Esin Sayar, "Yazdığım kitapların tashihini yaparken ağladığımı, gözyaşlarımın klavyenin üstüne düştüğünü görmüşümdür. Kahramanlarım her ne kadar bazen mutlu ölseler de yine de onların ölümlerini üzülürüm" dedi.
"Tasarımcı olmam işlerimi edebiyat alanında da çok kolaylaştırıyor" diyen Sayar, "Bir insana baktığım vakit çok fazla şey görüyorum. Bana bir insan gösterin, kurgulayım ve romanımın içine sokayım" şeklinde konuştu.
Sayar, "Yazarlığım planlı programlı değildi, bir sağlık portalım vardı, oraya öyküler yazıyordum. İlk kitabım ‘İzler'de yazdığım öykülerin tamamı gerçekti o yüzden de çok okundu. İlk öykü kitabımı yazdıktan sonra çok duygusal bulunduğum için bana ‘duygu işçisi' lakabını takmışlardı" diye konuştu.
Ölmez Aşkın Peşinde adlı son romanının geçtiği yerlerden olan Mardin'e de gittiğini ve Mardin'in hayatı boyunca görüp etkilendiği ender yerlerden biri olduğunu söyleyen Sayar, "Mardin'de gözümü kapattım ve hayal ettim, orada son romanımdaki karakterleri görür gibi oldum" dedi.
'YAZARLAR GENİŞ BAKIŞ AÇISI İÇİN ÇALIŞMALI'
"Bana bir çok gençten ‘Yazar olmak istiyorum, ne yapmalıyım?' şeklinde dönüşler geliyor. Güneşin altında söylenmedik söz yok, korkmasınlar yazsınlar. Kitap yazılır, basılmaz; basılır satılmaz ama ümitlerini kaybetmesinler ve yazmaya devam etsinler. Çünkü bu yazma edinimi insanın içine bir mutluluk, içsel güzellik katar. Sırf bunun için bile yazmak gerekir. Yazar da kendini geliştirmeli. İçerik için bilgi birikiminin, dünya görüşünün olması gerekir. Geniş bakış açısı için çalışmaları gerekir. Özgün olunması gerekir. Bir kitap okumuştum, ödül de almıştı ama okuduğum bu kitapta daha önce başka kitaplarda okuduğum aynı konuları gördüm. Aynı yemeği ısıtıp birinin önüne koyarsınız ya öyle olmamalı. Böyle kitaplar var."