00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
4 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
12:05
83 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
14 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
11 dk
HABERLER
07:00
6 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:01
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:05
84 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
ÖZEL HABER
Türkiye’nin dünya liderleri için milli yasları
17:39
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'BAE’nin vaadi Türk dış politikasında tektonik değişime neden oldu ve çok büyük U dönüşü yaşıyoruz'

'BAE’nin vaadi Türk dış politikasında tektonik değişime neden oldu ve çok büyük U dönüşü yaşıyoruz'
Abone ol
Özel
Dr. Yanarocak’a göre, Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerindeki U dönüşünde İbrahim anlaşmalarının bölgede yarattığı tektonik gelişmelerin etkili. Yanarocak, Türkiye'nin BAE ile yeni adımlar eşliğinde kendisini bu anlaşma eksenine uyumlu kılacak süreci başlattığı görüşünde. Yanarocak, İsrail'in Türkiye'den bir kariyer diplomatı beklentisine atıf yaptı.
Türkiye ile İsrail arasında bir süredir devam eden ilişkilerin rayına oturtulması girişimi karşılıklı büyükelçilerin atanması kararıyla pekiştiriliyor. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un mart ayında Türkiye ziyaretiyle yeniden hız kazanan süreçte, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile başbakanlığı devralması öncesi Dışişleri Bakanı olan Yair Lapid'in karşılıklı ziyaretleri eşliğinde, uzun süredir tartışmalar yürütülen diplomatik temsil meselesi de çözüldü.
İsrail kanadı Hamas'ın İstanbul'daki ofisinin kapatılmasını talep ederken, kimi Hamas yöneticilerinin sınır dışı edildiği aktarılıyor. Türkiye ile İsrail arasında son dönemde İran temalı istihbarat iş birliği de öne çıkmıştı. Büyükelçilerin karşılıklı atanması kararı eşliğinde İsrail Havayollarının Türkiye uçuşlarını yeniden başlatılmasını içeren sivil havacılık anlaşması da dikkat çekici bir gelişme oldu.
Türk-İsrail ilişkilerini Moşe Dayan Merkezi ve Kudüs Güvenlik ve Strateji Merkezi’nden (JISS) Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak ile konuştuk.

‘Türkiye herkesi memnun edecek bir orta formül bulmuşa benziyor'

Hay Eytan Yanarocak’a göre, ilişkilerini rayına oturtmak için süreç zaten kademeli başlamıştı. Yanarocak, Ankara'nın Hamas pürüzünü de kimi isimlerin sınırdışı edilmesi karşılığında İstanbul'daki Hamas ofisinin kapatılmaması suretiyle 'orta formülle' çözmüş göründüğünü dile getirdi:
“Kademeli şekilde bir süreç zaten başlamıştı. Önce İsrail Devlet Başkanı Herzog Türkiye’ye geldi, ardından Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu İsrail’e gitti. İsrail geçmişe nazaran kendini ağırdan sattı. En önemli sebeplerden biri Türkiye’nin Hamas ile girdiği yakın ilişkiden kaynaklanıyor. İsrail, Hamas’ı terör örgütü olarak nitelendirdiği için Türkiye ile Hamas arasında mesafe kurulmasını istiyordu. İsrail medyasına yansıdığı kadarıyla Hamaslı bazı yetkililerin Türk hükümeti tarafından sınır dışı edildiğini biliyoruz. Ancak buna karşın Hamas’ın İstanbul’daki ofisi hala açık. Dolayısıyla Türkiye herkesi memnun edecek şekilde orta bir formül bulmuşa benziyor."

'İsrail ağzına bal çalmak için havacılık anlaşması adı altında yeni bir anlaşma imzalandı, bu olumlu bir gelişme'

Yanarocak, Türkiye ile İsrail'in İsrail havayollarının Türkiye uçuşlarını yeniden başlatacak sivil havacılık anlaşmasında uzlaşmalarına da dikkat çekti. İsrail'in üç havayolunun yönetmelik gereği her yere uçuşlarda silahlı güvenlik bulundurmak yükümlülüğünün 2007'den bu yana Türkiye uçuşlarına geçit vermediğini anımsatan Yanarocak, yeni anlaşmayla kazan-kazan durumu ortaya çıktığını dile getirdi. Yanarocak bu anlaşmanın Türkiye için turizmi olumlu ekileyeceğini belirtirken, Filistinli Arapları da Ürdün üzerinden yaptıkları zahmetli yolculuktan kurtaracağını söyledi:
"Bu süre zarfında İsrail ağzına bal çalmak için bir havacılık anlaşması adı altında yeni bir anlaşma imzalandı. 2007 yılından bu yana İsrail ile havayolu şirketleri Türkiye’ye uçamıyorlardı, Türkiye’nin güvenlik yönetmelikleri uyarınca... Bilmeyenler için bu yönetmelikler şuydu. İsrail bayrağı taşıyan bütün havayollarında silahlı İsrailli güvenlik bulunmaktadır. 2007’den bu yana Türk havalimanlarında Türk güvenliklerin dışında başka kimsenin silah taşıyamacağına dair bir yönetmelik yürürlüğe girdiği için İsrailli havayolu şirketleri Türkiye’ye uçmama kararı almışlardı. Dolayısıyla şu anda anladığımız, eğer yeniden İsrail havayolları Türk havalimanlarına uçmaya başlayacak deniyorsa o zaman pürüzler giderildi demektir. Bu sadece Türkiye’ye mahsus değil, Washington’a giden uçak için de geçerli. Bu İsrail’in iç yönetmeliği, dolayısıyla İsrail havayolları yolcularını taşımak istiyorsa İsrail devletinin havayollarına dayatmış olduğu yönetmeliği uygulamak zorunda. Bu sebepten ötürü bu pürüzler giderildi. Bu anlaşmanın da yapılmasının ardından İsrail somut bir kazanım elde ettiği için artık elçilerin atanması konusunda yeşil ışık yakmaya karar verdi. Ben bunu olumlu bir gelişme olarak nitelendiriyorum. Aynı zamanda bir kazan-kazan durumu. Çünkü İsrail havayollarının 3 şirketi var, bunlar yine Türkiye’ye daha fazla turist getirecek. Bir de olayın Filistinlilere dokunan yararı var. Daha evvelden Batı Şeria’da olan Filistinliler, Türkiye’ye gelirken Ürdün’e geçerek Amman havayollarını kullanabiliyorlardı. Bunun yerine İsrail’in güneyindeki havalimanını kullanarak özel seferlerle Türkiye’ye ulaşabilecekler. Yani Türkiye bu anlaşmayla hem İsrail hava yollarını bir şekilde tahkim etti hem kendisi için güzel bir kazanım elde etti, o da Filistinlilerin hayatlarına güzel bir dokunuşla hayatlarını daha rahat hale getirdi. Kuşkusuz bu da Türk turizmini pozitif olarak etkileyecektir.”

‘Hamas’ın ofisi bulunurken elçi ataması yapılırsa Türkiye Hamas konusunda istediğini kabul ettirmiştir’

“İstanbul’da bir Hamas ofisi bulunurken elçi ataması yapılırsa Türkiye, İsrail’e özellikle Hamas konusunda istediğini kabul ettirdi demektir” diyen Yanarocak’a göre, yine de İsrail tarafının bu konunun ilişkilerin önündeki engellerden biri olduğunun beyan etmesine atıfta bulundu:
“Şu anda eğer hala İstanbul’da bir Hamas ofisi bulunurken elçi ataması yapılırsa Türkiye, İsrail’e özellikle Hamas konusunda istediğini kabul ettirdi demektir. Ama Türkiye’de kimlerin sınır dışı edilip kimlerin kalmasına izin vereceğini biz bilmiyoruz. Belki de İsrail’i tatmin edecek bazı isimler sınır dışı edildiyse bu şekilde bir orta yol bulunmuş olabilir. Ama Türkiye hala İstanbul’daki Hamas ofisini kapatmama kararı aldı. Geçtiğimiz günlerde İsrail'in Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Irit Lillian, bu ofisin hala ilişkilerin önünde önemli bir engel olduğunu söyledi. Dolayısıyla kendisinin yapmış olduğu bu demeçten en azından İsrail kaynaklarına göre hala bu ofisin açık olduğunu anlıyoruz."

'BAE’nin Türkiye’ye yatırmayı vadettiği 10 milyar dolarlık rakam Türk dış politikasında tektonik bir değişime neden oldu'

Yanarocak'a göre Türkiye'nin İsrail siyasetindeki U dönüşünün nedeni İsrail'in kendisi değil, bölgedeki 'tektonik gelişmeler'. Ankara'nın Trump ürünü İbrahim/Abraham anlaşmalarının dağılmayacağını gördüğünü belirten Yanarocak, ekonomik zaafları karşısında BAE ile girdiği süreçle de kendisini bu anlaşmalar ekseninde uyumlu hale getirecek bir süreci başlattığını vurguladı:
"Bana kalırsa Türkiye’nin İsrail siyasetinde U dönüşü yapmasının nedeni İsrail’in kendisi değil. Bence bölgedeki büyük gelişmeler. Bunlar İsrail’i içerisine alıyor. İbrahim Anlaşmalarının yapılmasından ziyade rüştünü ispat etmesi ve Trump gittikten sonra dahi hayatta kalmaya devam etmesi; Mısır, Fas, BAE, Bahreyn, ABD ve İsrail’in Negev zirvesiyle altılı bir zirveyi ilk defa İsrail’de yaparak gerçekten herkese yeni Ortadoğu’nun kurulduğunun mesajının verilmesi var. Bunu bir kenara koyalım. İbrahim Anlaşmalarının dağılmayacağını Türkiye görüyor. Türkiye’nin bir de ekonomik zaafı var. Bu iki kalemi yan yana koyduğumuzda BAE ile Türkiye’nin ilişkilerinin girmiş olduğu süreç ve BAE’nin Türkiye’ye yatırmayı vadettiği 10 milyar dolarlık rakam Türk dış politikasında tektonik bir değişime neden oldu ve çok büyük bir U dönüşü yaşıyoruz. Böylelikle BAE, Türkiye’yi bir şekilde İbrahim Anlaşmaları eksenine uyumlu hale getirecek bir süreci başlattı. Bunun ardında İsrail, Suudi Arabistan’ı görüyoruz, perde arkasında Mısır’ı görüyoruz. Belki İbrahim Anlaşmalarıyla bir alakası yok ama Suriye ile beraber Türkiye’nin yakınlaşması da bu U dönüşünün içine katılabilir ama bu son derece Rusya ve Ukrayna ile alakalı olan bir durum.”

'İsrail daha evvelden iyi ilişkiler kurmuş olduğu Türkiye’nin dışişleri bakanlığından bir kişinin diplomat olması bekliyor'

Yanarocak, İsrail basınında Ankara'ya büyükelçi olarak halen maslahatgüzarlık görevini yürüten Irit Lillian’ın atanacağının yazıldığını aktarırken, İsrail'deki seçim sürecine atıf yaparak 'çok enteresan bir şey yaşanmaması' halinde bunun gerçekleşeceğini öngördü. Yanarocak, Türkiye için basına yansıyan Ufuk Ulutaş'ın elçiliği olasılığına ise İsrail'in devlet olarak varlığını sorgulayan yazıları nedeniyle sıcak bakılmadığını aktarırken, İsrail’in Türkiye’den bir kariyer diplomatını tercih edeceğini dile getirdi:
“İsrail’in en önemli gazetelerinden Yedioth Ahronot’un internet portalı Ynet’te, İsrail’in muhtemel büyükelçisinin şu anda halihazırda Türkiye’de bulunan Irit Lillian olacağı yer aldı, ki kendisi zaten Bulgaristan’da İsrail büyükelçisiydi. Şu anda kendisi Türk Dışişleri ile doğru düzgün çalışmayı sürdürdüğü için bu atamaya oldukça kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü İsrailliler içerisinde bir seçim hükümeti dönemindeyiz. Bu dönemde siyasi bir atamanın yapılması İsrail için söz konusu olamıyor. Çünkü bu atamanın veto edilmesi söz konusu. Irit Lillian ismi neredeyse kesin gibi. Çok enteresan bir şey yaşanmazsa eğer Irit Lillian kesin İsrail Büyükelçisi olacağa benziyor. Aynı makalede Irit Lillian’ın yanında ismi sıklıkla dillendirilen Ufuk Ulutaş’a yer verildi. Burada da İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuda endişeli olduğu zira Ulutaş’ın daha evvelden kaleme almış olduğu birçok makalenin İsrail’in varoluş hakkını dahi bir şekilde görmezden geldiğini ve İsrail’i gayrimeşru bir varlık olarak nitelendirdiği yazıyor. Dolayısıyla haberin verdiği mesaj oldukça açık. İsrail daha evvelden iyi ilişkiler kurmuş olduğu Türkiye’nin dışişleri bakanlığından bir kişinin diplomat olması bekliyor. Bununla alakalı olarak sosyal medyayı tararsanız eski İsrail büyükelçilerinden Namık Tan’ın konuyla alakalı tweetini de görebilirsiniz. Kendisi de aynen bu şekilde bir adım atılmasının daha uygun olacağını söylüyor. Kişisel görüşüm, Namık Bey’in görüşüyle aynı.”

‘İlişkiler otomatik pilotta gider’

İsrail yeniden seçim sürecine girerken, Yanarocak, kasımdaki seçimlerde Benjamin Netanyahu'nun başbakanlığa dönmesi olasılığının bir değişiklik yaratmayacağı görüşünde. Ancak elçi atanmasının Netanyahu'ya kalmadan yapılmasının 'bir şans' olduğunu da vurgulayan Yanarocak, yeni bir savaş yahut kriz patlamaması durumunda Türkiye-İsrail ilişkilerinin bir süre 'otomatik pilotta' gideceğini öngördü:
“Ben özel bir değişiklik yaşanacağını düşünmüyorum. Elçi atamasının gerçekleşmesinin Netanyahu’nun muhtemel gelişinden önce yapılmasının bir şans olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu tarz bir şey Netanyahu zamanında sekteye uğrayabilirdi. Ancak Netanyahu hükümete geldiği zaman, ilişkiler zaten düzgün şekilde ilerliyorsa ve elçiler zaten çalışıyorsa Netanyahu’nun bunu geriye döndürecek bir hareket yapacağına inanmıyorum. Bu saatten sonra ilişkiler otomatik pilotta gider. Önemli bir müdahalede bulunulması gerekiyorsa da Erdoğan ile Netanyahu arasında bence maalesef olmaz. Onun yerine Netanyahu bütün iletmek isteyeceği mesajları İsrail Devlet Başkanı Herzog üzerinden Erdoğan’a iletir. Erdoğan da Netanyahu ile aynı karede poz vermez, herkes mutlu mesut şekilde ilerlemeye devam eder. Ancak ilişkilerde böyle müthiş bir ilerleme olmaz. Herhangi bir savaş veya öngöremediğimiz başka bir kriz olmadığı sürece bu böyle gider. Herhangi bir Gazze operasyonu, üçüncü Lübnan savaşı veya Doğu Akdeniz’de enteresan bir olayda bambaşka bir şey konuşmamız gerekir. Ama İsrail’de hükümet değişiyor diye onun dışında özel bir değişiklik beklemiyorum."

'İran karşıtı istihbarat operasyonların ben çok değerli olduğunu düşünüyorum'

İran'ın İsrail açısından 'varoluşsal' bir tehdit unsuru olan yegane devlet olduğunu söyleyen Yanarocak, İsrail'in bunu dengelemek için her daim Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmak isteyeceğinin altını çizdi. Yanarocak, son dönemdeki istihbarat işbirliğine de dikkat çekti:
"İran, İsrail için varoluşsal bir tehdit unsuru içeren yegane devlet şu anda. Dolayısıyla bu devleti dengeleyebilecek Ortadoğu’da bulunan en güçlü aktör İsrail’in dışında Türkiye, bu noktadan hareketle İsrail’in İran’ın bölgedeki nüfuzunu budamak için her daim Türkiye ile ilişkilerini daha iyi tutmak ister. Suriye’de İran’ın mı Türkiye’nin mi nüfuzunu ister, tabii ki Türkiye’yi tercih eder, Irak’ta da aynı şekilde. Son 2 ayda gördüğümüz İran karşıtı istihbarat operasyonların ben çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde İran’ın devletin terörü engellenmiş oldu ve İsrailli turistlerin hayatı MİT ve MOSSAD ortak operasyonları sayesinde kurtarıldı. Bu iki ülkenin güvenlik kurumları eğer beraber çalışarak neleri başarabileceklerini görmüş olduk. Bu gelecek için her ikisinin de kulağına küpe oldu.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала