Ayhan Bilgen'den taziye açıklaması: Cenaze törenleri geride kalanlarla ilgilidir

Ankara patlamasını gerçekleştiren intihar bombacısının taziye çadırına giden HDP'li Tuğba Hezer günün en çok konuşulan ismiydi. Hükümet ve muhalefet oklarını HDP'ye yöneltti, teröre tavır almamakla suçladı. RS FM'de konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Cenaze geride kalanların acısıdır, her katıldığınız cenazede söylenenlerin ortağı olmazsınız" dedi.

HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer'in Ankara'nın kalbinde gerçekleşen ve 29 kişinin ölümüne, 80 kişinin de yaralanmasına neden olan patlamanın intihar bombacısı Abdülkadir Sömer'in cenazesine katılması gündemin ilk sıralarında yer aldı. İktidar ve muhalefet partileri HDP'yi teröre tavır almamakla, Hezer'i de vatana ihanet etmekle eleştirdi.

Hedef oklarından nasibini alan HDP'nin Sözcüsü Ayhan Bilgen, konuya insani temelle yaklaştıklarını söyledi. RS FM'de Yavuz Oğhan'ın hazırlayıp sunduğu 'bidebunudinle' programında konuşan Bilgen, "Ölenlerin kimliğine bakmadan geride kalanların acısını paylaşmak onaylamak anlamına gelmez" dedi.

​

Bilgen, "Cenaze törenleri geriye kalanların acısıdır. Konuya geride kalanların psikolojisi üzerinden bakmak gerekir. O eylemi onaylamak Ankara'dakilerin acısına duyarsız olmak gibi ele alınmamalıdır. Ölenlerin kimliğine bakmaksızın ölenlerin ailelerinin acılarını paylaşıyoruz. Olaya insan hakları bağlamıyla yaklaşıyoruz. Oradaki bir arkadaşımızın acıyı paylaşması bu insanların niye bu kadar kolay ölüme gidiyor olmalarıyla ilgilidir. Öfkeyle sergilenen tavırları anlamaya çalışmak asla onaylamak anlamına gelmez. Her katıldığınız cenaze ortamındaki söylemlerin ortağı olmazsınız. Eğer gerçekten ölümlerden rahatsızlık duyuyorsak, asker polis, sivil, Kürt gençler ölmesin istiyorsak, Ankara'daki de 4 yaşındaki çocuk, Diyarbakır'da Cizre'de 3 aylık çocuklar ölmesin istiyorsak bu sorunların barışçı çözümüne dair ısrarlı davranmak zorundayız" diye konuştu.

'BATI'NIN ACISINI PAYLAŞTIĞIMIZDA MEDYA GÖRMÜYOR'

Bu noktada eleştirilen HDP'nin Türkiyelileşme politikasının çöktüğünü söyleyenlere itiraz eden Bilgen, "O vekilimiz üzerinden 3 aydır yaşanan dramı örtmeye çalışmanın siyaseten doğru değil. Biz insanların duygusal tepkileri üzerinden değil, kimsenin ölmemesi için çözüm üretmek zorundayız" dedi.

Medyayı da eleştiren Bilgen şöyle devam etti: "İnsan ölümlerinin arasında ayrım yapmıyoruz. İnsan Hakları Heyeti olarak patlamanın yapıldığı yere karanfil bırakmaya gittik. Ama bir medya sansürü ile karşı karşıyayız. Oradaki cenazenin haber olduğu kadar, bizim bu ziyaretimiz de haber olacak mı acaba? Neden orası o kadar cımbızlanıyor da bizim ziyaretimiz haber yapılmıyor. Bizi Türkiye'nin Batı'daki acılarını paylaşma konusunda görmek istemeyen, bizi marjinalize etmek isteyen bir yaklaşım mı egemen medyada?"

'TEZKEREYE EVET DİYENLER ŞİMDİ KAYGILI'

Ve çok tartışılan başka bir konu… Patlamanın gerçekleştiği günden sonra 3 partinin imzasıyla Meclis'ten bir bildiri çıkmış, ancak HDP imzalamamıştı. HDP o günden bu yana eleştirilerin odağı oldu. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise, Suruç ve Ankara Garı'ndaki saldırıları gözetmeksizin çıkan bu bildiriyi doğru bulmadıklarını söyledi, "Diğer patlamalar metnin içinde geçseydi imzalayacaktık" dedi.

Hükümetin sorumluluğunun imza vermekle bitmeyeceğini hatırlatan Bilgen, geçmişte kurulamayan Meclis Araştırma Komisyonu konusunda net olduklarını söyledi. Bilgen, şöyle devam etti:

"Ölümlerin olmaması siyasetin sorumluluğudur. Ama bunu sadece bildirilerle kınama mesajlarıyla gerçekleştirmek mümkün değil. İktidar partisinin sorumluluğu kınama yapmakla bildiri yayınlamakla bitmez. Kaldı ki bu anlamda acıları ayrım yapmaksızın Suruç'u da, Ankara Garı'ndaki patlamayı da dâhil ederek kim tarafından yapılmış ve kime yönelik yapılmış olursa olsun genel kınama çıkması yönünde yaklaşım ortaya koyduk. Daha önce Suruç'tan ve Ankara Garı'ndaki patlamadan sonra da Meclis Araştırma Komisyonu kurulsun diye biçimde tavır koyduk. Ne yazık ki Suriye Tezkeresine ‘evet' oyu veren 3 partinin Türkiye'nin güvenlik kaygılarıyla ilgili takındığı tavrı anlamakta biz zorlanıyoruz. Türkiye böyle bir politika izlerken ve iktidar partisi de yaşamı koruma konusunda irade sergileyemedi. Daha patlamanın üzerinden saatler geçmeden adres ilan ederken iki muhalefet partisinin iktidarla böyle bir pozisyon almasını doğru bulmuyoruz. "