Suriye'deki silahlı örgütlere katılan yabancı savaşçı sayısı ikiye katlandı. New York merkezli güvenlik araştırmaları şirketi Soufan Group'un araştırmasına göre, Suriye'de faaliyet gösteren silahlı grupların safında savaşmaya giden yabancı ülke vatandaşı sayısı Haziran 2014'te 12 bin olarak tahmin edilirken, Aralık 2015'te 27 bin ile 31 bin arasına yükseldi.
Polis Akademisi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Necati Anaz, Suriye'de IŞİD ve diğer silahlı örgütlerin saflarına katılan yabancı savaşçı sayısındaki artışın nedenlerini yorumladı.
Özellikle Batı ülkelerinden yabancı savaşçıların katılımının fazla olduğuna dikkat çeken Anaz, bunu “Memnuniyetsiz gençlerin IŞİD romantizmi” olarak nitelendirdi ve bu katılımdaki artışın nedenlerini şu sözlerle anlattı:
"IŞİD'e katılan yabancı savaşçıların sayısı son dönemde, özellikle Avrupa ve Batı ülkelerinde arttı. Bunda, Batı'daki İslamofobi, aşırı radikal ve aşırı sağ örgütlerin yükselmesi etkili oluyor. Öte yandan Batı'daki ikinci ya da üçüncü nesil dediğimiz genç jenerasyona sosyal, siyasal ve kültürel manada ciddi anlamda alan açmayan siyasal ve sosyal oluşumlar ile özellikle Suriye ve Irak'ta olup biteni sosyal medya üzerinden izleyen memnuniyetsiz gençlerin ‘IŞİD romantizmi’ ya da global güçlere karşı yapılan ‘savaş romantizmi’ de örgütr katılımı tetikliyor.”
‘İSLAMİ SÖYLEMLERDEN BESLENEN IŞİD, JEOPOLİTİK BİR AKTÖR’
“IŞİD'in bir merkezi, savaşan ordusu var, vergi alıyor, maaş veriyor” diyen Anaz, sözlerine şöyle devam etti:
“Sadece ideoloji üzerinden hareket eden yani, henüz İslam devleti kurma aşamasına geldiğini düşünmeyen ancak küresel mücadelesini hücresel yapılanma üzerinden devam ettiren El Kaide gibi örgütlerden farklı olarak IŞİD'in neredeyse Suriye, Irak ve Türkiye kadar kontrolü altında olduğu bir coğrafyası var. Bu coğrafyada milyonlarca insan yaşıyor. Böyle bir örgütün doğal olarak başka coğrafyalardan, devletlerden, özellikle Batı'dan, devşirebileceği, cazibe merkezi olabilecek bir yapısı var. Bu bağlamda bu ‘romantize edilmiş İslam devleti’, İŞİD'i takip eden genç, maceracı neslin de ilgisini çekiyor. Dolayısıyla diğer örgütlere katılımdan daha yüksek bir katılım oluyor.”
‘AVRUPA VE TÜRKİYE, YABANCI SAVAŞÇILARA KARŞI İŞBİRLİĞİ YAPMALI’
“IŞİD'e katılımın önüne geçmek için Batı öncelikle kendi içerisinde bu elemeyi yapmalı. Avrupalı Dışişleri ve istihbarat kurumları, IŞİD'e katılması olası ve daha önceden izlenmesi gereken listesinde olan kişilerin Fransa ya da İngiltere gibi Avrupa ülkelerinden rahatlıkla çıkış yaptığını belirtiyorlar. Bu noktada topu bir anlamda Türkiye'ye atıyorlar. Türkiye'nin bu kişileri durdurmasını ve geri göndermesini bekliyorlar.
Ancak terörle mücadele önce orjin dediğimiz, radikalleşmiş unsurların, kişilerin çıkış ülkelerinde yapılmalı. Yani Fransa ya da İngiltere kendi ülke vatandaşını izliyorsa, orada durdurmalı. Durduramadığı noktada Türkiye ile bu bilgileri paylaşmalı ve bunu istemeli. Yani olay bittikten sonra Türkiye'yi suçlamamalı. Çünkü Fransa'nın durdurmadığı kişiyi Türkiye hangi gerekçe ile durdurabilir? Türkiye, kimin terörist olduğunu eğer bilgiler paylaşılmazsa ayırt edemez.
Öte yandan Türkiye'nin büyük bir sınırı var Suriye ve Irak'la. Bu noktada Türkiye'nin Batı'nın suçladığı gibi, Batı'dan gelen herkesin kontrolünü yapması beklenmemeli. Yabancı savaşçıları Türkiye'ye gönderen ülkelerin de elini taşın altına sokması gerekiyor. Bu kolektif bir çalışma olmalı.”
‘AVRUPA, 'RADİKALLEŞMİŞ UNSURLAR ÜKEDEN ÇIKSIN' POLİTİKASI UYGULUYOR’
Peki yabancı savaşçıların ülkelerine geri dönüşü bu ülkeler için bir tehdit mi? Anaz, “Geri dönen savaşçılar Türkiye için de, Avrupa ülkeleri için de büyük bir tehdit” dedi ve işbirliğinin önemine vurgu yaptı:
“Bir dönem Batı, Avrupa ülkeleri meseleye, ‘Yeter ki bizim aramızdaki radikalleşmiş unsurlar ülkeden çıksın’ şeklinde yaklaşıyorlardı. ‘İster Türkiye, ister başka ülkeler üzerindne gitsinler ama ülkeyi terk etsinler ve geri gelmesinler’ şeklinde bir politika izleniyordu. Ardından Batı, bu yabancı savaşçıların ülkeye geri döndüklerinde tehlikeli oluşturacağının farkına vardı.
Dolayısıyla, ‘Geri dönüşleri nasıl durdurabiliriz’ noktasında çalışmalar başlattılar ve Türkiye ile yakın temasa girdiler, bilgi paylaşımını hızlandırdılar. Geri dönen yabancı savaşçılar Türkiye için ne kadar büyük bir tehditse, Batı için de tehdit. Bu noktada Türkiye ile paslaşılmalı ve bilgi paylaşımı yapılarak bunun önüne geçilmeli.”