DİSK: Asgari ücret değil, toplu sözleşme diyoruz

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, asgari ücretlerin belirlenme sürecini “En az 13.200 lira olması gerektiğini ifade ettik. Altını çizmek istediğimiz nokta, Türkiye’nin asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması lazımdır. Ücretler toplu pazarlık ve toplu sözleşme ile belirlenmelidir. Asgari ücret değil, toplu sözleşme diyoruz” diye değerlendirdi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerini, ücretin olması gereken minimum miktarı ve sendikalaşmanın önemini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında konuştu.

Çerkezoğlu, asgari ücretin çalışanlar için önemini “Asgari ücret Türkiye’de bir hayat memat meselesi haline geldi. Dünya’nın hiçbir yerinde asgari ücret bu kadar çok konuşulmaz. Türkiye’de en önemli gündemlerden bir tanesi çünkü asgari ücret dediğimizde sembolik bir ücreti değil ortalama ücreti konuşuyoruz. Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası asgari ve civarında bir ücretle çalışıyor. Toplu iş sözleşmeli işçi sayısı ne kadar düşükse bir ülkede asgari ücretle çalışan oranı o kadar yükselir. Tüm Avrupa Birliği’nde (AB)asgari ücretle çalışan oranı yüzde 3-4 düzeyinde iken bizde bu oran yüzde 50’nin üzerine çoktan çıktı” diye vurguladı.

‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işlevi fiilen sona ermiş gibi düşünebiliriz’

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işlevini yorumlayan Çerkezoğlu, ücretin tek kişi yerine aile üzerinden hesaplanması gerektiği görüşünü “Her yıl Aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor. Çeşitli toplantılar yaparak asgari ücreti, belirliyordu. Son yıllarda asgari ücret artık esasında Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından değil, Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor ve kamuoyu ile paylaşılıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun işlevi fiilen sona ermiş gibi düşünebiliriz. DİSK olarak her yıl komisyonda olmasak da açıkladığımız raporlarla bilimsel temeller eşliğinde asgari ücrete ilişkin rakam önerilerimizi ve politikalarımızı anlatıyoruz. Asgari ücretin mutlaka bir geçim ücreti olması ve uluslararası standartlara uygun bir biçimde işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olmasıdır. Türkiye’de uluslararası standartlara aykırı bir biçimde hala tek bir kişi üzerinden hesaplanıyor” diye ifade etti.

‘Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması lazımdır’

Asgari ücret düşünülürken gözetilmesi gereken konuları sıralayan Çerkezoğlu, toplu sözleşmenin önemine “Bütün yıllar içerisinde enflasyon ve dolar kuru karşısında kayıplarının giderilmesi ve bununla birlikte çok övünülen büyümeden payını alması şarttır. Açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarının dikkate alınması ve bir evde iki kişi çalıştığı zaman o eve bir yoksulluk sınırı kadar gelir girmesi sağlanmalıdır. Bu çerçevede asgari ücretin en az 13.200 lira olması gerektiğini ifade ettik. Bununla birlikte özellikle altını çizmek istediğimiz nokta, Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması lazımdır. Ücretlerin asgari ücretle değil, toplu pazarlık ve toplu sözleşme ile belirlenmesi sağlanmalıdır” diye dikkat çekti.

‘Bugün Türkiye’de fiilen grev hakkı kullanılamaz durumdadır’

Çerkezoğlu, sendikalaşma ve grev hakkı konusunda “Bu olmadığı sürece sürekli belirlenen bir rakamın yılın ilk aylarında açlık sınırının bile altına gerileyen asgari ücretlere milyonlarca işçinin ailesinin mahkum olması anlamına gelmektedir. Asgari ücret değil, toplu sözleşme diyoruz. Bunun yolu da sendikadır. Sendikal hakların kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Sendikalaşmanın önünün açılması, toplu sözleşme ve grev hakkının kullanılmasının sağlanmasıdır. Bugün Türkiye’de fiilen grev hakkı kullanılamaz durumdadır. En son İzmit’te bir grevimiz daha yasaklandı ama ona rağmen arkadaşlarımız grev hakkına grev yaparak sahip çıkıyorlar” ifadelerini kullandı.