'ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ' SLOGANINI DUYUNCA ARAÇTAN İNDİM'
Sanıklardan Adem Çoban savunmasında, olay tarihinde arabasıyla Hürriyet binasının önünden geçtiğini, kalabalık bir grubun 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları attığını duyup araçtan indiğini söyledi.
Çoban, gazete binasına girmediğini, herhangi bir şekilde oradaki eşyalara zarar vermediğini, gittiğinde olayların sona ermiş olduğunu ve kimin zarar verdiğini görmediğini belirterek, suçsuz olduğunu öne sürdü.
‘HÜRRİYET GAZETESİNİN BAHÇESİNE VE İÇERİSİNE ZORLA GİRMİŞ DEĞİLİM'
Sanık Ahmet Çakır da savunmasında, olay sırasında motorla olay yeri yakınlarından geçerken İstiklal Marşı'nın okunduğunu ifade ederek, ''Durdum ve İstiklal Marşı'nın okunmasına ben de katıldım. Ancak ben ana yol üzerindeydim. Herhangi bir şekilde Hürriyet gazetesinin bahçesine ve içerisine zorla girmiş değilim. Herhangi bir şeye de zarar vermedim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Orada birçok insan vardı. Ben zaten geldiğimde, olayların çoğu olmuş, bitmişti. Onun için kimin ne yaptığını da görmedim. Beraatımı istiyorum'' dedi.
Sanık Ahmet Demir ise ''O gün biz de oradan arabamızla geçiyorduk. Yol kalabalıktı. Olay yerine vardığımızda, polisler oradaydı. Herhangi bir şekilde Hürriyet gazetesine zorla girmem ve bazı şeylere zarar vermem söz konusu değildir. Kimin yaptığını da görmedim. Zaten ben geldiğimde, güvenlik güçleri de oradaydı. Suçsuzum, beraatımı istiyorum'' diye konuştu.
Müşteki Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.'nin avukatı Cangür Günaydın ise davaya katılma talebinde bulundu.
Hakim Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu sanıklara katılma talebiyle ilgili görüşlerini sordu.
Sanıklar, ''Biz herhangi bir zarar vermiş değiliz. Bu nedenle de müdahillik talebini kabul etmiyoruz. Zira kendileri haksızlık yapmıştır'' dedi.
Hakim Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, duruşmaya gelmeyen sanıklar hakkında zorla getirilme kararı çıkarılmasına, suçtan zarar görme ihtimaline binaen Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.'nin müdahil olarak davaya katılmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
NELER OLMUŞTU?
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 6 Eylül 2015'te kalabalık bir grubun saat 23.05 sıralarında protesto için gazete binası önüne gittikleri belirtildi.
Şüphelilerin gazete binasının korkuluk demirlerini söküp bariyerlerini kırdıkları, özel güvenlik görevlilerine ait cam kulübeyle gazete binasının camlarına yumurta ve buz parçaları attıkları aktarılan iddianamede, bahçedeki aydınlatma direklerine zarar verdikleri, kameraları kırdıkları, giriş kapısını zorlayarak bina içerisine girmek istedikleri ancak özel güvenlikle emniyet güçleri tarafından dışarıya çıkarıldıkları ifade edildi.
İddianamede, 8 Eylül 2015'te güvenlik güçlerinin şehit edilmesini protesto için araç konvoyu oluşturan şüphelilerin ilk önce Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğüne vardıkları, saat 20.30 civarında da gazete binası önüne gittikleri ve protestoya burada devam ettikleri belirtilerek, şunlar kaydedildi:
''Şüphelilerin yönetim binasının etrafı duvarla çevrili bahçesi içerisine, güvenlik güçlerini itekleyerek girdikleri, ışıklandırma aparatlarını, binanın giriş kapısındaki döner cam kapı, vitrin camları, kameralar, giriş kapısındaki bariyerleri kırarak zarar verdikleri, giriş kapısını zorlayarak bina içine girmek istedikleri, olay yerine gelen takviye güvenlik güçlerince bina bahçesinin dışına çıkartıldıkları anlaşılmıştır.''
Araç plakalarından kimlikleri tespit edilen şüphelilerin gazete binasının önüne protesto amacıyla gittikleri, İstiklal Marşı'nı okudukları ancak gazetenin bahçesine, binaya girmedikleri ve zarar vermedikleri şeklinde beyanda bulundukları kaydedildi.
İddianamede, 26 şüpheli hakkında 'mala zarar verme', 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal' suçlarından 2 yıl 4 aydan 9 yıla kadar hapis cezası istendi.
