00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
18:00
9 dk
HABERLER
19:00
9 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
07:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
08:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
09:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
10:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
1 MAYIS ÖZEL
Geçmişten günümüze 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı
12:13
21 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
DÜNYADA 1 MAYIS
1 Mayıs'ı tatil yapan ülkeler
13:04
5 dk
1 MAYIS TAKSİM OLAYLARI
‘Kanlı 1 Mayıs’ın perde arkası
13:33
21 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
14:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
MÜZİĞİN EFSANELERİ
Bach ailesinin 'en tanınır üyesi'
15:29
10 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
1 MAYIS ÖZEL
Geçmişten günümüze 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı
20:04
21 dk
DÜNYADA 1 MAYIS
1 Mayıs'ı tatil yapan ülkeler
20:36
5 dk
1 MAYIS TAKSİM OLAYLARI
‘Kanlı 1 Mayıs’ın perde arkası
21:12
21 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
İstanbul - Boğaz - Martı - tekne - köprü - Sputnik Türkiye, 1920
TÜRKİYE
Türkiye'de yaşanan önemli gelişmeler, son dakika haberleri ve güncel tartışmalar

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık: 8 Mart, ne yapacağımızı konuşmamız gereken bir gün

© AAAile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık - Sputnik Türkiye, 1920, 08.03.2022
Abone ol
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'yle ilgili, "8 Mart, ne yapacağımızı konuşmamız gereken bir gün" yorumunda bulundu.
Habertürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un canlı yayın konuğu olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'yle ilgili açıklamalarda bulundu.
Bakan Yanık, İstanbul Valiliği'nce Taksim'deki 'Feminist Gece Yürüyüşü'nün yasaklanmasına ilişkin olarak, "Taksim'de konusu çok tartışılır eskiden beri bütün eylemlerde tartışılır. Normal şartlarda gösteri ve toplantı için izin almaya gerek yoktur. İnsanlar herhangi bir konuyla alakalı kanaatlerini topluca ifade etmek istediklerinde bunu yapabilirler. Ancak belli yerler ve mekânlar vardır, oralarda toplantı yapmaları yasaklanmıştır. Taksim Meydanı bunlardan bir tanesi. Kadınların toplantı yapmasıyla değil Taksim'le ilgili toplanmalarında bir durum var. Bütün toplumsal toplanmalarda böyle bir mesele karşımıza çıkar. Oradaki konu 8 Mart'ta insanların bir araya gelip, kanaatlerini varsa tepkilerini koymaları değil Taksim'in toplanma alanı olarak kullanılmaması ilgili bir karar bu" yorumunda bulundu.

'8 Mart bütün kadınlarımıza kutlu olsun'

"8 Mart bütün kadınlarımıza kutlu olsun" diyen Bakan Yanık şu açıklamalarda bulundu:
"Bugün Ankara'da programlarımız vardı. Aslında sembolik günlerin her birisi o meseleye dikkat çekmek için ihdas edilen zamanlardır. Aslolan bizim, 8 Mart özelinde konuşacak olursak kadın hakları, emekçi kadın hakları başlığı altında kadınların eşit biçimde fırsatlardan, imkanlardan yararlanabilmeli ve imkanları onlara sunabilmemiz gerekiyor. 8 Mart ne yapmışız, ne yapmamız gerekiyor, başka ne yapmamız gerekiyor bunları konuşmak için fırsat olarak değerlendireceğimiz bir gün. Kadın meselesi bir tek gününe sığdırılacak bir mesele değil. Sosyal karşılığı olan bir şeyden bahsediyoruz. Bunun toplumsal, sosyal, ekonomik birçok tarafı olan meseleden bahsediyoruz.

'Ne Türkiye'nin ne AK Parti'nin kadına yönelik şiddette mücadelesini İstanbul Sözleşmesi'yle başlatmak olmaz'

- İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmanın kadına yönelik şiddeti arttırdığına dair iddiayı ortaya koyamayız. Türkiye'nin kadın hakları mücadelesi yeni bir mücadele değil. AK Parti'nin kadın hakları, kadına yönelik şiddetle mücadelesi İstanbul Sözleşmesi'yle başlayan süreç değil. İstanbul Sözleşmesi kadın haklarının korunması, her türlü şiddet biçiminden korunması, sosyal, siyasal, ekonomik hayata katılmasıyla alakalı mücadelesinin bir parçası olarak ortaya çıktı.
- 2002'de iktidara gelen siyasi partinin 2014'de onaylayıp, yürürlüğe giren bir sözleşmeden bahsediyoruz. Ne Türkiye'nin ne AK Parti'nin kadına yönelik şiddette mücadelesini İstanbul Sözleşmesi'yle başlatmak olmaz. İstanbul Sözleşmesi'nin daha öncesini aktivist, hukukçu kimliğimle bakan olduktan sonra bakanlık kimliğiyle konuştum. Söylediğim şey hep aynı; İstanbul Sözleşmesi Avrupa Konseyi üyesi ve taraf devletlerin iradeyi ortaya koyan bir çerçeve metin. Oluşturulan bütün müktesebat önemli. Bu çerçeve metnin içerisinde pek çok farklı gruplar tartışma noktaları çıkardılar.
- İki aşırı yorumun arasında sıkışan metinden bahsediyoruz. Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadele ile kadınların sosyal hayata katılma çabası pek çok uygulama metnine zaten konu oldu. Bizim 6284 sayılı kanunumuz var. 2012'de yürürlüğe girdi. İstanbul Sözleşmesi'ne imza koyduğumuz için atıf olarak İstanbul Sözleşmesi der, 14 yıl bizim iç hukuk olarak uyguladığımız yasamız var. 6284 sayılı kanunun uygulamadıki karşılıklarını konuşuyoruz. Eksik kalan bir tarafı var mı, bunlar tecrübe ile pratize ettiğimiz şey.
- İstanbul Sözleşmesi'nden bağımsız olarak biz TCK'yı yeniden yazdığımızda kadın şiddetiyle alakalı parametreyi tepetaklak değiştirdik. 2004'e kadar töre saikiyle namus cinayeti işlemek indirim sebebi iken, biz bunu tam tersi ağırlaştırıcı sebep haline getirdik ve birdenbire töre cinayetleri bitti. Niye? Parametreyi değiştirdiniz çünkü. Kasten adam öldürmenin en ağır kısmına dahil edildiğinde töre cinayeti kavramı hayatımızdan çıktı. Kadına yönelik şiddet dediğimizde aklımıza sadece kadın cinayetleri gelmemeli. Cinayetle sonuçlanmayan, ağır şiddet vakaları da ayrıca var. Şiddet konusu çok boyutlu bir mesele. Sadece yasa yaparak önleyebileceğiniz, ortadan kaldırabileceğiniz, eğitimle önleyebileceğiniz bir mesele değil. Bunların hepsiyle birarada önleyici ve koruyucu tedbirlerin eşgüdümlü bir biçimde aynı ciddiyetle ihdas edilmesi gereken bir süreç.

'Ben sivil toplumdan gelen insanım, aktivist kimliğimi halen taşıyorum'

- Bizim iç serencamımıza baktığımızda Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında ortaya koyduğumuz çaba bunu sadece siyaset anlamında söylemiyorum. Ben sivil toplumdan gelen insanım. Aktivist kimliğimi hala taşıyorum. Bu bir ortak çabadır. Siyasetin, sivil toplumun sahip çıkmasıyla, yargının sahip çıkmasıyla, iş dünyasının sahip çıkmasıyla, bakanlık olarak bütün paydaşlarımızla çalışmalar yapıyoruz.
- Eğitim, sağlık, kolluk güçlerinin ortak sahip çıkmasıyla yol alınmıştır. Hepimizin bildiği söz vardır; insanın acısının kendisine ne kadar yakıcı olduğunu ifade eder; ateş düştüğü yeri yakar. Biz insan hayatıyla alakalı ama insan onuruyla alakalı meselelerde hiçbir zaman istatiksel bakamayız. Rakamlar üzerinde ferahlatıcı etkiden bahsedemeyiz. Bir kişi de olsa bu böyle. O bir kişinin ailesi, çocukları var. Biz bu anlamda şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz. Bütün paydaş bakanlıklarımızın hepsiyle aynı şeyin altını çiziyoruz. Bir kıyaslama anlamında bir şeyi ölçümlemeniz lazım. Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadelesi sonuç veren bir mücadele.
- Dünya ölçeğinde baktığımızda, dünyanın bu mücadeleye bizden yıllar önce başladığını düşündüğümüz ülkelerle kıyasladığımızda hem vakalar hem cinayetler konusunda Türkiye'nin karnesi, kıyaslama anlamında söylüyorum çok kötü değil ama bizim için yeterli değil. Avrupa ile kıyasladığımızda iyi olduğumuz veya benzeri olduğumuz ülkeler var. ABD'de yüzde 25-30 civarında aile içi şiddet ve cinayet var. Fransa'da oranlar yüksek, 4 kadından birisi eşi ya da sevgili tarafından öldürülüyor. Şiddet meselesi maalesef küresel ve insana dair bir mesele. Burada biz çalışmalarımızı yaparken hem kendi iç tecrübelerimizi hem dünyadaki iyi uygulama örneklerini, benzeri mücadeleyi veren ülkelerdeki iyi uygulama örneklerini takip ediyoruz. Bu ortak bir tecrübeyi de gerektiriyor.
Çözümü nerelerde buluyorsak bunun takibini yapıyoruz. Meseleyi bölgeler arası terazi olmaktan çıkarıp bütün toplum, kültür ve eğitim, sosyal katmanlarda, ekonomik katmanlarda karşılaşılabilen bir mesele olarak görmemiz. Maalesef her yerde oluyor ve her katmanda kadının karşılaşabileceği bir sorundan bahsediyoruz, o zaman birlikte mücadele etmeliyiz diye bunu ortaya koyuyoruz.
- Kadına yönelik şiddetle mücadele, kadına yönelik bir suç olduğu tanımı bile Türkiye'de henüz çok yeni bir tanım. Bundan 30 yıl önce belki çok az sayılardan bahsedebiliriz ama görünürlüğü olmadığı, mağdurların ortaya çıkmadığı, kendilerine korunma mekanizma olduğunu düşünmediği sürece. Ülkemizin hiçbir bölgesini incitmek gibi niyetim yok ama kadına yönelik şiddet verilerinin toplandığı istatistiklerde hep İzmir birinci çıkar.
- En çok şiddetin olduğu yer olarak çıkar. İzmir'de kadınlar şiddete maruz kaldığında daha kolay kolluğa giderler. Hiç tahmin etmeyeceğiniz yerler İzmir'in yanında hiç şiddetin olmadığı yerlermiş görünür. Şiddet istatistiğinin bu anlamda kadınların kendi haklarının daha yoğun biçimde kolay aradıkları şeklinde de değerlendirmemiz lazım. Kadın cinayetleri, kadın olduğu için sadece cinsiyetinden dolayı bir cinayete maruz kalan, hayatını kaybeden kadınların sayısı 2021'de 307 olmuş. Belli zamanlarda değişkenlik gösteren sayılar bunlar.
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала