Türkiye'de yapılan referandumla ülkenin 'diktatörlüğe ve tek parti yönetimine' doğru gittiği eleştirilerine ilişkin Yıldırım, yapılan bu eleştirilerin çok acımasız olduğunu söyledi. Yıldırım, "Diktatörlük olan yerde seçim olur mu? Siyasi partiler olur mu? Vatandaşın oy verdiği yerde diktatörlük olur mu? Bunların hiçbirisine, bu iddialara katılmak mümkün değil çünkü 50 milyona yakın vatandaş sandığa gitti, oy verdi ve tercihini kullandı" dedi.
'DİKTATÖRLÜK OLSAYDI ORANA DA KENDİMİZ KARAR VERİRDİK'
Çok ciddi bir rekabet olduğunu ve bu rekabet sonunda yüzde 51.4 oranında 'Evet', yüzde 48,6 oranında da 'Hayır' oyu çıktığını söyleyen Yıldırım, gücün tek bir elde toplanacağı ve parlamentonun etkisinin azalacağı eleştirilerine karşılık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halihazırda mevcut sistemde de bu yetkilerinin olduğunu fakat sorumluluğunun bulunmadığını anımsattı. Yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının yetkilerinin aynen kabul edildiğini ve bunun yanına sorumluluğun getirildiğini belirten Yıldırım, böylelikle cumhurbaşkanın kanunlara ve anayasaya aykırı bir iş yapması halinde sorumlu olacağını ve cezalandırılabileceğinin altını çizdi.
'GÜCÜN TEK ELDE TOPLANDIĞI MESELESİ DOĞRU DEĞİL'
Mevcut anayasada bu durumun olmadığını dile getiren Yıldırım, "Aslında yetki kullanmak fakat hiç sorumlu olmamayı öngören bir anayasadan hem yetki kullanan hem de sorumlu olan bir anayasaya geçiyoruz. Bu demokratik yolda atılmış önemli bir adım. Dolayısıyla bunun dışındaki değerlendirmeler maalesef adil değerlendirmeler değil, katılmamız söz konusu değil. Gücün tek elde toplandığı meselesi de doğru değil." diye konuştu.
Türk halkının seçim yaparken çok iyi ayarlama yaptığı değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, "(Türk halkı) Bir gücü birine veriyorsa onu dengeleyici bir güç de veriyor." dedi.
Yeni sistemde başkan ne kadar güçlü ya da başarılı olursa olsun iki dönemden fazla seçilemeyeceğini belirten Yıldırım, "Recep Tayyip Erdoğan 11.5 yıl başbakanlık yaptı ve her seçimde de desteğini artırdı" şeklinde konuştu.
'ÇOK ÇALIŞIP MİLLETİN GÖZÜNE GİRSİN'
Yıldırım, Avrupa'nın ve uluslararası gözlemcilerin referandum sürecine yönelik eleştirilerine ilişkin, bunun bütün seçimlerde gündeme getirildiğini belirterek, "Şimdi şunu size bir soru söyleyeyim. İngiltere seçime gidecek. İngiltere'de seçimlere giderken Başbakan görevini bırakıyor mu? Bilmiyorum Teresa May görevini bırakıyor mu? Başbakan olarak mı gidiyor yoksa görevini bırakıp sıradan vatandaş olarak mı görevine gidiyor?" diye konuştu.
'FARKIN AZ OLMASI İZAFİ BİR ŞEY'
Yıldırım, 'Evet' ve 'Hayır' oyu kullananların sayısının birbirine çok yakın olması ve geniş çapta bir ulusal mutabakatla bir araya getirilmesi için neler yapılabileceğinin sorulması üzerine, aradaki farkın çok ya da az olmasının izafi bir şey olduğunu söyledi. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılıp ayrılmaması için yapılan referandumda da oyların birbirine çok yakın olduğunu fakat ayrılmaması yönünde oy kullananların 'bu seçimi tanımıyoruz' şeklinde ifadelerinin olmadığını hatırlattı.
Yıldırım, "Demokrasinin gereği, verilen karara rıza göstermektir. Dolayısıyla bu aradaki fark sorun olmaması lazım. Şuna katılırım, şu dediğiniz doğru, bu kadar 'Hayır' veren var, bu kadar 'Evet' veren var. Dolayısıyla 'Hayır' verenleri de kucaklayacak, onların da gönlünü kazanacak birtakım çalışmalar yapmamız lazım. Yani bir toplumun ayrışmasının önüne geçmemiz lazım. 'Hayır' verenlerin neden 'Hayır' verdiğini anlayacak ve onların da gönlünü kazanacak, kazanmaya çalışacak çalışmalar elbette yapacağız çünkü biz 80 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz. Birlikte Türkiye'yiz, bunu sağlamak zorundayız" ifadelerini kullandı.
'AB'YE ÜYELİK REFERANDUMUNDA 'HAYIR' ÇIKAR'
Türkiye'de bugün Avrupa Birliği'ne (AB) girip girilmemesi konusunda referandum düzenlenmesi durumunda 'Hayır' oyunun çıkacağını düşündüğünü ifade eden Yıldırım, sebep olarak referandum kampanyası süresince bazı Avrupa ülkelerinin 'açık taraf olmasını' gösterdi.
'BU KARARI BİZDEN ZİYADE AB VERMELİ'
Yıldırım, şöyle devam etti: "Bu kararı bizim vermemizden ziyade AB'nin vermesi lazım, AB'nin kafası karışık. Gelecek vizyonunu ortaya koymaları lazım. Avrupa değerlerine bağlı devam mı edecekler yoksa Avrupa'yı bir Hristiyan kulübüne mi dönüştürecekler, bu kararı net olarak bizim önümüze koymaları lazım, ondan sonra da bizim bu karar karşısında kendi kararımızı oluşturmamız lazım."
'ANA MUHALEFET LİDERİ, GÖREVİMDEN OLMAMAM İÇİN KAMPANYA YÜRÜTTÜ'
Siyasi geleceğine dair sorulan bir soruya cevap veren Başbakan Yıldırım, "Komik olan şu ki, ana muhalefet lideri benim görevden olmamam için kampanya yürüttü. O, bu söylemi çok güçlü bir şekilde dillendirdi. Ben onlara 'beni düşünme, ülkenin geleceğini düşün' dedim. Ben bir şeyler yapmak için bir yol bulabilirim" dedi.
İleride yapılacak bir seçimde Başkan Yardımcısı olmayı düşünüp düşünmediği sorulan Yıldırım, "Hayatımda uzun süreli planlar yok. Şu an bir sonraki seçime kadar Cumhurbaşkanı'yla ülkeyi yönetme sorumluluğuna sahibim. İleride ne olur bilmiyorum. (Cumhurbaşkanı Erdoğan ile) Biz 1970'lerden beri arkadaşız. Birlikte çalıştık, birlikte birçok şey yaptık. Sonunda da, öyle ya da böyle birlikte olacağız" diye ifade etti.