Cumhurbaşkanlığı'nda düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı'na konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
'BU BULUŞMALAR DÜNYADAN DA YAKINDAN TAKİP EDİLİYOR'
Bu buluşmalar dünyadan da yakından takip ediliyor. Burada sizinle Türkiye'ye ve dünyaya, sergilediğimiz birlik, beraberlik, dayanışma görüntüsüyle verdiğimiz mesajlarla tarihe adeta not düşüyoruz. Türkiye'de işleyen bir demokrasinin bulunduğunun en somut ispatı işte bu salonda sizlerle birlikte 36. defadır tekrarladığımız kucaklaşmadır. Tamamı milletin özgür iradesiyle seçilen muhtarları, belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanıyla ülkemiz tabandan tavana demokrasinin tüm unsurlarıyla yaşandığı, yaşatıldığı bir yerdir." diye konuştu.
Türkiye 1923 yılında cumhuriyete geçerek rejim tercihini yapmıştır, artık milletimizin böyle bir meselesi yoktur. Şu anda anamuhalefetin başındaki zat ikide bir 'rejim mejim' deyip duruyor ya Türkiye'nin böyle bir sorunu yok. Rejim olayı 1923'te atılan adımla yoluna devam ediyor.
Cumhuriyetten geri adım atmaya çalışanlar, karşılarında herkesten önce milletimizi ve milletimizle birlikte şahsımı bulur.
'BİZ DAMDAN DÜŞTÜK, DÜŞMEYENLER BU İŞİN FARKINDA DEĞİL'
İşin doğrusu hiçbir rejim ve hiçbir yönetim sistemi tek başına ülkeleri belirli bir kategoriye yerleştirmeye kafi değildir. Ülkemizde asırlardır süren yönetim sistemi arayışı ise dünyadaki yönelimlerin yanında milletimizi mutmain etmeyen bir durumun olduğuna işaret ediyor. Biz damdan düştük, damdan düştüğümüz için bu işi iyi biliriz ama damdan düşmeyenler bu işin farkında değil.
Dikkat ediniz burada eksikliği cumhuriyette veya demokraside değil yönetim sisteminde arıyoruz, aramak zorundayız çünkü doğrusu budur. Biliyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde geçtiğimiz haftalarda görüşülerek kabul edilen ve cumhurbaşkanı olarak şahsımın onayına sunulan bir anayasa değişikliği var. Bu değişiklik paketi, asırlara sari yönetim sistemi arayışımızda yeni ve çok önemli bir reformun ifadesidir.
Bırakın millet versin kararını. Milletten korkuyorlar. Müzmin muhalifler gibi sürekli çarpıtmayla, yalanla, iftira ile meseleleri ters yüz etmeye çalıştılar.
'YÜZDE 52 İLE MALUM KARDEŞİNİZ CUMHURBAŞKANI OLDU, SİZ YAPTINIZ'
Tekme tokat her şeyi yaptılar. Şimdi aynı işi meydanlarda yapmaya çalışacakları anlaşılıyor. Halbuki milletimiz için bu yeni bir mesele değildir, geçmişi vardır. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sırasında sorunu aşmak için atılan adım ülkemizi işte bugünkü noktaya getirmiştir. Cumhurbaşkanının seçimini Meclis'ten alıp, doğrudan halka veren anayasa değişikliğinin 21 Ekim 2007 yılındaki halkoylamasında, halkımız ne kadar, hangi oranda oy verdi? Yüzde 69. Bu yüzde 69 bunları çıldırttı. Yüzde 69 'evet' oyuyla kabul edilmesiyle asırlık arayış yeni bir yola girmiştir. Bu sistemin ne anlama geldiğini, pek çok kimse ancak ilk uygulaması olan 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından anlayabilmiştir. Orada da yüzde 52 ile malum kardeşiniz cumhurbaşkanı oldu, siz yaptınız.
'2007 REFORMU GİBİ BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE EKSİKTİR'
- Milletimiz, 2007 yılında ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle, bu yol ayrımında tercihini Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sisteminden yana kullandığını ilan etmiştir. Nisan ayında milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan anayasa değişikliğine, 10 yıl önce atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor. Milletimizin o zaman yüzde 69 ile 'evet' dediği reformun, nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak bu değişikliğe de aynı şekilde sahip çıkacağına doğrusu ben inanıyorum.
- Nitekim (eski Cumhurbaşkanı Turgut) Özal ve (eski Başbakan Süleyman) Demirel'in geldiği nokta da budur. Yine merhum (eski Başbakan Necmettin) Erbakan'dan rahmetli (MHP'nin kurucusu Alparslan) Türkeş'e kadar bu konuyu gündeme getirdiklerini biliyoruz. Onun için değişikliğe bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor.
- Açıkçası tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir. Aslolan yeni bir anayasayı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır.
'BUGÜN EŞYADAN OTOMOBİLİNE KADAR SÜREKLİ DEĞİŞTİREN BİR TÜRKİYE VAR'
İstanbul'a ilk köprü yapıldığı zaman bu hayırcılar neler yapmadılar ki? Baraj inşasına başlanır, bunlar hemen engellemeye çalışır. 'Özelleştirme' denilir, bunlar hemen ortalığı velveleye verir. 'Uluslararası sermaye, ülkemize gelsin yatırım yapsın, istihdam oluştursun' denilir, bunlar yine homurdanmaya başlar. Cebinden para çıkmıyor. Adam geliyor her türlü riski alıyor buraya o yatırımı yapıyor. Sen de diyorsun ki, 'Al 15 yıl burayı sen çalıştır ama bak benim cebimden para çıkmayacak. 15 yıl çalıştıracaksın, yılda bu kadar bu devlete ödeme yapacaksın, paranı da kazanacaksın.' Biz gelene kadar böyle bir anlayış Türkiye Cumhuriyeti devletinde yoktu. Biz geldik, aman yarabbi borç yığın. Biz, bu borçla bu ülkede nasıl yatırım yapacağız? O zaman arkadaşlarıma, 'Kaynak çeşitlendirme denilen bir olay var, bunu yapmamız lazım. Kaynakları çeşitlendireceğiz. Kendimize farklı kaynaklar üreteceğiz. Kasa ortada' dedim.
Delikli kuruşa muhtaç bir Türkiye vardı. Memurların, işçinin maaşını ödeyemeyen, kasaların fırlatıldığı bir Türkiye vardı hatırlayın o günleri. Bugün, evindeki eşyadan otomobiline kadar sürekli değiştiren bir Türkiye var. Daha da iyi olacak.,
'KENTSEL DÖNÜŞÜMDE GELİN DEVLETİMİZE, HÜKÜMETİMİZE YARDIMCI OLUN'
Kentsel dönüşüm, değişimde gelin devletimize, hükümetimize yardımcı olun. İnanın bu yapılacak değişim, dönüşümle beraber çok daha mutlu, çok daha memnun olacaksınız. Sürekli olarak bu güzelliklerle anılacaksınız. Devlet, hükümet hiçbir zaman kentsel dönüşüm, değişimde halkını sömürme, onları dara sokma peşinde değildir. Tek derdimiz var, bunu yapalım ki şehirlerimiz çok daha güzel olsun. Çünkü biz Medine şehir devletinden tevarüs etmiş kültürün mensuplarıyız. Onun için biz medeniyiz. Medeni olan topluluk bu güzellikleri geleceğe miras olarak bıraksın.
'BUNLAR YALANLA YATIP YALANLA KALKTILAR'
- Anayasa değişikliğini karalamaya kalkanların yalanları her tarafta dolaşmaya başladı. Ne diyorlar, 'Parlamento yok, her şey tek adamda bütünleşecek.' El insaf… Hepsi yalan. Neden? Bunlar yalanla yattılar, yalanla kalktılar. Bunların cibilliyetinde bu var. Doğru yerinden kalkana kadar, yalan dünyayı dolaşırmış.
'TÜRKİYE'DE ALLAH'IN İZNİYLE TAYYİP ERDOĞAN'LAR BİTMEZ'
- Biz bu millete yakışanı yapıyoruz, yapmak zorundayız. Şimdi cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi şahsım için değildir, şahsımla baki hiç değildir. Hiç merak edilmesin, her sistem kendi liderini, kendi önderini üretir. Türkiye'de Allah'ın izniyle Tayyip Erdoğanlar bitmez. Milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak zorunda olan bir cumhurbaşkanının bu sistemi kullanarak yanlış yola sapma ihtimali yoktur.
- Ben buradan milletime sesleniyorum, kentsel dönüşümde gelin hükümetimize yardımcı olun. Bu yapılacak dönüşümle beraber çok daha mutlu olacaksınız. Devlet hiçbir zaman bu dönüşümde halkı sömürme arayışında değildir.
- (Anayasa değişikliği ile seçilme yaşının 18'e düşürülmesi) Çıkmışlar ne diyorlar, askerlik ne olacak? Allah Allah. Sanki Türkiye genelinde 7 milyon gencin 7 milyonu milletvekili oluyor da, askerlik ne oluyor diye bu soruyu soruyor. Parlamentoya kaç kişi girecek? Bu şekilde gençlerden 10, 15 kişi girdiğini kabul edin, bunların durumunu düzenlemek gayet kolay. Nedir? Bunları tutarsın askerlikten muaf kılarsın olur biter. Bakın tecil demiyorum, muaf tutarsın olur biter. Biz bunu polise getirdik, polisi muaf tuttuk. Şu anda Parlamentoda görev yapmak kadar önemli bir görev olabilir mi? Bu gencimiz gelecek, parlamentoda vatanına, milletine orada bir hizmet verecek. Hala orada askerlik ne olacak diye bunu soracaksın. Bu kadar açık konuşuyorum. Ben inanıyorum ki bu konuyla ilgili de hükümet kendi düzenlemesini referandum veya halk oylamasından sonra yapacaktır.
'BUGÜN VARIZ, YARIN YOKUZ'
- Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın veya AK Parti'nin, MHP'nin meselesi değildir.Benim hükümetle uyum sorunum yok. Geçmişte bu sorunları yaşadık. Devletin başında kavga olmaz. Sayın (eski Cumhurbaşkanı Abdullah) Gül'ün döneminde ne benim dönemimde biz bu sorunları yaşadık. Ama bu durum sistemin doğruluğundan değil şahsımla hükümetin durumundan kaynaklanıyordu. Biz bugün varız yarın yokuz…
'KENDİSİNE SARAY YAPTI DİYORLAR, YA ELİNİZE DİLİNİZE DURSUN'
Ne diyorlar 'Kendisine saray yaptı.' Ya elinize dilinize dursun, iki metreküplük yer gidilecek yer. Biz nereye gideceğimizi biliyoruz. Neden kendimize saray yapalım? Biz tarih yazacak bir millete burayı miras olarak bırakalım diye yaptık. Başbakan olduğum zaman tuvaletlerin içinde karafatmalar dolaşıyordu. Bir Başbakan böyle bir odada çalışabilir mi? Çok tasarruf sahibiymiş maşallah ya! Bunların dikili taşı yok. Hayatları böyle geçti. Şimdi buradan yüklenici firmaları buradan her yıl bir bedel alacaklar. Kim ödeyecek onlara? Devlet ödeyecek. Kimin adına? Milleti adına.