SSCB'nin dağılmasıyla birlikte denize atıldığı düşünülen, 1993 yılında Karadeniz'deki Akçakoca sahiline vuran ve belediye deposunda çürümeye terk edilen Sovyet lideri Vladimir Lenin'in büstünün hikâyesi belgesele konu oldu.
Büstün bir balıkçı tarafından bulunduğunu anımsatan Fırat, taşrada 10 yıllardır çalkantı yaratan Lenin büstünü anlatan belgeselin içeriğine dair şunları söyledi:
"Teknesine bağlayıp kıyıya çıkartmaya çalışırken o dönemin belediye başkanına rastlıyor ve belediye başkanı bu heykelin çok tehlikeli olabileceğini, bu nedenle heykelin ancak ve ancak belediyenin deposunda saklanırsa güvenli olabileceğini söylüyor. Dolayısıyla birinci hikâye bu. Heykeli denizde bulan Mahmut ağabeyin hikâyesi çok önemli çünkü elinden alınmış, gasp edilmiş bir heykel var. Mahmut ağabey çok seviyor heykeli, özlemle anıyor. Ve heykelle yapmak istediği bir dizi şey var, ticari olarak bir işine yarayacağını düşünüyor. Bir yandan yeni belediye başkanı için de, bu heykel sergilenirse Akçakoca'nın ününü artırabileceğine, turizm kenti haline getirebileceğine dair bir öngörüsü var. Bunun dışında bir şekilde o heykele rastlamış, ‘93'te görmüş ya da görmemiş ona dair birtakım korkuları ya da özlemleri olan, dönemin sol siyasetlerinde örgütlü olan, bugün hâlâ örgütlü olanların yansıttıkları, özledikleri bir Lenin var ya da fraksiyonuna bağlı olarak nefret ettikleri bir Lenin var. Ama bir yandan da çok korkulan bir Lenin var. Bir yandan da başka bir anlatı içerisinde Atatürk'e Kurtuluş Savaşı'nda destek vermiş bir Lenin hikâyesi var. Oysa biz heykel hakkında insanların nasıl bir hikâyeleri olduğunu toplamaya çalıştık. Bu birinci eksendi. Komünizm korkusuyla beslenmiş ya da korkular, özlemler, duygularla örülmüş bir hikâye var. Bir anlamda bir taşra hikâyesi."
'LENİN HEYKELİ OLDUĞU İÇİN ÇÜRÜMEYE TERK EDİLDİ'
Belgeselde Türkiye'deki heykel tartışmalarına ilişkin bir perspektif olmadığını aktaran Fırat, Lenin büstünün sergilenmek istenmemesinin ve depoda saklanmasının ideolojik nedenleri olduğunu ifade etti. Lenin'in fikirlerinin bugün hâlâ çok tehditkâr bulunduğunun, komünizm adına yapılan her türlü eylem ve örgütlenmenin yasaklanabildiğini dile getiren Fırat, "Lenin olması depoda çürümeye terk edilmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu açık. Özellikle o dönemdeki belediye başkanının zaten açık olarak ifade ettiği şekilde, Lenin'in kendisinin tehlikeli ve tehditkâr olduğu, bu nedenle devlet tarafından gasp edilmesi, ele geçirilmesine dair yaptığı vurgu, bu anlamda çok rahat anlaşılabilir. Elbette başka bir liberal demokrasi uzlaşmasının içinde yer alan politik figürün heykeli olsaydı bu şekilde muamele edilmeyeceği açık" dedi.
Belgeseli hazırlayan Hoşgeldin Lenin Kolektifi, Aylin Kuryel, Begüm Özden Fırat, Ahmet Murat Öğüt, Emre Yeksan ve Fırat Yücel'den oluşuyor.