‘İKTİDARLA FELSEFİ SORUNLARI OLMAYAN KARAR BİLE REKLAM ALAMIYORSA…'
AKP dönemi eski dönemlerden oldukça farklı. Bu dönemde olduğu gibi hiç bu kadar mali ambargo olmamıştı. TELE1 şu anda en çok izlenen kanallardan biri. Etkili bir kanal. Diğerlerinin o kadar kötü olduğu medya ortamında bizi yaşam ve izleyiciler öne çıkardı. Ama diğerlerinin binde biri kadar reklam alamıyorsak bu adil değil rekabet piyasaya da aykırı. Büyük bir firma izlenen kanala reklam vermiyorsa burada sorun var. İktidarla iş yapmayan bazı holdingler ve gruplar da korkuyor. Çünkü iktidar bir süre sonra maliye müfettişlerini buraya gönderiyor. Devlet bankaları kredi imkanlarını buralardan çekiyor. Bunlara cezalar yağıyor. Aydın Doğan grubu muhalif filan değildi ama başlarına gelenleri gördünüz. Daha önce Özel ya da Demirel iktidarına muhalefet eden yayın organlarında bulunduk ama hiçbir zaman bu kadar ağır bir ambargoyla karşı karşıya kalmadık. Karşımızda sıradan bir merkez sağ iktidar yok, rejim değiştirmeye çalışan bir iktidar var. Cumhuriyetçi olmak bile bu ambargoya uğramak için bir neden.
Erdoğan'ın sadece uçağındakilere demeç vermesi çok dramatik. Yıllarca Ahmet Necdet Sezer'i eleştirdiler bu konuda. Şu aşamada o kadar daralmış vaziyette ki bu, daha dün beraber oldukları arasında dahi dışlananlar var. Yıllar sonra o uçakta yer alanlar utanacaktır diye düşünüyorum. O seyahate katılan gazeteciler meslek onuru için buna itiraz etmelidir. Ülkede bir yarılma yarattılar. İki Türkiye var artık. Toplum kimlik parçalanması içinde. IO gazeteciler de bir onur kazanmayacaklar. Bir itirazları yok. Türkiye'de gazetecilik yere düşmüş vaziyette. Bizler yerden kaldırmaya çalışıyoruz. Orwell'in 1984'ü Stalin'i eleştirmek için yazılmış bir kitaptır ama Türkiye'nin şu anda yaşadığı rejimi anlatmak için daha işlevsel bir hale geldi. Nereyi açsanız onunla başlayan haber bülteni onun görüntüsü. Böyle bir medya ortamı Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıda bulunmayacak. Toplumun kendi izlediği televizyonlara sahip çıkması gerekiyor."