00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
4 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
12:05
84 dk
HAFTANIN KEYFİ
14:05
44 dk
HABERLER
15:00
5 dk
SPOR BÜLTENİ
15:30
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
07:30
7 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
6 dk
SESLİ HABER
Rusya: Dünya, ABD yüzünden Filistinlileri koruyamadı
21:05
2 dk
SESLİ HABER
Polonya Cumhurbaşkanı Duda'dan 'nükleer silah' açıklaması: 'Hazırız'
21:41
2 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
GÖRÜŞ

Kendi kararlarıyla çelişen hamleler: Avrupa’nın uluslararası hukukta ‘sığınmacı’ ikilemi

© AAGöçmen Krizi - Avrupa
Göçmen Krizi - Avrupa  - Sputnik Türkiye, 1920, 18.12.2022
Abone ol
Özel
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın “İngiltere’ye yasadışı yollardan girerseniz burada kalamazsınız” sözleri, Avrupa’nın sığınmacı ikilemini tekrar gündeme taşıdı. Zira, Avrupa Birliği ve İngiltere’nin imzaladığı sözleşme, anlaşma ve protokol kararlarının aksine gerçekleştirdiği pek çok uygulama bulunuyor.
"İngiltere’ye yasadışı yollardan girerseniz burada kalamazsınız. Hızla ya kendi ülkenize ya da sığınma talebinizin değerlendirileceği güvenli bir ülkeye geri gönderileceksiniz.”
İngiltere’nin Hindistan asıllı yeni başbakanı Rishi Sunak’ın bu sözleri, Batı blokunun sığınmacılar konusunda yaşadığı ‘ikilemi’ gözler önüne seriyor. Zira, İngiltere’nin de baş mimarlarından biri olduğu 1951’de imzalanan ve 1967’de kapsamı genişletilen Mülteci Sözleşmesi’ne göre devletlerin asli görevi mültecilerin korunmasıyken; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ise herkesin ‘zulüm karşısında’ başka ülkelere sığınması hakkını sağlıyor. Ancak Sunak’ın bu söylemi İngiltere’nin sığınmacılar açısından doğurduğu ilk çıkış değil.

Ruanda planı yasal engellere takılan İngiltere göçmenlere elektronik kelepçe takacak

İngiltere 2022’nin Nisan ayında, ülkenin koronavirüs kurallarına uymakta zorlanan eski Başbakanı Boris Johnson tarafından duyurulan ‘düzensiz göçmenleri’ Ruanda’ya gönderme planını yürürlüğe soktu. Bu plana göre, Ruanda İngiltere’ye gelen düzensiz göçmenler için sorumluluk alacak ve onları bir iltica programına tabi tutacak. Burada ‘başarılı’ olanlar Ruanda’da uzun vadeli bir konaklama hakkına sahip olacak. Johnson’un ‘asla Ukraynalılar için uygulanmayacak’ şeklinde nitelendirdiği planı Birleşmiş Milletler, uluslararası sistemi zayıflatması uyarısında bulundu. Öte yandan, yapılan bir analize göre, İngiltere’ye gelen sığınmacıların yüzde 91’i insan hakları ihlallerinin yaygın olduğu 10 ülkeden.
Göçmenleri İngiltere’den Ruanda’ya götürecek ilk uçağın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından durdurulması, Johnson’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden tehdidiyle karşılandı. AİHM’nin uçuşu durdurması İngiltere’yi en azından ‘kötü muamele’ açısından engelleyemedi. Zira, ülkeye sığınma başvurusu yapanların bazılarına elektronik izleme cihazları takılacağı açıklandı.

İngiltere’nin mülteci karşıtı anlaşması Ruanda’da soykırımdan kurtulanları yerinden ediyor

Daha sonra ülkenin 44 günlüğüne de olsa başbakanı olacak Liz Truss her kesimden 'uluslararası yükümlülüklerini başka ülkelerin üzerine yıkmak’ şeklinde oldukça fazla tepki alan bu planı, genişletme vaadi de sundu. Truss’ın vaadine göre, göçmenler yalnızca Ruanda’ya değil Türkiye’ye de gönderilecekti.
İngiltere’nin bu anlaşma kapsamında ilk etapta 120 milyon sterlin gönderdiği Ruanda’da ise; soykırımdan kurtulanlar yerlerinden ediliyor. 1994 yılında gerçekleşen soykırım mağdurları için kurulan ‘Hope Hostel’ sakinlerinin, imzalanan anlaşma sonrasında oteli terk etmeleri istendi.

Uzmanların endişesi: Bu plan, ‘zulümden kaçanlara koruma sağlayan uluslararası hukuku baltalayan bir emsal’ oluşturabilir

Mültecilerle ilgili kötü bir şöhrete, gıdalarının kesilmesine karşı protesto düzenleyen 11 mültecinin öldürülmesi gibi, sahip olan Ruanda İngiltere’den 10 bin kilometre uzakta bulunuyor. İngiltere’nin bu söz konusu ‘mülteci karşıtı’ planı ise uzmanlar tarafından endişeyle karşılanıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Birleşik Krallık Direktörü Yasmine Ahmed’e göre, Ruanda ile yapılan bu anlaşma ‘zulümden kaçanlara koruma sağlayan uluslararası hukuku baltalayan bir emsal’ oluşturabilir ve uluslararası hukuka saygı duyma ve yorumlama biçimi üzerinde endişe verici ‘dalgalanma etkisi’ yaratabilir.
Ahmed’in bu endişeleri ise gerçeğe dönüşmüş gibi görünüyor. Çünkü mevcut başbakan Sunak’ın da desteklediği İngiltere’nin bu planının hemen arkasından Danimarka da göçmenleri başvurularının değerlendirildiği süreçte Ruanda'ya göndermeye hazırlanıyor.

AB’nin mültecilerin canına kast eden deniz unsuru: Frontex

Sığınmacılar konusunda yaptıklarıyla gündemden düşmeyen bir başka ülke ise Yunanistan. Ege’de sığınmacılar için arama kurtarma çalışmaları yapan özel kuruluşları da yargılamaya başlayan Yunanistan’ın Suriyeli ve Afgan mültecileri dışarıdan erişime kapalı ve kalabalık kamplarda tutuyor. Yunanistan’ın beraber çalıştığı AB Sınır Güvenliği Birimi’nin (Frontex), kıtaya ulaşmak isteyen sığınmacıların botunu patlattığı ve Türkiye’ye geri ittiği kanıtlanan bilgiler arasında. Türkiye’nin kamuoyuna sunduğu görüntülerde Frontex’in Yunan karasularına giren sığınmacıları kurtarmak yerine AB hukukuna ve düzenlemelerine aykırı şekilde geri ittiği açık bir şekilde görülüyor.

‘Kimseden insan hakları konusunda ders almayacağını’ söyleyen İtalya’dan, sığınmacıları sokakta yatıran Belçika’ya

Avrupa’nın neredeyse her ülkesi, sığınmacılar konusunda oldukça sabıkalı. Çekici hale gelmemek için sığınmacıların sokakta yatmasına neden olan Belçika, Brüksel Asli Hukuk Mahkemesi tarafından suçlu bulundu. 2021 yılında 268 göçmenin ölümünden Birleşmiş Milletler tarafından suçlu bulunan İtalya’nın mevcut İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi kaçak göçmenleri, 'artık yük' olarak tanımlamasının ardından gelen tepkilere "kimseden insan hakları konusunda ders almayacağını" söyleyerek cevap verdi. İtalya aynı zamanda kıyılarına yanaşan mülteci gemilerinden insanları ‘seçerek’ alıyor.
Mültecilerin barınma hakları mücadele etmek zorunda kaldığı Fransa ise sivil toplum kuruluşları tarafından sıklıkla mülteciler arasında ‘ayrım’ yapmakla suçlanıyor. Son olarak ülke AİHM tarafından barınma talebini görmezden geldiği için para cezasına çarptırıldı. İsveç ise yakın zamanda kabul edecekleri mülteci sayısını 5 binden 900’e kadar düşürdü. Slovakya da sadece Hristiyan olan mültecileri kabul ediyor.
Kendisi hariç neredeyse dünyanın tüm geri kalanı hakkında ‘eleştirel’ düşüncelerde bulunup, uyarılarda bulunan Batı blokunun, yazdığı anlaşmalara uymadığı görülüyor. Avrupa Birliği’nin ‘Ortak Avrupa İltica Sistemi’ne göre, ülkesinde zulüm ve zarar tehdidiyle karşı karşıya kalan ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan kişilere iltica verileceği söyleniyor. Birliğin göç politikasının demirbaşı olan Dublin Sözleşmesi’ne göre ise iltica talebinde bulunan kişinin sürecinin AB'ye ilk giriş yaptığı ülkede başlatılması gerekiyor. AK Parti’nin hazırladığı Batı’nın insan hakları ihlallerine yönelik raporda 2021 yılında, başta İsrail, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin olduğu 12 ülkeden 549 ihlal bulunuyor.
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала