Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Yılmaz, darbe girişiminden önce Gülen cemaati mensuplarına ilişkin HSYK'de idari soruşturmalar açıldığını hatırlatarak, darbe girişimine kadar hâkim ve savcıların görevde tutulmuş olmasına ilişkin "667 sayılı KHK'de terör örgütleri ile iltisaklı hakim-savcıların HSYK'ce memuriyetten ihraç edilecekleri düzenlendiği için biz de ihraç kararlarını verdik. Bu KHK daha önce yoktu ki hepsini birden ihraç edelim. İhraç kararlarımız KHK'ya dayandı. KHK çıkmasaydı, elimizdeki disiplin soruşturmasına devam edecektik" dedi.
Yılmaz, ihraç kararlarına karşı 2 bin 500 dilekçe aldıklarını ve bunların her biri ile ilgili olarak disiplin soruşturması yapar gibi dosya hazırladıklarını belirterek "Hiç kimsenin mağdur olmaması için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz" dedi. Yılmaz, açıklamalarına şöyle devam etti:
'BU ÖRGÜTÜN SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA TARTIŞMA VARDI'
"Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk, Odatv, Hüseyin Kurtoğlu, şike davası gibi dosyalarla ilgili disiplin soruşturması vardı. Bu soruşturmalarda o örgütün üyesi olanlar soruşturuluyordu. Biz ayrıca o örgütün yargı içindeki yapılanmasına ilişkin de soruşturma başlatmıştık. Bununla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda da adli soruşturma yapılıyordu. Soru şu: Darbe girişimi olana kadar neden bunlar görevde tutuldu?
'KHK ÇIKINCA İHRAÇ EDİLDİ'
Açığa alma kararı ihraç değildi. Ancak daha sonra 667 sayılı KHK'de terör örgütleri ile iltisaklı hakim-savcıların HSYK'ce memuriyetten ihraç edilecekleri düzenlendiği için biz de ihraç kararlarını verdik. Bu KHK daha önce yoktu ki hepsini birden ihraç edelim. İhraç kararlarımız KHK'ye dayandı. KHK çıkmasaydı, elimizdeki disiplin soruşturmasına devam edecektik. Ankara Başsavcılığı da bunlarla ilgili iddianame hazırlayacaktı ve biz savunmalarını aldıktan sonra yine ihraç kararları verebilecektik. Bu durumda terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetleri de beklenebilirdi ya da mahkum olmasalar bile iltisaklı görünenleri Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69/son maddesine göre ihraç edebilirdik.
Açıkça görüyorum ki şu anda toplumda, siyasi çevrelerde ve yazılı-görsel basında HSYK'ye devlet kurumları arasında farklı bir güven var. O günün sabahından itibaren bütün arkadaşlar olarak, tetkik hakimler, üyeler her türlü bilgiyi delili yeni baştan değerlendiriyor, yeni baştan gözden geçiriyoruz. Her hakim savcı hakkında disiplin soruşturması yapıyor gibi delil dosyası hazırlıyoruz. 2 bin 500 dilekçe: Genel gerekçemizi hazırladık. Herkesten tarafından beğenildi. İngilizceye de çevireceğiz. Bunları yeniden inceleme aşamasında titizlikle değerlendireceğiz. Şu ana kadar genel kurul kararlarına karşı 2 bin 500 dilekçe geldi. Tek tek okuyup değerlendiriyoruz.
Hiçbir haksızlığa yol açmamaya çalışıyoruz. Ama şunu da unutmamak lazım; tarihin en gizli örgütlerinden biriyle muhatabız. Çalışmalarımızda şaşırtan birçok netice alıyoruz. Biz de bu şartlarda olabilecek en hassas şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlerde, tarih ve insanlık önünde de en hesap verebilir şekilde olacağımızı düşünüyorum."