Gazeteci Sedat Bozkurt: ‘Ekrem İmamoğlu hukuken adaylık listesinin dışına çıktı’

Radyo Sputnik’te Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programının konukları; gazeteciler Sedat Bozkurt ve Mustafa Hoş oldu. Gazeteci Bozkurt İBB Başkanı İmamoğlu’nun aday olma ihtimalinin kalmadığını öne sürerken, Hoş ise tarikatlarla ilgili uyardı.

Sedat Bozkurt, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ilişkin tartışmalara değindi. Bozkurt’a göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına İYİ Parti gönülsüz. Diğer ihtimal olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ise, siyasi yasak kararı nedeniyle hukuken adaylık listesinden çıktığı öne sürüldü. Yaşananları değerlendiren Bozkurt, 'Ekrem İmamoğlu hukuken adaylık listesinin dışına çıktı. Kazanacak aday dediğiniz aynı zamanda seçilebilme niteliklerine sahip aday demektir. Millet İttifakı bu riski göze alamaz’ ifadelerini kullandı.

Bozkurt ayrıca İBB Başkanı İmamoğlu’nun HDP’den en rahat oy alabilecek siyasi figürlerden biriyken hem İYİ Parti ile birlikte hareket etmesi hem de daha önceki Nagehan Alçı’nın otobüse alınması gibi olaylar nedeniyle artık HDP seçmeninde de soru işaretleri yarattığını savundu.

Mustafa Hoş: Tarikat yapısına bakınca işin din kısmı en son tartışılacak tarafı

Gazeteci Mustafa Hoş ise tarikat içinde 6 yaşındaki H.K.G.’nin uğradığı istismarın davası görülürken, adliye önünde sanıklara destek veren cemaat üyelerinin ortaya çıkan görüntülerle ilgili konuştu. Hoş, tarikatların din kısmından öte hukuki boyutuyla tartışılması gerektiğini vurguladı:

‘Bu cüret hâli ülke için başlı başına dehşet verici. Orada yargılanan 6 yaşında bir çocukla evlenme hadisesi, dışarıda bir grup eylem yapıyor. Profesyonel olarak hazırlanmışlar, o kadar rahatlar ki… Bir utanç karşısında bu kadar rahat olmak ciddi bir sorundur. Memleket meselesi bu, başka ne olabilir ki? Çocuklara taciz, tecavüz ve istismarın bu kadar normalleşmesi temel sorundur. Bunu meşrulaştırmak için oradalar. Adını ne koyarsanız koyun. Utanmazlık de ne dersen de ama bunu bu kadar rahat ifade etmeleri imtiyazı da geçip şımartılmış bir ahlaksızlıkla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Tarikat yapısına bakınca işin din kısmı en son tartışılacak tarafı. Bunlar çete, rant örgütü, organize bir suç örgütü. Diğer türlü tartışıldığı zaman onlar orada kendilerine bir savunma refleksi oluşturacaklar. Oysa burada organize bir rant çetesinden bahsediyoruz. Bu organize bir suç şebekesi, bu kısmı yok sayılırsa, ideolojik bir kavga veya karşıtlık varmış gibi algılanıyor. Aynı zamanda bu bir Anayasal kalkışmadır. Bu da darbeyle eşdeğerdir. Hukuksal olarak tarikatların zaten var olması suç. Bir ara ‘çocuk gelin’ diyorlardı. Öyle bir şey yok. Bu suçla, bu utançla mahkum etmek lazım. Nasıl sesleri çıkar ya? Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. İnsan olan bu tablo karşısında reaksiyon gösterir.’