Gazeteci Eş: Melih Gökçek diskalifiye edilmiş bir siyasetçi

Gazeteci Sertaç Eş, Seyr-i Sabah programında hafta sonunda yaşanan Mansur Yavaş ve Melih Gökçek arasındaki polemikleri değerlendirdi. Gökçek’in ‘İstediğin kanala çıkalım’ çağrısını eleştiren Eş, “Gökçek, diskalifiye edilmiş bir siyasetçi, neden Mansur Yavaş onunla televizyon çıksın?” dedi.

Seçimlerin İstanbul’da yapılmasına rağmen Ankara’da da sular durulmuş değil. Özellikle hafta sonunda Mansur Yavaş, eskiden 1 milyar TL’ye varan ihalenin 188 milyona sonuçlanmış olması yüzünden Gökçek’i eleştirdi. İhalenin canlı yayınla internetten yayınlanması bu yüksek indirimlerde önemli bir rol oynadı. Melih Gökçek bu demeçler üzerine Mansur Yavaş’ı karşılıklı görüşmeye çağırdı. Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Sertaç Eş, Seyr-i Sabah programında bu birlikte televizyona çıkılmasının mümkün olmadığını çünkü Gökçek’in siyasetten diskalifiye edilmiş biri olarak Mansur Yavaş ile aynı siklette olmadığını dile getirdi:

‘GÖKÇEK SONRASINDA MUSTAFA TUNA’YA DA CİP TAHSİSATI YAPILMAMIŞ’

“Geçmiş dönemin belediye başkanı Gökçek 23.5 yıl başkanlık yaptıktan sonra partisi tarafından görevinden istifa ettirtildi. Çok tartışmalı bir başkandı. Toplumun belli kesimleriyle polemiğe giren biriydi. Sokakta kendine yumurta atılıyordu ve bu yüzden güvenlik sorunu da var diye söylentiler yayıldı. Melih bey iyi korunuyordu. Çevresinde bayağı bir koruma ekibi vardı. Hatta Ankara’da tek başına gezemeyen belediye başkanı diye eleştiriliyordu. Bu gerekçeyle kendisine 3 cip tahsis edildi. Kendi döneminde belediye böyle bir tahsisat yapmış sonrasında gelen belediye başkanı buna dokunmamış. Sonra Mansur Yavaş döneminde ‘İhtiyaçtansa biri kalsın bunların, ikisini bize verin’ denmiş. Bu tür koruma kararlarını valilikler veriyor. Mansur Bey, Melih Gökçek isterse bir aracı kullanabilir dedi. Sonrasında gelen Mustafa Tuna’ya böyle bir tahsisat yapılmamış.

Mansur Yavaş başkan olduktan sonra ilk ihalesini halka açık yaptı. Sosyal medyadan ihaleyi canlı yayınladı. Teklif veren firma sayısı binin üstüne çıktı. Geçmiş dönemde bir milyar tutar belirlenerek yapılan ihale bu dönemde 188 milyon TL’ye mal oldu. Fiyat kırımı yüzde 60 düzeyine kadar gerçekleşti. Melih Gökçek ihale konusunda gel tartışalım diyor, ben haklı çıkarsam siyaseti bırakayım sen haklı çıkarsan belediye başkanlığını bırak diyor. Ama Melih Bey zaten siyaseten diskalifiye edilmiş durumda. Nasıl siyaseti bırakacak, aktif bir siyasetin içinde değil ki.

‘S-400’ÜN SONUÇLANMASI İÇİN SEÇİMLERİN SONUCU BEKLENİYOR’

ABD şöyle bir kararla Türkiye’nin karşısına çıktı: Rusya’dan S-400 almak stratejik bir karardır. Ben yönümü Rusya’ya dönüyorum. Ya benimlesin ya onunlasın yeklinde sert bir politika uyguluyor. Türkiye hava savunma sistemlerine ihtiyacı var. 1990’lardan beri bunları edinmeye çalışıyor. ABD ve Avrupa’dan bunları bir türlü alamadı. 1 milyar 200 milyon dolar ödendi ve S-400 alınıyor. Bu arada F-35 için de 1 milyar 250 milyon dolar aktardı. Türkiye ikisinden de vazgeçmek istemiyor. Birinin ortağı diğeri bitmiş anlaşma. Ara formüller aranıyor. S-400 radar kapsama alanı çapı 400 kilometre. Bunu öyle bir yere koyalım ki F-35’i görmesin. Bu mümkün değil. Bir ülkenin savunma sistemleri birbirine entegre değilse verimli işletilemez. S-400’ü İstanbul’a konumlandıracaksınız, F-35’leri Malatya’ya konumlandıracaksınız. Bunlara diğer bölgelerde ihtiyaç olmayacağını söylemek mümkün mü?

Bu sorunları çözmek için NATO hakemliğinde komisyonlar kuralım gibi öneriler var. Ama ABD bu stratejik bir karardır, ya benimlesin ya Rusya ile diyor. Türkiye S-400’den vazgeçemez. Hem ihtiyacı var hem ödemesini yaptı. S-500’lerin de birlikte üretilmesi konuşuluyor. 23 Haziran’a kadar seçimler olduğu için iç siyasete etkisi olmasın diye ABD bu konuyu askıda tutuyor. Şurası net ki görüşmelerin hız kazanması için İstanbul seçimlerinin bitmesi lazım.”