00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
6 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
14:05
54 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
9 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
07:00
1 dk
SEYİR HALİ
Ali Çağatay'la Seyir Hali
07:01
119 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
09:00
1 dk
YERİ VE ZAMANI
Güçlü Özgan'la Yeri ve Zamanı
09:05
114 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
PARANIN HAREKETİ
Ekonomide neler oluyor?
11:30
10 dk
ENERJİNİN SEYRİ
Enerji sektöründe öne çıkan başlıklar
11:50
10 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
GÜN ORTASI
Okan Aslan'la Gün Ortası
12:05
85 dk
HABER MASASI
Selin Yazıcı, Aslı Kahveci ve Serkan Baştımar'la Haber Masası
13:30
35 dk
HAFTANIN KEYFİ
Serhat Ayan'la Haftanın Keyfi
14:05
44 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
SPOR BÜLTENİ
Öne çıkan spor başlıkları
15:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
Ukrayna krizi
Batılı ülkelerin Ukrayna'ya silah tedarik etmeye dönük hamleleri ülkede krizi tırmandırdı. Ukrayna ordusu, güçlerinin neredeyse yarısını ülkenin doğusundaki çatışma hattına yığdı. 2021'de Ukrayna'ya 650 milyon dolardan fazla askeri yardım sağlayan ABD, Kiev’e silah göndermeyi sürdürüyor.

Putin, Donbass'a operasyon başlattı: 'Amaç, Kiev tarafından istismara maruz kalan insanları korumak'

© AP PhotoVladimir Putin
Vladimir Putin - Sputnik Türkiye, 1920, 24.02.2022
Abone ol
Sabahın erken saatlerinde televizyon kanalından ulusa seslenen ve Donbass'a operasyon başlatan Putin, Ukrayna topraklarını işgal etme planları olmadığının altını çizdi. Ukrayna’dan kaynaklanan sürekli bir tehditle güvende hissedemeyeceklerini vurgulayan Putin, Ukrayna’nın NATO’ya üye yapılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin sabahın erken saatlerinde televizyondan halka seslendi ve Ukrayna'nın doğusundaki Donbass'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu.
Putin'in açıklamasının tam metni şu şekilde:
- Rusya’nın saygıdeğer vatandaşları! Değerli dostlar! Bugün bir kez daha Donbass’taki trajik olaylara ve Rusya’nın güvenliğini sağlamaya yönelik kilit meselelere dönmek istiyorum. Öncelikle 21 Şubat tarihli konuşmamda söylediklerimle başlayacağım. Bizim için ayrı bir endişe ve kaygı verici, Batı’daki sorumsuz politikacılar tarafından her yıl adım adım, kaba ve rahat bir tavırla yaratılan tehditlerden bahsediyorum. Kastettiğim şey, NATO’nun doğuya genişlemesi, askeri altyapılarını Rusya sınırlarına yaklaştırması.
- Rusya son 30 yıldır NATO’nun önde gelen ülkeleri ile ısrar ve sabırla Avrupa’da eşit ve parçalanamaz güvenlik prensipleri üzerinde uzlaşmaya çalışıyor; ancak hep aldatma ve yalanlarla, ya da baskı ve şantaj girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Karşı çıkmamıza ve endişelerimize rağmen NATO sürekli olarak genişliyor. Savaş makinesi hareket ediyor, sınırlarımıza yaklaşıyor. Tüm bunlar neden oluyor? Kendilerinin ayrıcalıklı, yanılmaz olduğu ve istediğini yapabileceği şeklindeki küstah tutum nereden geliyor? Bizim çıkarlarımız ve kesinlikle yasal olan taleplerimize karşı bu küçümseyici, görmezden gelen tutumun kaynağı ne?
- Cevap açık, anlaşılır ve bariz. Sovyetler Birliği 1980'lerin sonunda zayıfladı ve çöktü. O zamanki olayların gidişatı, hepimiz için bugün bir ders niteliğinde: İktidarın ve iradenin felci, tam bir bozulma ve unutulmaya doğru ilk adımdır. Bir süreliğine kendimize olan güvenimizi kaybettiğimizde, dünyadaki güç dengesi sarsılmış olarak karşımıza çıktı. Bu da eski anlaşmaların, sözleşmelerin artık fiilen yürürlükte olmamasına, ikna çabaları ve ricalar bir işe yaramamasına neden oldu. Böyle bir durumda hegemonyaya uymayan her şey, iktidardakiler ilkel, modası geçmiş ve gereksiz ilan edilir. Diğer yandaysa kendileri için faydalı olan her şey nihai gerçek olarak sunulur, ne pahasına olursa olsun, kabaca bir şekilde, eldeki tüm imkanlarla dayatılır.
- Şu anda bahsettiğim şey sadece Rusya’yı ilgilendiren bir şey değil, bu sadece bizi endişelendirmiyor. Bu tüm uluslararası ilişkiler sistemiyle ilgili, hatta bazen bizzat ABD’nin müttefikleri ile ilgili. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra dünya fiilen yeniden paylaşılmaya başlandı ve o zamana kadar geliştirilmiş olan uluslararası hukuk kuralları, kendilerini Soğuk Savaş’ta galip ilan edenlere engel olmaya başladı. Bu kuralların kilit, temel niteliğinde olanları İkinci Dünya Savaşı sırasında kabul edilmiş ve savaşın neticelerini büyük ölçüde sağlamlaştırmıştı.
- Elbette gerçek hayatta, uluslarararası ilişkiler sırasında, kurallar kapsamında, bunlar düzenlenirken dünyada değişen durumu ve güç dengelerini hesaba katmak gerekiyordu. Ancak bunun profesyonel biçimde, sorunsuz, sabırla yapılması, herkesin üzerine düşen sorumluluğu anlaması, tüm ülkelerin çıkarlarının hesaba katılması ve bu çıkarlara saygı duyması gerekiyordu. Ancak hayır, mutlak üstünlükten duyulan aşırı coşku hali, yani bir tür mutlakiyetçilik ve hatta sadece kendileri için faydalı olan kararları hazırlayan, benimseyen ve dayatan birilerinin düşük düzeydeki ortak kültürü ve kibri söz konusuydu. Durum da farklı bir senaryoya evrilmeye başladı.
- Bunun örneklerini çok uzakta aramaya lüzum yok. Birincisi BM Güvenlik Konseyi’nin herhangi bir yaptırımı olmaksızın, Belgrad’a kanlı bir askeri operasyon düzenlediler, Avrupa’nın göbeğinde uçaklar ve füzeler kullandılar. Sivil kentler, hayatın devamlılığını sağlayan altyapılar birkaç hafta boyunca aralıksız bombardımana tutuldu. Bu gerçekleri hatırlatmak zorundayız, yoksa Batı’daki bazı meslektaşlarımız bu olaylardan bahsetmekten hoşlanmıyorlar, biz bunlardan konuştuğumuzda da uluslararası hukuk kurallarını değil, kendilerinin uygun gördükleri biçimde yorumladıkları koşullara işaret etmeyi tercih ediyorlar.
- Sonra da sıra Irak, Libya ve Suriye’ye geldi. Libya’ya karşı gayrimeşru biçimde askeri güç kullanımı, BM Güvenlik Konseyi’nin tüm kararlarının saptırılması bu devletin tamamen yok olmasına, büyük bir uluslararası terör yatağının ortaya çıkmasına, ülkenin insani felakete, şimdiye kadar bitmeyen, yıllardır süren bir iç savaş uçurumuna sürüklenmesine yol açtı. Sadece Libya’daki değil, bölgenin tamamındaki yüzbinlerce, milyonlarca insanı mahveden trajedi Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya kitlesel bir göç akınına sebep oldu. Suriye için de benzer bir kader hazırlandı. Batılı koalisyonun bu ülkenin topraklarında BMGK’nın yaptırımı ve Suriye hükümetiyle bir anlaşmaları olmaksızın yürüttüğü askeri eylemler, saldırganlıktan, müdahaleden başka bir şey değil.
- Ancak elbette hiçbir hukuki dayanak olmaksızın Irak’ın işgal edilmesi bu anlamda özel bir yere sahip. Buna bahane olarak ABD’nin elinde Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğuna dair güvenilir bilgi olduğu iddiasını seçtiler. Buna kanıt olarak da kamuoyunun, tüm dünyanın gözleri önünde ABD Dışişleri Bakanı içinde beyaz bir toz olan bir deney tüpünü salladı, bunun Irak’ta geliştirilen kimyasal silah olduğuna dair herkesi temin etti. Sonra da tüm bunların düzmece, blöf olduğu ortaya çıktı. Irak’ta hiçbir kimyasal silah yok. İnanılmaz, şaşırtıcı, ama gerçek gerçek olarak kalıyor. En yüksek devlet düzeyinde, BM’nin yüksek kürsüsünden yalanlar söylendi. Neticesi ise büyük kayıplar, yıkım ve olağanüstü bir terör dalgası oldu.
- Batı’nın kendi düzenini kurmaya gittiği neredeyse her yerde, dünyanın birçok bölgesinde neticenin kanlı, iyileşmeyen yaralar, uluslararası terör ve aşırılık ülserleri olduğu izlenimi oluşuyor. Söylediklerim olanların en korkunçları, ancak uluslararası hukuku görmezden gelme durumunun tek örnekleri değil. NATO’nun doğuya doğru bir santim bile genişlemeyeceğine dair verilen sözler de bunlardan. Bir kez daha tekrarlıyorum, kandırdılar, günlük dille söyleyecek olursam, bizi ‘aldattılar.’ Politikanın kirli bir iş olduğunu sık sık duymak mümkün. Belki de o kadar da, o seviyede de değil. Neticede böylesi aldatmacı bir davranış sadece uluslararası ilişkilerin ilkelerine değil, her şeyden önce genel olarak kabul görmüş etik ve ahlak kurallarına aykırı. Hak ve adalet bunun neresinde? Bu sadece bir avuç yalan ve ikiyüzlülük.
- Bu arada ABD’li politikacıların bizzat kendileri, siyaset bilimciler ve gazeteciler de ABD’nin içinde son yıllarda gerçek bir ‘yalan imparatorluğunun’ kurulduğunu yazıp söylüyorlar. Buna katılmamak zor. Ancak mütevazı davranmaya gerek yok: ABD sonuçta büyük bir ülke, sistem oluşturan bir güç. Ülkenin etrafındaki tüm uyduları her konuda sadece uysalca ve görev bilinciyle onu desteklemekle, ona eşlik etmekle kalmıyor, aynı zamanda davranışlarını da kabul ediyor, coşkuyla onun öne sürdüğü kuralları kabul ediyor. Bu nedenle ABD’nin kendi imge ve tasvirleri ile oluşturduğu sözde Batı bloğunun bütün olarak ‘yalan imparatorluğunun’ ta kendisi olduğunu kendimizden emin bir şekilde söyleyebiliriz.
- Ülkemize gelince, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, modern Rusya, ABD ve Batı’daki başka partnerlerle dürüst bir şekilde çalışmaya görülmemiş düzeyde hazır ve açık bir haldeyken, neredeyse tek taraflı silahsızlanma koşullarında, bizi sıkıştırmaya, bitirmeye ve tamamen yok etmeye çalıştılar. Özellikle de 90’lı yıllarda, 2000’li yılların başında, kolektif Batı olarak adlandırılan kesimin en aktif biçimde Rusya’nın güneyindeki ayrılıkçığı ve para karşılığında hareket eden çeteleri desteklediği dönemde durum böyleydi. O zamanlar bunlar bizim ne kurbanlar ne kayıplar vermemize, özellikle de Kafkasya’daki terörün belini nihai olarak kırmadan evvel ne sınavlardan geçmemize yol açtı. Bunları hatırlıyoruz ve hiçbir zaman unutmayacağız.
- Aslına bakarsanız en son ana dek bizi kendi çıkarları için kullanmaya, geleneksel değerlerimizi yok etmeye; bizi, halkımızı içeriden bozunmaya uğratacak, halihazırda kendi ülkelerinde saldırganca ektikleri ve insanın doğasına aykırı oldukları için bozulmaya ve yozlaşmaya yol açan sözde değerlerini bize de dayatmaya yönelik girişimleri son bulmadı. Böyle bir şey olmayacak, bunları kimse yapmayı başaramadı, şimdi de yapamayacaklar. Her şeye rağmen, Aralık 2021’de yine de ABD ve müttefikleri ile Avrupa’da güvenliğin sağlanmasına yönelik ilkeler ve NATO’nun genişlemesini durdurmak konusunda anlaşmaya çalıştık. Her şey nafile. ABD’nin tutumu değişmiyor. Bizim için kilit önem taşıyan bu konuda Rusya ile anlaşmayı gerekli görmüyor, kendi hedeflerini güderken bizim çıkarlarımızı göz ardı ediyorlar.
- Elbette bu durumda bizim de aklımızda şu soru işareti beliriyor: Başka ne yapacaksınız, neyi beklemeliyiz? Tarihten pekala biliyoruz. Sovyetler Birliği 1940 yılında ve 1941 yılının başında bir savaşın çıkmasını önlemek veya en azından başlamasını ertelemek için var gücüyle çalıştı. Bunun için de başka şeylerin de yanı sıra son raddeye kadar potansiyel bir saldırganı provoke etmemeye çalıştı, kaçınılmaz olan bir saldırının püskürtülmesine hazırlık için en gerekli ve bariz adımları gerçekleştirmedi veya erteledi. Eninde sonunda atılan birtakım adımlarsa feci bir şekilde geç kalmıştı.
- Sonuç olarak da vatanımıza 22 Haziran 1941 tarihinde savaş ilanı yapmadan saldıran Nazi Almanyası’nın taarruzunu tam gücüyle karşılamaya hazır değildi. Düşmanı durdurmayı, ardından da tarumar etmeyi başardılar, ancak çok büyük bir kayıpla. Büyük Vatan Savaşı sırasında saldırgan tarafı sindirme girişimi, halkımız için pahalıya patlayan bir hata haline geldi. Askeri eylemlerin ilk aylarında stratejik açıdan önemli devasa bölgeleri ve milyonlarca insanı kaybettik. İkinci kez böyle bir hata yapmayacağız, böyle bir hakkımız yok.
- Dünyaya hakim olma iddiasında bulunanlar, alenen, hiçbir ceza almaksızın ve altını çiziyorum, hiçbir dayanak olmadan bizi, Rusya’yı kendilerinin düşmanı ilan ediyor. Bunlar bugün gerçekten de büyük finansal, bilimsel, teknolojik ve askeri imkanlara sahipler. Biz bunları biliyor ve bize karşı ekonomik anlamda sürekli olarak yöneltilen tehditleri ve aynı zamanda bu küstah ve daimi şantaja nasıl karşı koyabileceğimizi objektif biçimde değerlendiriyoruz. Tekrarlayayım, tüm bunları hiçbir yanılsama olmadan, son derece gerçekçi biçimde değerlendiriyoruz.
- Askeri anlamda ise, Sovyetler Birliği'nin çökmesinden ve potansiyelinin önemli kısmını kaybetmesinden sonra bile bugünkü modern Rusya, dünyanın en büyük nükleer güçlerinden biri, aynı zamanda yeni birçok silah türü bakımından da belirli avantajlara sahip. Bu bağlamda, ülkemize karşı doğrudan bir saldırının, her türlü potansiyel saldırgan için yıkım ve korkunç sonuçlar doğuracağından kimsenin şüphesi olmasın.
- Bununla birlikte teknoloji, savunma alanındaki teknoloji de hızla değişiyor. Bu alandaki liderlik de el değiştiriyor, değiştirecek de ve sınırlarımızın bitişiğindeki bölgelerin askeri gelişimi, eğer biz izin verirsek, 10 yıl ileride kalacak ve belki de sonsuza dek böyle olup Rusya için sürekli artan ve kesinlikle kabul edilemez bir tehdit yaratacak. Şimdiden NATO doğuya doğru genişledikçe, durum her yıl ülkemiz için daha kötü ve tehlikeli hal alıyor. Üstelik, son günlerde NATO yönetimi doğrudan İttifak’ın altyapılarının Rusya sınırlarına ilerlemesini hızlandırmanın gerektiğinden bahsediyor. Diğer bir deyişle, konumlarını sağlamlaştırıyorlar. Olanları artık sadece gözlemlemekle kalmaya devam edemeyiz, bu bizim açımızdan kesinlikle sorumsuzluk olur.
- NATO’nun altyapısının genişlemesi, Ukrayna topraklarındaki askeri bir yerleşmenin başlamış olması bizim için kabul edilemez. Mesele elbette NATO’nun kendisinde değil, NATO sadece ABD’nin dış politikası için bir araç. Sorun şu; bizim bitişiğimizdeki topraklarda, -şunu belirteyim, tarihsel açıdan bizim olan topraklarda- tamamen dışarının kontrolüne alınmış, yoğun biçimde NATO ülkelerinin silahlı kuvvetlerinin yerleştiği, en modern silahlarla donatılmış, bize düşman bir ‘Rusya karşıtı’ yaratılıyor.
- Yapılanlar ABD ve müttefikleri için 'Rusya'yı çevreleme' politikası, bariz jeopolitik temettüler. Ancak bizim için bu ölüm kalım meselesi, bir halk olarak tarihsel geleceğimizle ilgili bir mesele. Burada hiçbir abartı yok, neyse o. Bunlar sadece bizim çıkarlarımız değil, devletimizin varlığı ve egemenliği konusunda gerçek bir tehdit. Bu bizim daha önce defalarca bahsettiğimiz kırmızı çizgimiz. Ama bu çizgiyi aştılar.
- Bu bağlamda, Donbass’taki durumdan söz edeyim. 2014 yılında Ukrayna’da devlet darbesi yapan güçler iktidarı ele geçirdi. Bu iktidarı da süs niteliğinde seçim prosedürleri yardımıyla ellerinde tutan bu güçlerin, çatışmaların barışçıl yolla çözümünden nihai olarak vazgeçtiğini görüyoruz. Sekiz yıl, sonsuz biçimde uzun sekiz yıl boyunca durumu barışçıl, siyasi yolla çözmek için mümkün olan her şeyi yaptık. Ama hepsi boşuna oldu.
- Daha önceki konuşmamda da söylediğim gibi, orada olanlara hiçbir acı çekmeden öylece bakmak mümkün değil. Bunlara katlanmak mümkün olmaktan çıktı. Orada yaşayan, tek umutlarını Rusya’ya, bize ve sizlere bağlayan milyonlarca insanın yaşadığı kabusu, soykırımı sonlandırmak gerekti. Donbass’taki halk cumhuriyetlerinin tanınmasına ilişkin kararımızın arkasındaki başlıca nedenler de bu çabalar ve insanların hisleri, acılarıydı. Şunun da üzerini çizmek istiyorum. Önde gelen NATO ülkeleri kendi amaçlarına ulaşmak için var gücüyle Ukrayna'daki aşırıcı Nazilerine ve Neo-Nazilerine tam destek veriyor. Buna karşılık Kırım ve Sivastopol halkını ise Rusya'ya birleşme yönünde hür iradelerini kullandıkları için asla affetmeyecekler.
- Elbette Donbass'a gittikleri gibi Kırım’a da savaşa, öldürmeye gidecekler. Bu tıpkı Hitler'in Ukraynalı Nazi destekçilerinden oluşan çetelerin İkinci Dünya Savaşı sırasında masum insanları öldürdüğü gibi olacak. Açıkça Rusya’ya ait bir dizi bölge üzerinde hak iddia ediyor, bunu açıklıyorlar.
- Tüm olanlar ve gelen bilgilerin analizi, Rusya ile bu güçler arasında çatışma çıkmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bu yalnızca zaman meselesi. Hazırlık yapıyor, uygun zamanı bekliyorlar, şimdi de nükleer silah edinmeyi de istiyorlar. Bunu yapmalarına izin vermeyeceğiz. Daha önce de belirttiğim gibi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya yeni gerçeklikleri kabul etti. Sovyet sonrası alanda yeni kurulan tüm ülkelere saygıyla yaklaşıyoruz ve davranacağız. Egemenliklerine saygı duyuyoruz ve saygı duymaya devam edeceğiz. Bunun bir örneği trajik olaylarla, devletliği ve bütünlüğüne karşı tehditle Kazakistan’a gösterdiğimiz yardım. Ancak Rusya, modern Ukrayna topraklarından kaynaklanan sürekli bir tehditle kendini güvende hissedip gelişemez, var olamaz.
- 2000 ve 2005 yıllarında Kafkasya’daki teröristlere askeri bir karşılık verdiğimizi devletimizin bütünlüğünü savunduğumuzu, Rusya'yı koruduğumuzu hatırlatırım. 2014'te Kırım ve Sivastopol sakinlerini destekledik. 2015'te ise Silahlı Kuvvetlerimiz teröristlerin Suriye'den Rusya'ya sızmasına karşı güvenilir bir engel oluşturmak için devreye girdi. Kendimizi korumak için başka seçeneğimiz yoktu. Şimdi de aynı durum söz konusu. Bugün bize Rusya’yı, halkımızı korumak için, bugün kullanmak zorunda olduğumuzdan başka bir olasılık bırakmadılar.
- Mevcut koşullar bizi kararlı ve acil önlemler almaya zorluyor. Donbass’taki halk cumhuriyetleri Rusya'dan yardım talep etti. Buna bağlı olarak BM Şartı’nın 51. Maddesi 7. Kısmı uyarınca, Federasyon Konseyi’nin onayı ve konsey tarafından tasdiklenen Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile Dostluk ve Karşılıklı Yardım Anlaşması çerçevesinde özel bir askeri operasyon düzenlemeye karar verdim.
- Operasyonun amacı sekiz yıldır Kiev rejimi tarafından istismara, soykırıma maruz kalan insanları korumaktır. Rusya Federasyonu vatandaşlarına da dahil olmak üzere sivillere karşı çok sayıda kanlı suç işleyenleri adalete teslim etmenin yanı sıra Ukrayna'nın Nazizm'den ve militarizmden arındırılması için çaba göstereceğiz. Bu arada Ukrayna topraklarını işgal etmek gibi bir planımız yok. Kimseye güç kullanarak bir şey dayatmayacağız. Bununla birlikte son günlerde Batı’da, totaliter Sovyet rejiminin İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını sağlamlaştıran belgeler imzalandığı, bu belgelerin artık uygulanmaması gerektiği yönündeki söylemleri giderek daha sık duyuyoruz. Buna ne cevap verilir ki?
- İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçları, Nazizme karşı zafer uğruna halkımızın verdiği kayıplar gibi kutsaldır. Ancak bu durum bugün, savaş sonrasında gelen onlarca yıl içinde oluşmuş olan gerçeklerden yola çıkıldığında, yüksek insan halkları ve özgürlüğü ile çelişmemekte. Bu sonuçlar ayrıca BM Şartı’nın birinci maddesi olan, halkların kendi kaderini belirleme hakkını da iptal etmiyor.
- Ne Sovyetler Birliği’nin kuruluşu ne de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, modern Ukrayna’nın içinde bulunan topraklarda yaşayanlara, hiç kimsenin hiçbir zaman hayatlarını nasıl inşa etmek istediklerini sormadığını hatırlatmak isterim. Bizim politikamızın temelini özgürlük, herkesin kendi ve çocuklarının geleceğini kendi başına belirlemesi oluşturuyor. Bu haktan, bu seçim hakkından bugün Ukrayna topraklarında yaşayanların, bunu isteyen herkesin yararlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.
- Ukrayna vatandaşlarına sesleniyorum. 2014 yılında Rusya, Kırım ve Sivastopol sakinlerini, sizlerin ‘Nazi’ olarak adlandırdığı kişilerden korumak zorunda kaldı. Kırım ve Sivastopol halkı tarihi anavatanlarıyla, Rusya ile birlikte olmayı seçti ve biz de bunu destekledik. Başka türlüsünü yapamazdık. Bugün yaşananların Ukrayna ve Ukrayna halkının çıkarlarını ihlal etme arzusuyla bir bağlantısı yok. Bunlar Ukrayna’yı rehin alıp onu bizim ülkemiz ve halkına karşı kullanmaya çalışanlardan Rusya’yı korumakla ilgili.
- Tekrar ediyorum. Eylemlerimiz bize karşı yaratılan tehditlere, bugün olduğundan daha büyük olabilecek sıkıntılara karşı kendimizi korumak amaçlı. Ne kadar zor olursa olsun bunu anlamaya, bu trajik sayfayı bir an evvel çevirmemiz ve birlikte ilerlememiz için, kimsenin aramızdaki meselelere, ilişkilerimize karışmasına izin vermemek konusunda işbirliğine çağırıyorum. Bunun yerine ilişkilerimizi kendi başımıza inşa edelim. Bu, devlet sınırlarımız olmasına rağmen tüm sorunların üstesinden gelmek için gerekli koşulların yaratılmasını, bizi içeriden bir bütün olarak güçlenmemizi sağlayacaktır. Ben buna inanıyorum, bizim geleceğimiz tam da bunda yatıyor.
- Ukrayna Silahlı Kuvvetleri askerlerine seslenmek istiyorum. Saygıdeğer arkadaşlar! Babalarınız, dedeleriniz, büyük-büyük babalarınız Ukrayna’da bugünkü Neo-Naziler iktidarı ele geçirsin diye Nazilerle çarpışıp ortak anavatanımızı Nazilere karşı savunmadı. Sizler Ukrayna’yı yağmalayan, bu halkla alay eden halk karşıtı cuntaya değil, Ukrayna halkına bağlılık yemini ettiniz.
- Bu cuntanın suç niteliğindeki emirlerine uymayın. Sizleri derhal silahlarınızı bırakıp ve evlerinize dönmeye çağırıyorum. Ukrayna ordusunun bu talebi yerine getirecek tüm personeli askeri harekat alanından engel olunmaksızın terk ederek ailelerine dönebilir. Dökülecek muhtemel kanın bütün sorumluluğunun, tamamen Ukrayna topraklarını yönetmekte olan rejimin vicdanında olacağını bir kez daha vurguluyorum. Meydana gelmekte olan olaylara müdahale etme cazibesine kapılabilecek olanlar için çok önemli birkaç söz dile getirmek istiyorum. Kim bize engel olmak ister, dahası, kim ülkemize ve halkımıza tehdit oluşturmak isterse, Rusya’nın derhal karşılık vereceğini ve bu yanıtın sizi, tarihinizde henüz hiç karşılaşmadığınız sonuçlara götüreceğini bilsin. Olayların her türlü gelişimine hazırız. Bu bağlamda bütün zaruri kararlar alındı. Sesimin duyulacağını ümit ediyorum.
- Saygıdeğer Rusya vatandaşları! Bütün devletler ve halkların refahı, varlığı, başarı ve yaşayabilmeleri her zaman kültür, değer, deneyim ve atalarının deneyim ve geleneklerinden oluşan güçlü, köklü sisteminden meydana gelir. Bunlar elbette daha da ilerlemek için sürekli olarak değişen yaşama hızla uyum sağlama becerisi, toplumun bütünlüğü ile, birleşmeye, güçlerini bir araya getirmeye hazır oluşuyla da doğrudan bağlantılıdır.
- Güç her zaman lazımdır, her zaman. Ancak gücün de farklı türleri vardır. Konuşmamın başında sözünü ettiği ‘yalan imparatorluğunun’ politikasının temelinde kaba ve doğrusal bir kuvvet var. Böyle durumlarda bizde ‘güç var ama akla ne hacet kalmış’ derler. Bizler sizlerle gerçek gücün bizim tarafımızdaki adalet ve hakikatte olduğunu biliyoruz. Hal böyle olduğunda bağımsızlık ve egemenliğin altında yatan şeyin güç ve mücadeleye hazır olmanın yattığını; bunların kendi geleceğini, evini, aileni ve vatanını güvenilir biçimde inşa etmek için gerekli temel olduğu fikrine katılmamak güç.
- Saygıdeğer yurttaşlar! Eminim ki kendilerini ülkelerine adamış olan Rus Silahlı Kuvvetleri’nin asker ve subayları, profesyonel ve cesur biçimde görevlerini yerine getirecekler. Yönetimin tüm düzeylerinin, ekonomimiz, finansal sistemimiz, sosyal alanın istikrarlılığından sorumlu uzmanlarımızın, şirket yöneticileri ve tüm Rus iş dünyasının koordineli ve etkili bir şekilde hareket edeceğinden hiç şüphem yok. Parlamentodaki tüm partiler ve kamudaki güçlerin bir arada ve vatansever tutumuna güveniyorum.
- Toparlayacak olursam, tarihimizde her zaman olduğu gibi Rusya’nın kaderi, çok uluslu halkının güvenilir ellerindedir. Bu da alınan kararların uygulanacağı, belirlenen hedeflerin ulaşılacağı, vatanımızın güvenliğinin sağlam biçimde garanti altına alınacağı anlamına geliyor. Desteğinize, vatan sevgimizin bize verdiği yenilmez güce inanıyorum.
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала