Moskova’da çok sayıda Türk mutfağı mekanı bulunurken, İstanbul son zamanlara kadar Rus mutfağı konusunda biraz geri kalmış. Şimdiki durum ise tamamen farklı görünüyor. "Matruşka Bistro"nun yanı sıra Sovyetler Birliği mutfaklarının en sevilen lezzetlerini sunacak olan “Matruşka Tavern” Caddebostan’da açıldı. Yeni bir lezzet ve eğlence anlayışıyla yola çıkan “Matruşka Tavern” İstanbul’un eğlence anlayışını değiştirecek.
Mekanın sahibi Ercan Günalp’ın Radyo Sputnik’e verdiği demeçte söylediğine göre 1930 yılında Bolşevik ihtilalinden kaçan Beyaz Rusların İstanbul Galatasaray’da açtıkları Rejans adında Rus lokantası vardı. Günalp şöyle konuştu:
“70'lerde Rejans’a gider Borş çorbası, Piroşki, Stroganov dana, Kievski tavuk kotlet, Ördek yerdik. Sevilen, özel bir mekandı. Bu sektöre olan sevgim 80'li yıllarda açtığım ve işletmecisi olduğum Şişli'deki Altın Saat ‘Pub Bistro’, Sultan Ahmet’te ‘Sultan’, Levent’te ‘CB Pub’ ve Fedo, Kartal’da ‘Eagle Surfıng’ deniz klübü gibi tanınan ve sevilen mekanlarla çoğaldı. Tecrübelerimi 1992'den itibaren Bakü merkezli olmak üzere Avrasya denilen Türk cumhuriyetlerine, Kafkaslara, eski Sovyetler Birliği ülkelerine taşıdım. Leningrad’dan, Moskova’dan Batum ve Tiflis’e, Almatı, Astana'ya, Çin sınırına kadar bütün coğrafyada incelemeler yaptım. İnsanlarını, mutfaklarını gözlemledim. Otuza yakın restoran, müzikhol kurdum.
Bu coğrafyaya gelen, buralarda çalışan insanlarımızın adı geçen yerlerin yemeklerine olan sevgilerine tanık oldum. Yirmi iki yıl süresinde gittiğim, çalıştığım bütün yerlerde neredeyse her yerde gördüğüm, beni yalnız bırakmayan bir şiirin sembolü vardı: Matruşka bebekleri. Uzun zaman bu şirin sembolünü Türkiye getirip, bu coğrafyada olmayan insanlarımıza her zaman merak ettikleri Rus, Ukrayna, Kazak, Azerbaycan, Özbek, Gürcü mutfaklarının lezzetlerini tanıtmak ve tattırmayı planladım. Azerbaycan’dan ortağım, müzik kanalı Türkvizyon yarışmasının sahibi Türk Müzik Birliği TV ile birlikte ‘Matruşka Bistro’ ve daha büyük formu olan müzikli restoran şeklinde ‘Matruşka Tavern’ konseptlerini kurduk. Matruşka Bistrolar, AVM'lerde ve kalabalık muhitlerde açık büfe şeklinde çalışan mini restoranlar, Matruşka Tavernlar ise yine aynı menü ile daha büyük mekanlarda akardiyonlar, balalaykalar, gitaralar çalınan neşeli, insanların yüzlerini güldüren müzikli restoranlar olacak. Bahsettiğim bu büyük coğrafyanın yemekleri cok lezzetli, sağlıklı ve vitamin doludur.
RUS MUTFAĞI
Rus ve Sovyet Birliği karma mutfak oldu. Rusya’da çalışmış, eğitim görmüş Bakü’lü aşçı başları. Salonda da Rusça bilen arkadaşlar var. Konseptte, Rus mutfağına özgün, ‘mimoza’, ‘şuba’, ‘vinegret’ gibi yemekler var. Dekorasyon Rusya yöresine ait, resimler, Sovyet zamanlarına ait sanatçıların resimleri, restoran bu motiflerle dekore edilmiş. Şu ana kadar İstanbul’da yaşayan Ruslar yemeklerin lezzetini, dekorasyonu beğendiler. Akşamları Rusça, Özbekçe ve Fransızca solist eşliğinde canlı müzik var. Türkler de geliyor ve yavaş yavaş alışıyor, çok memnun ayrılıyor. İstanbul’daki Matruişka Bistro da bize ait, ama orada alkol yok."