Eğitim politikası uzmanı Aydagül: Çocuklarımızın öğrenip öğrenmediğini tartışmak yerine, Allah'ın bir sözünü duvarda nereye asacağımızı tartışıyoruz

RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programında konuşan eğitim politikası uzmanı Batuhan Aydagül, "Türkiye ne Kemalist ne dini ne de komünist eğitim modeline açık. Herkesin kendi mayası var. Biz çocuklarımızın öğrenip öğrenmediğini tartışmak yerine, Allah'ın bir sözünü duvarda nereye asacağımızı tartışıyoruz" dedi.

Türkiye 24 Haziran'da sandığa gidiyor. İktidar partisi ve muhalefet partileri, seçim öncesinde düzenlediği mitingler ve toplantılarla vaatlerini vatandaşlara aktarıyor. Eğitim Reformu Girişimi'nden Batuhan Aydagül, iktidara yakın isimler tarafından bile 16 yıllık AK Parti döneminde problemleri çözülemeyen tek alan olarak gösterilen eğitim konusunda partilerin vaatlerini anlattı.

'BAZI ADIMLAR VATANDAŞA DEĞİŞİKLİĞİ HEMEN HİSSETİREBİLİR'

RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programında konuşan Aydagül, AK Parti'nin temel vaadinin devamlılık olduğunu ifade ederken, CHP'nin ise uzlaşıyla reform yapmak istediğine dikkat çekti.

​Eğitimdeki sorunların çoğunluğunun yap boz tahtasına çevrilmesi nedeniyle ortaya çıktığını ifade eden Aydagül, atılacak bazı adımların, vatandaşa değişikliği hemen hissettirebileceğini kaydetti. Aydagül, "Türkiye'nin öğrenme uçurumunun önüne geçilmesi için hemen adım atılabilir. Mevzuatı da büyük ölçüde hazır" diye konuştu.

'AÇ, SUSUZ, ŞİDDET GÖREN ÇOCUK ÖĞRENEMEZ'

"Çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundasınız. Aç, susuz, şiddet gören çocuk öğrenemez" diyerek sözlerine devam eden Aydagül, "Liseye ve üniversiteye geçiş sınavlarında, lisedeki okul türlerinin karmaşası, öğretmen ataması ve performans değerlendirmesi konularında iktidarın vatandaştan süre istemesi, ödevini yapıp çözümleri paydaşlarla konuşması ve kabul edilebilir bir çözüm üretmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

27 Mayıs 1960'daki darbeden bu yana eğitimin tek bir merkezden yönetilmeye çalışıldığına dikkat çeken Aydagül, "Çocukların neye inanıp neye inanmayacağına, neyi sorgulayıp neyi sorgulayamayacağına ben karar vereyim. Bir grubu da iyi eğiteyim. Onlar da gelecekte memleketi yönetsin. Bu şekilde kervanı düzeyim diye düşündüler. 2002'de bu kervan devrildi. Bir süre sonra iktidar da 'Ben kendi kafama göre çocukları yetiştireyim' diye düşündü" diye konuştu.

'ORTAYA DEFOLU MALLAR ÇIKAR'

"Sayın İnce de, Akşener de gelirse gelsin, ya da hükümet görevine devam etsin, paydaşları yok sayarak, merkeziyetçi, hiyerarşik bir sistemle değişim olmaz. Değişim olmazsa da geleceğimizi kaybederiz" diyen Aydagül, üniversitelerin durumuna da değindi.

Mevcut üniversite yapısıyla bilimi takip eden, soran sorgulayan insanların yetiştirilemeyeğini ifade eden Aydagül, "Defolu mallar çıkar ortaya. Ülke olarak ve eğitimde son 5 yılda nasıl oldu da bu noktaya geldiğimizi anlayamıyorum. İçselleştiremeyeceğim kadar irrasyonal bir kutuplaşma ve akılsızlaşma var. İyi üniversitelerdeki bazı akademisyenlerin yazdıklarına bakıyorum. Onların yerine ben utanıyorum. O akademisyenin gelecek nesli eğitime kapasitesi yok" dedi.

'ÜLKENİN BATIŞ VE FELAKET REÇETESİDİR'

Aydagül, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye ne Kemalist ne dini ne de komünist eğitim modeline açık. Herkesin kendi mayası var. Herkes o mayayı korumaya çalışıyor. Durum böyleyken, 21. yüzyılda dindarlık gibi devrin gerçekleriyle sürekli çatışma halinde olan, İslamiyet gibi uyum konusunda sorunlu olan dindar nesil yetiştirme çabası olmayacak bir iş. Biz çocuklarımızın öğrenip öğrenmediğini tartışmak yerine, Allah'ın bir sözünü duvarda nereye asacağımızı tartışıyoruz. Bir müdürün okulu ileri götürüp götürmediğini tartışmak yerine, ilçe ve il milli eğitim müdürlüklerinde dini pratiklerini yerine getirip getirmediğini tartışıyoruz. Bu durum ülkenin batış ve felaket reçetesidir."