Sempozyumun açılışına, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erdinç Duru, Pamukkale Belediye Başkanı Avni Örki, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yahya Tülek, Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Aydın, Mühendislik Jeolojisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Remzi Karagüzel, jeoloji alanında çalışmalar yapan sempozyum katılımcısı akademisyenler, kurum temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, özel sektörden firma temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.
Sempozyumda İstanbul ve Marmara Denizi depremleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Japonya Okinawa eyaleti Ryukyus Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Aydan, depremin Marmara Denizi içinde meydana gelmesinin İstanbul için bir şans olduğunu söyledi.
“İKİ PARÇA KIRILIRSA DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ 7.2 YEKPARE KIRILIRSA 7.4-7.5 CİVARINDA OLABİLİR”
Jeolojik olarak bakıldığı zaman deprem konusunda İstanbul'un şanslı olduğunu aktaran Aydan, “Türkiye'de ki yer kabuğu hareketleri düşünüldüğünde İstanbul bulunduğu kısım fayın taban bloğu, İstanbul taban bloğundadır. Tavan bloğunda ki yörelere göre mesela aynı bir depremde tavan bloğunda ki ivme taban bloğundan yüksek olacak. O yönden İstanbul biraz şanslı. Fakat İstanbul'da geçen gün meydana gelen depremin büyüklüğü orta büyüklükte, küçük bir deprem ve İstanbul'da eğer Marmara Denizi'nde bundan sonra bir deprem olgusu olacaksa iki tane parçanın kırılması söz konusu. Bu iki parça yekpare de kırılabilir. Eğer bu iki parça olarak kırılırsa depremin büyüklüğü 7.2 yekpare kırılırsa 7.4-7.5 civarında olabilir ve oluşturacağı İstanbul'da fayın kalıcı deformasyonuna bağlı ben pek bir hasar beklemiyorum” diye konuştu.
“1999 DEPREMİNİ YAŞADIK AMA PEK DERS ALMIŞA BENZEMİYORUZ”
İstanbul'da meydana gelen son depreme bakıldığı zaman 1999 depreminden ders alınmadığını ve üniversite, hastane binaları gibi yapıların zarar görmesinin kabullenilemez olduğunu kaydeden Aydan şunları söyledi:
“Hasarın meydana gelmesi genelde sarsıntıya bağlı olarak meydana gelir ve Türkiye'de ne yazık ki yapılarımız pek 1999 depremini yaşadık ama pek ders almışa benzemiyoruz. Geçenlerde meydana gelen bu orta şiddette ki büyüklükte ki bir depremde özellikle olmaması gereken üniversitelerimizde ki binaların hasar görmesi hastanelerde ki yapıların hasar görmesi kabul edilebilecek bir şey değil. Yani dolayısıyla Türkiye olarak İstanbul bölgesi olarak depremlere karşı yapılarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Nasıl yönetmeliğimiz dünyanın en iyi yönetmeliklerinden bir tanesine sahip biz fakat bu yönetmeliği aynen kullanmalıyız. Yani kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor olay yalnızca İstanbul değil diğer yörelerde aynı şekilde Türkiye diğer ülkelerle karşılaştırıldığında aktif fayların doğrudan gözlendiği bir ülke birde deprem ülkesi ve hazırlıklarımızı buna göre yapmamız gerekiyor.”
“İZMİR’DE AKTİF FAYLARIN DURUMUNA BAKILDIĞINDA İSTANBUL’DAN ÇOK DAHA RİSKLİ”