Başbakan Binali Yıldırım ve Maltalı mevkidaşı Joseph Muscat, 1.5 saat süren başbaşa ve heyetlerarası görüşmenin ardından, ortak basın toplantısı düzenledi.
16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumuna değinen Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin referandumda AK Parti ile birlikte çalışılabileceği yönünde bir genelgesi bulunduğunun belirtilmesi üzerine Yıldırım, şöyle söyledi: “MHP ile AK Parti olarak biz bu değişikliği parlamentoya uzlaşarak getirdik. Dolayısıyla bir amaç birliğimiz var. MHP de bu değişikliğin lehinde kampanya yapıyor, biz de aynısını yapıyoruz. O bakımdan söylemlerimizin benzer olması gayet doğal. Gerekirse bazı ortak etkinlikler de yapabiliriz.”
Almanya'daki ziyareti çerçevesinde Türklerle bir araya geleceği ifade edilerek, "Bu görüşme sadece Almanya ile mi sınırlı kalacak, devamı gelecek mi?" sorusuna Yıldırım, Malta ziyaretinden sonra Almanya Münih Güvenlik Konferansı'na katılacağını söyledi.
‘GEREKEN DESTEĞİ SAYIN MUSCAT'IN VERECEĞİNDEN EMİNİZ’
Malta'nın, AB dönem başkanlığını ocak ayından itibaren devraldığını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu: "Malta daima Türkiye'yi AB'ye tam üyeliği konusunda destekleyen, şartsız, koşulsuz destek veren bir ülke, bunu takdir ediyoruz. Malta'nın dönem başkanlığı içerisinde de AB-Türkiye ilişkilerinin daha da geliştirilmesi, yeni fasılların açılması ve güncellenmesine karar verilen AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması'nın çalışmalarına başlanmasını ümit ediyoruz. Bu konuda gereken desteği Sayın Muscat'ın vereceğinden eminiz."
‘LİBYA'NIN İSTİKRARI, MALTA VE TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ’
Yıldırım, Libya'nın Malta ve Türkiye için önemine işaret ederek, burada istikrarın sağlanması ve grupların bir araya gelip bir irade ortaya koymasının hem göçmen sorununun çözümü hem de terörle mücadele açısından anlam taşıdığını kaydetti. Yıldırım, bu konuda ülkelerin gayretlerinin sonuca odaklanmasının önem arz ettiğini sözlerine ekledi.
Seçim zamanı ülkelerde popülizmin yaygın bir uygulama olduğunu belirten Yıldırım, "Bizim beklentimiz ve düşüncemiz seçim atmosferinin ötesinde Avrupa Birliği, Türkiye ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde değerlendirilmesi ve buna göre sağlıklı kararların verilmesidir" diye konuştu
‘ANASTASİADİS SİGARA İÇMEYE ÇIKMIŞ; KRİZ FİLAN YOK DİYE GERİ GELDİ’
"Evvelsi gün (Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos) Anastasiadis biraz herhalde sinirlenmiş, kapıyı vurup dışarı çıkmış, 'Kriz oldu' diye haber yayıldı. Daha sonra 'Ben sigara içmeye çıktım. Kriz filan yok' diye geri geldi. Tabii her zaman Türkiye, daha doğrusu Kuzey Kıbrıs Türk tarafı çözümde bir adım önde. Hiçbir zaman çözümü kesintiye uğratacak bir davranış içerisinde olmuyorlar. Buna özen gösteriyorlar. Çözümün mutlaka sağlanması lazım, çünkü çözümsüzlüğün bedelini Kuzey Kıbrıs Türk tarafı ödüyor, kısıtlamalar yüzünden ödüyor. Rum tarafı maalesef 2004'te tüm uyarılarımıza rağmen adanın tümünü temsil edecek şekilde birliğe tam üye yapıldı. Dolayısıyla o gün çok daha kolay olan çözüm gerçekleşmedi, bugün daha zor olanı başarmakla karşı karşıyayız. Eminim ki burada varılacak çözüm, Ada'da güvenliği sağlayacak, Türkiye'nin etkin garantisini sürekli olarak temin edecek ve her iki tarafın adil, eşit yönetişim hakkını da beraberinde getirecektir."
Yıldırım, bu konuda da Avrupa Birliğinin de üzerine düşen görev olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin dört özgürlüklerini, dört özgürlük dediğimiz hususlarında Avrupa Birliği tarafından teminat altına alınması icap ediyor" dedi.
‘ACABA MERAK EDİYORUM, TÜRKİYE'DE NE KADAR, AVRUPA'DA NE KADAR GÖÇMEN VAR?’
"Acaba merak ediyorum, Türkiye'de ne kadar göçmen var? Avrupa'da ne kadar göçmen var? Bunun cevabını birisi bana versin. Onlarla aşını paylaşıyor, eğitim ve sağlık yardımı veriyor. Başkaları ne yapıyor? Aferin diyor, sadece uzaktan bakıyor. Türkiye zorda olanlara, darda olanlara yardım eden bir ülkedir ama unutmayın Türkiye DEAŞ, PKK, FETÖ terörü ile amansız mücadele eden bir ülkedir. Soruyorum, hangi Avrupa ülkesinin parlamentosu uçaklarla bombalandı? Hangi Avrupa ülkesinde tanklar insanların üzerinden geçti? Hangi Avrupa ülkesinde silahsız, savunmasız insanlar acımasızca öldürüldü?"
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ EVRENSEL BİR HAKTIR’
Yıldırım, bir gazetecinin ‘Türkiye'deki tutuklu gazetecilerle’ ilgili sorusuna karşılık, basın özgürlüğü ve insanların görüşlerini ifade etmelerinin evrensel bir hak olduğunu söyledi. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Yıldırım, "Bu hakları Türkiye'de herkes sonuna kadar kullanıyor, kullanmaya devam edecek" dedi.
"Basın özgürlüğü, gazetecilik ayrı bir şey. Basın özgürlüğü kisvesi altında terör faaliyetlerinin içinde olmak ayrı bir şey" diyen Yıldırım, bu iki şeyi birbirine karıştırmamak gerektiğini vurguladı. Bunlarla mücadele edildiğine dikkati çeken Yıldırım, bir basın kartı alıp, teröristlere lojistik destek sağlamanın, teröristlerin işini kolaylaştıracak faaliyetlerin içinde bulunmanın basın özgürlüğü ve basın faaliyetiyle izah edilen bir şey olmadığını söyledi.
‘SANKİ TÜRKİYE'DE BASINA KARŞI BİR DURUŞ VARMIŞ GİBİ SONUÇ ORTAYA ÇIKARILMAYA ÇALIŞILIYOR’
‘Gerçeklerin ters yüz edildiğini, bir algı operasyonuyla sanki Türkiye'de basına, basın özgürlüğüne karşı bir duruş varmış gibi sonuç ortaya çıkarılmaya çalışıldığını’ söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Ben buradan açıkça bu iddiada bulunanlara şunu teklif ediyorum. Basın özgürlüğü, Avrupa için çok önemli. Adalet, hukuk devleti olmak çok önemli. 23 ve 24'üncü fasıllar… Adalet ve medya, basınla ilgili fasılları AB açsın, ne söyleyeceklerse söylesinler, biz de cevabını verelim. Buradan çağrı yapıyorum, hariçten gazel okumakla olmaz. Biz gerçek bir teklif yapıyoruz, buyursun açsınlar bu fasılları. Sayın Başbakan'ın, Malta'nın dönem başkanlığı içerisinde bu fasıllar açılsın. Bütün ne düşünüyorlarsa bu konuyla ilgili biz hepsini görüşmeye, konuşmaya varız."