Batılı ülkelerin Suriye’de terör gruplarını desteklediğini, bundan da Türkiye başta olmak üzere bütün bölge ülkelerinin zarar gördüğünü ifade eden Şener, “Özellikle Türkiye açısından milli menfaatleri gözeten hiç kimse buna onay veremez. Bu nedenle ben devletin egemenliğinin artmasını sağlayan her gelişmenin, sadece Suriye için değil bölge barışı için son derece önemli olduğuna inanıyorum. Onun için de görüşlerimi, düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşıyorum. Her ne kadar bu görüşleri dile getirdiğim zaman korkunç bir trol saldırısına uğruyorsam da önemli olan bu değil. Önemli olan, bir ülkede doğru düşüncelerin sönmemesini, tek bir kişinin zihninde bile olsa o ışığın yanmasını sürdürmeyi sağlamaktır. Ben bunun için uğraşıyorum” diye konuştu.
Şener, dün gece Twitter hesabından Suriye ordusunun Doğu Halep’te zafer ilan etmek üzere olduğuna dair bir Reuters haberini alıntılayarak “Ordu Halep’te zaferini ilan etmek üzere. Sınırımızda tek bir mülteci yok. IŞİD, NUSRA, ÖSO’nun girdiği yerlerde ise katliam ve göç vardı” paylaşımını yaptı. Şener, daha sonra kendisine yönelik tepkiler üzerine yine Twitter hesabından “Ekranlardaki yalanları gerçek sananlar! Ortadoğu’yu yağmalayan tüm çeteler EMPERYALİZM’in maşalarıdır. Amaçları büyük İsrail’e hizmettir. Şükrediyorum ki, böylesine çirkin sözler dilinde tevhid olanların ağzından çıkmaz. Ancak imanı ve insafı terkederek bana buğz edebiliyorlar. Beş yıldır emperyalizmin yalanlarına inananların bir anda gerçekle yüzleşmesinin verdiği şok, tam böyledir. Araştırın tartışın, küfretmeyin. Yüz binlerce yabancı cani Ülkeyi işgal etmiş, can mal namus bırakmamış.. Ülkeniz yabancı işgaline uğrasa devlet sessiz kalabilir miydi? Suriye’de toprakların % 20’si devlette, nüfusun % 90’ı devletin hakim olduğu yerlerde. Halk muhalefetten kaçıyor devlete sığınıyor. İncele/düşün. Ey troller! Yazın bir yere. Yarın RTE Esed’le barışır da Esad olursa, hepiniz benden özür dileyeceksiniz” dedi.
Ordu Halep'te zaferini ilan etmek üzere. Sınırımızda tek bir mülteci yok. IŞİD, NUSRA, ÖSO'nun girdiği yerlerde ise katliam ve göç vardı. https://t.co/sXHELSAbmO
— Abdüllatif Şener (@senerabdullatif) December 12, 2016
DAVUTOĞLU ‘GÖNDERMESİ’
Şener, bugün sabah saatlerinde de Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Tüm trollere yaptıkları küfrü misliyle iade ediyorum. ‘İki misli’ diyeceğim ama, Kur’an’da kısas var. Kitabımızın koyduğu ölçüye uygun olsun. Zavallı troller. ‘Halep, zafer’ kelimeleriyle çıldırdılar. Dikkat etseler o ifadenin alıntı yaptığım Reuters’tan çeviri olduğunu görürlerdi” dedi. Şener, daha sonra Suriye ordusunun, muhaliflerin boşalttığı bölgeleri aldığı yönündeki Reuters haberini paylaşarak “2014- Davutoğlu:’Halep düşerse büyük bir mülteci sorunu yaşarız’. Bugün- Halep düştü. Kapımızda tek bir mülteci yok” ifadelerini kullandı.
Şener, Suriye konusunda son yaptığı açıklamaları ve aldığı tepkileri Sputnik’e değerlendirdi. Suriye’de yaşanan olayların ‘hem insanlığa, hem Müslümanlığa hem de Türkiye’nin milli menfaatlerine aykırı’ olduğunu belirten Şener, şöyle konuştu:
“Suriye’nin sükûnete kavuşması lazım. Suriye’deki terör çetelerinin son bulması, işgal ettikleri topraklardan çekilmeleri, Suriye’de devletin ülkenin tamamında egemenliğini sağlaması gerekmektedir. Ancak ondan sonra bölgeye de Türkiye’ye de huzur gelebilir, güven gelebilir. Türkiye de terörle, terörün patlayan bombalarıyla mücadele eden bir ülkedir. Ama 900 kilometrelik Suriye sınırında terör örgütleriyle komşuluk yaparak Türkiye’ye huzur ve sükûnun gelmesi mümkün değildir. Onun için Türkiye’nin de milli menfaatleri, Suriye’de devletin egemenliğinin tesisidir.”
‘DEVLETİ İKAME EDEBİLECEK HİÇBİR BİRİM MEVCUT DEĞİL’
Suriye’de savaşan hiçbir grubun iktidarı devralacak niteliğe sahip olmadığını ifade eden Şener, şöyle devam etti:
“Yani bu Nusra, IŞİD, Ahrar-uş Şam, Ceyş-ül İslam vesaire gibi yüzlerce silahlı grup var, bunların hiçbiri devlet ciddiyetine sahip birimler değildir. Dünyanın dört bir tarafından toplanmış, çoğu sorunlu insanların seçim yapmadan bir araya getirilmek suretiyle cephelere sürülen kişilerdir. Bunların hiçbiri Suriye’de devleti temsil edilemez, yani devletin yerine ikame edilebilecek hiçbir birim mevcut değildir.
2014- Davutoğlu:'Halep düşerse büyük bir mülteci sorunu yaşarız'.
— Abdüllatif Şener (@senerabdullatif) December 13, 2016
Bugün- Halep düştü. Kapımızda tek bir mülteci yok. https://t.co/tVpayseFJY
‘SURİYE’DE DEVLETİ GÜÇLENDİRMEK DIŞINDA BİR ALTERNATİF YOK’
Böyle olunca ben hayret ediyorum, özellikle başta ABD olmak üzere Batı ülkelerine hayretler ediyorum. Nitelik itibariyle devleti kendisine teslim edebileceğiniz hiçbir grubun olmadığı, anarşi ve terörden dolayı altı yıldır ülkenin yağmalandığı, insanların acı çektiği bir ülkede devleti güçlendirmekten başka yapılabilecek hiçbir formül yoktur. Devletin egemenliğini güçlendirmek dışında Suriye’de gerçekleştirilebilecek hiçbir alternatif hedef yoktur. Eğer farklı politikalar izlenirse, yani bu terör gruplarından birilerini destekleyerek orada birtakım işlemler yapmaya kalkarsa Batılı ülkeler, ki yapıyorlar, bunun anlamı şudur: Suriye huzura kavuşmasın, Suriye’de yaşayan vatandaşlar sürekli acı çeksin ve burası bir terör bataklığına dönüşsün, sonuç itibariyle de başta Türkiye olmak üzere bütün çevre ülkeleri bundan zarar görsün demektir. Buna insani duyguya sahip hiçbir kişi onay veremez. Hangi dine mensup olursa olsun içinde bir dini duyguya sahip hiç kimse buna onay veremez. Özellikle Türkiye açısından milli menfaatleri gözeten hiç kimse buna onay veremez. Bu nedenle ben devletin egemenliğinin artmasını sağlayan her gelişmenin, sadece Suriye için değil bölge barışı için son derece önemli olduğuna inanıyorum. Onun için de görüşlerimi, düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşıyorum. Her ne kadar bu görüşleri dile getirdiğim zaman korkunç bir trol saldırısına uğruyorsam da önemli olan bu değil. Önemli olan, bir ülkede doğru düşüncelerin sönmemesini, tek bir kişinin zihninde bile olsa o ışığın yanmasını sürdürmeyi sağlamaktır. Ben bunun için uğraşıyorum.”
Şener, Twitter’dan kendisine yönelen tepkilerle ilgili de, “Bunu anlamayacak bir şey yok. Trollerin de Türkiye’deki genel kamuoyunun farklı düşünüyor olması, onların düşüncelerinin doğru olduğunu göstermez. Türkiye’de toplam medya reytinginin yüzde 99’u benim söylediğim politikaların tersi yönünde yayın yapıyor. Yani sanki Suriye’nin parçalanması iyi, oradaki terör örgütlerinden birilerinin bir yerlerde mevzi kazanmalarının, hakimiyet alanlarını genişletmelerinin faydalı bir sonuçmuş gibi gösterildiği bir yayın politikalarına sahip. Böyle bir yayın politikası olmasının sebebi de bu politikaları Sayın Erdoğan’ın sürdürüyor olmasıdır. Medya kendiliğinden o politikaları savunmuyor, Sayın Erdoğan’ın politikaları olduğu için onun politikalarını savunmayı zorunluluk olarak görüyor. Ve o zorunluluğu, görevi yerine getiriyor kendince. Bunun neticesinde de bu televizyonları 24 saat izleyen insanlar yanlış politikaları doğru olarak algılıyor. Bizim de görevimiz, tek başımıza da olsak doğrunun ne olduğunu göstermeye çalışmaktır” yorumunda bulundu.
Beş yıldır emperyalizmin yalanlarına inananların bir anda gerçekle yüzleşmesinin verdiği şok, tam böyledir. Araştırın tartışın, küfretmeyin.
— Abdüllatif Şener (@senerabdullatif) December 12, 2016
‘SURİYE POLİTİKASININ İÇTEN İÇE DEĞİŞTİĞİNİ HİSSEDİYORUM’
Türkiye’nin Rusya ile normalleşme süreci sonrası izlediği Suriye politikasını da değerlendiren Şener, “Rusya ile Türkiye’nin arasının açılması doğru değildi. Türkiye ile Rusya’nın arasındaki problemlerin çözümlenmesi, yani Türkiye ve Rusya’nın Ortadoğu’da benzer politikalara ulaşması bölge barışı için de faydalıdır. Dolayısıyla Erdoğan ve Putin’in arasındaki buzların erimesini faydalı bulduğumu daha önce de defalarca ifade ettim. Umut ediyorum ki bu çizgi üzerinde gelişme sağlanabilir. Çünkü biz ikili görüşmelerde nelerin konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama kamuoyuna yapılan açıklamalarda halen Türkiye daha önceki politikalarını sürdürüyor izlenimi veriliyor. Bu ne kadar doğrudur, ne kadar değildir emin değilim. Ama sürekli olarak zaman zaman Suriye politikasındaki daha önceki üslup Türk yetkililerinin ağzından çıkıyor. Bunun değişmesine ihtiyaç var. İçten içe de bir şeylerin değiştiğini hissediyorum aslına bakarsanız ama bu henüz kamuoyuna yansımış değil” dedi.
‘SURİYE'DE ILIMLI BİR KESİM OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’
Şener, Suriye’deki ılımlı bir muhalif kesimin olmadığını ifade ederken bu örgütler arasında geçişkenlik olduğunu, bunun da ileride daha büyük sorunlara yol açabileceğini ifade ederek şunları söyledi:
‘ÖSO’NUN ILIMLI OLARAK NİTELENDİRİLMESİ DOĞRU DEĞİL’
Suriye’de ılımlı bir kesimin olduğunu ben düşünmüyorum. Özgür Suriye Ordusu’nun ılımlı bir kesim olarak nitelendirilmesinin doğru olduğu kanaatinde değilim. Daha önce Suriye askerinin kalbini yiyen de bu Özgür Suriye Ordusu mensubuydu. Buna benzer pek çok Nusra’nın, IŞİD’in yaptıklarına benzer eylemleri vardır geçmişte. Zaten adı ordu olan, kendisi olmayan çok zayıf bir grup haline dönüştüğü halde şimdi o daha sağlam duruyor görüntüsü kazandırılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla Özgür Suriye Ordusu’nun bu görüntüsü devam ederse başta IŞİD, Nusra gibi varlığını koruyamayacağını hisseden kesimlerin altındaki birtakım terörist gruplar daha rahat hareket alanı sağlama maksadıyla ÖSO altında toplanabilirler ve bu, Suriye’nin geleceğinde daha karmaşık bir sorun haline dönüşür. Bana kalırsa Suriye’nin birliğini, Suriye’de barışı ve devlet egemenliğinin sağlanmasını isteyenlerin en fazla buradaki gelişmeye dikkat etmesi gerekir diye düşünüyorum.”
‘ÖSO, DİĞER GRUPLARIN ALTINDA TOPLANACAĞI ÇATIYA DÖNÜŞMEMELİ’
ÖSO’nun şu anda Türkiye’nin desteğiyle ayakta durduğunu ifade eden Şener, “Ama orası, başka yerde yaşama alanı bulamadıkları takdirde diğer grupların altında toplanacağı bir çatıya dönüşmemeli. Çünkü o gruplar, daha önce bulundukları IŞİD, Nusra gibi çatıların altında en vahşi katliamları yapmış çetelerdir” dedi.