açtığı ve gayri resmi olduğu belirtilen medreseleri bulunuyor.
HATAY OVAKENT’İN ESKİ BELEDİYE BAŞKANI: BUHARİ BURADAYKEN YABANCILAR GELMEYE BAŞLADI
Ovakent’in Özbek kökenli eski belediye başkanı Abdulşükür Mert, Abdullah Buhari’nin 2011 öncesinde Ovakent’te medresede ders verdiğini ancak bu sürede yabancıların gelip kalmaları, ardından Suriye’ye geçmeye başlamaları üzerine rahatsızlık duyulduğunu ve Buhari’nin bu nedenle İstanbul’a gittiğini aktarıyor:
“Abdullah hoca Pakistan’dan gelip aramıza yerleşti. Kumlu ilçesinden biriyle evlendikten sonra biri Suriyeli biri Özbek iki eş daha aldı. Her birinden çocukları oldu. Burada 5- 6 yıl yaşadı. Gayrî resmi bir camimiz vardı, orda imamlık yaptı. Talebeleri vardı, ders veriyordu.
Buraya talebe adında, dışarından gelen insanlar oldu. Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan’dan talebeler geldi. Cemaat bu durumdan rahatsız oldu. Abdullah hoca ‘O zaman geniş bir yere gideyim. Ben hocayım, kim gelirse ders veririm’ dedi. Bu nedenle Ovakent’ten ayrılıp İstanbul’a gitti.”
“Abdullah hoca buradayken Suriye’de savaş yoktu. Ovakent’e dışarıdan gelen yabancı Özbek, Tacik, Kırgızlar bir – iki gece kaldıktan sonra Suriye’ye gidip bazı dini medreselerde okuyorlardı. Suriye’de savaş çıkmadan önce. Orada Özbek yok aslında ama okumak için Şam’da gittikleri bir medrese vardı.
Gelenlerin bazıları ise dersini burada tamamlamak istiyordu. Hoca İstanbul’a taşındıktan sonra Suriye kavgası çıktı. Ovakent’te 4 —5 tane, kendisinin açtığı medrese vardı. Hanımlarının her biri de bu medreselerde ders veriyordu.
Derneğini de kurdu. Devletin haberi vardı zaten.”
Abdulşükür’ün bahsettiği dernek İhsan İlim Hizmetler ve Yardımlaşma Derneği. Ovakent’teki medreseler, bu derneğe bağlı olarak çalışıyor.
“Burada Suriye’ye gidip savaşıp gelenler oldu. Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan’dan gelip Suriye’de muhalifler veya DAEŞ’le birlikte savaşanlar olduğunu duyduk.”
Abdulşükür Mert’in verdiği bilgiye göre Ovakent’te Abdullah Buhari ve eşlerinin de bir dönem eğitim verdiği 4 medresenin yanı sıra 5- 6 cami, 4 Kuran kursu var, medreselere dışarından da gelen oluyor:
“Medreselere dışarından gelenler var ama çok az. Buralarda yatılı eğitim de veriliyor. Sünniler dışında başka kimse yok Ovakent’te.”
Atatürk Havalimanı’ndaki saldırı öncesinde görüştüğümüz Abdülşükür Mert, bu faaliyetlerden devletin haberdar olduğunu vurguluyor.