Emekli diplomat Solakoğlu: İktidar da, iktidara namzet muhalefet de ‘NATO’ya bağlıyız’ dedi

Emekli diplomat Engin Solakoğlu, Finlandiya’nın NATO üyeliğinin, ABD için İsveç’ten daha stratejik olduğunun altını çizerek ‘Finlandiya orada eksik halkaydı. Rusya, bir yay hâlinde Batı’dan kuşatılmış oldu. Meclis’te gördük; iktidarı da, iktidara namzet muhalefeti de hep birlikte ellerini kaldırdı ve ‘NATO’ya bağlıyız’ dediler’ dedi.

Radyo Sputnik’ten Enver Aysever ile Yolcu Yolunda Gerek programına Emekli diplomat ve TKP Danışma Meclisi Üyesi Engin Solakoğlu konuk oldu. NATO’nun genişlemesine yönelik TBMM’de yapılan oylamayı değerlendiren Engin Solakoğlu, bir tane bile ‘hayır’ oyu çıkmayan oylamayla ilgili, ‘Meclis’te gördük; iktidarı da, iktidara namzet muhalefeti de hep birlikte ellerini kaldırdı ve ‘NATO’ya bağlıyız’ dediler’ ifadelerini kullandı.

Emekli diplomat Engin Solakoğlu: ‘Finlandiya’nın üyeliği daha stratejikti, Rusya bir yay hâlinde Batı’dan kuşatıldı’

Finlandiya’nın, ABD için İsveç’ten daha stratejik olduğunu vurgulayan Solakoğlu, “Kutup dairesinden Gürcistan’a kadar bir yay çizerseniz, Finlandiya orada eksik halkaydı. Karadağ, Rusya ve şimdi bir tek Ukrayna kaldı. Onun da ne hâlde olduğunu biliyoruz. Yani Rusya bir yay hâlinde Batı’dan kuşatılmış oldu” diye konuştu:

‘NATO’ya İsveç ve Finlandiya’nın üye olma talebi, Rusya-Ukrayna savaşından sonra gündeme geldi. NATO’nun, reel sosyalizmin yıkılmasından sonra, sürekli bir genişleme içinde olduğunu ve bu genişlemenin Rusya sınırına doğru olduğunu görüyorduk. Savaşın ardından da deyim yerindeyse zincirin eksik halkalarını tamamlamak için, bu genişleme talepleri art arda geldi. Türkiye’nin özellikle İsveç’e odaklanmış itirazı oldu. Benim de, birçok insanın da anlayamadığı biçimde, iki ülke aynı anda başvurdu. Bir anda Finlandiya sürecin rehinesi hâline geldi. Bunu NATO açısından söylüyorum. Aslında Türkiye’de AKP iktidarının talep ettiği konularda Finlandiya ile ciddi bir sıkıntı yoktu. Sadece silah ambargosu meselesi vardı onu da hızlıca çözdüler. Böylece Finlandiya’nın herhangi bir engeli kalmadı. Stratejik olarak baktığımız zaman, zaten Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği İsveç’ten daha önemli bir üyelik. Kutup dairesinden Gürcistan’a kadar bir yay çizerseniz, Finlandiya orada eksik halkaydı. Karadağ, Rusya ve şimdi bir tek Ukrayna kaldı. Onun da ne hâlde olduğunu biliyoruz. Yani Rusya bir yay hâlinde Batı’dan kuşatılmış oldu. Türkiye, 1950’li yıllardan bu yana antikomünizm, ardından NATO’culuk üzerine şekillenmiş bir ülke. Bu elbette burjuvazinin tercihi. Hiçbir şekilde başka tarafa doğru yönelmiyor burjuva. Bunun da ekonomi politikte karşılığı var. Türkiye’deki yabancı yatırımlara, dış ticarete vs. bakın. Bu bir tercih. Şimdi AKP döneminde bu konuda tereddütler olduğunu gördük. Genel olarak AKP NATO’dan, Batı’dan uzaklaşıyor mu gibi analizlere rastgeldik. NATO sanki bir demokrasi ittifakıymış da Türkiye’nin otoriterleşmesi, NATO’dan uzaklaştırıyor gibi bir resim çizildi. Oysa Meclis’te gördük; iktidarı da, iktidara namzet muhalefeti de hep birlikte ellerini kaldırdı ve ‘NATO’ya bağlıyız’ dediler.’

Aytun Çıray: ‘Hırsız kovalarken ateş edildi açıklamasının hiçbir inandırıcılığı yok’

İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray ise, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığına ateş edilmesiyle ilgili ‘Bekçi, hırsız kovalarken ateş etti’ iddiasını inandırıcı bulmadığını söyledi. Çıray, bekçinin ateş etmesi durumunda bunu hemen emniyete bildireceğini söyleyerek ‘Hiçbir inandırıcılığı yok’ dedi:

‘Anadolu Ajansındaki açıklamayı gördüm. Parti devletinin resmi kurumu olan Anadolu Ajansından. Bir bekçinin hırsız kovalarken ateş ettiği açıklamasını asla inandırıcı bulmuyorum. Eğer bekçi, bir hırsızı kovalayarak ateş ediyorsa; hemen akabinde bunu emniyete bildirmeliydi. Bunu bilir bekçiler. Çünkü bu konuda özel silah taşıma ruhsatı verilen bekçiler eğitiliyorlar. Taşıma ruhsatı alan bekçi, belirli periyotlarda eğitim alıyor. Bu eğitimi almış bir bekçi bir 3’üncü kata bir de zemin kata ateş etmez hırsız kovalarken. Bunun hiçbir şekilde inandırıcılığı yok.’

ÇAYKUR mevsimlik işçilerinin beklentisi gerçekleşmedi: Hayallerimiz suya düştü

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, geçici işçilere kadro düzenlemesini öngören yasa teklifi görüşülmeye başlandı. Bu kapsamda, ÇAYKUR’da çalışan 10 bin işçi de kadro beklentisine girdi. Ne var ki komisyondan ÇAYKUR işçilerini kapsayan düzenleme çıkmadı. Bunun üzerine mevsimlik işçiler isyan etti. ÇAYKUR’da çalışan mevsimlik işçi Mehmet Döne süreci şöyle anlattı:

‘ÇAYKUR mevsimlik işçileri olarak 9 bin 500 kişi kadarız. Bakan sorumlarımızı çözeceğini söylemişti, biz de beklemiştik. Ama maalesef beklentilerimiz karşılanmadı. Diğer kurumlarda olduğu gibi, burada da 6 ay çalışıyoruz. 6 aylık kazançla 1 yıl nasıl geçinelim? Beklentimiz kadro verilmesiydi, o da olmazsa 9 ay 29 gün olmasını bekliyorduk. Bunun yasalaşmasını beklemiştik. Bunu daha önce yasallaştırmışlar ama kurumlara bırakmışlar. Kurum da istemediği için yasallaşmasını talep etmiştik. Bu olmadı, hayallerimiz suya düştü. Burada 5-6 ay çalışarak 1 yılı nasıl geçireceksin? Kurum işçisi olarak görüldüğümüz için kalan altı ayda başka yerde çalışamıyoruz. “Sizi çalıştıracağız” diyorlar, çalıştıramıyorlar.

Bir ailede 4 kişi olsa aşağı yukarı 35 bin insan etkileniyor bundan. Sendikamız öncülük yapacaktı ama fiyasko çıktı. Çarşamba günü greve gidelim dediler, ‘tamam’ dedik. O da fiyasko çıktı.’