Türk Akımı 13 bin 500 istihdam yaratacak

Türkiye ile Rusya arasında yürütülen Türk Akımı doğalgaz boru hattı, Türkiye'nin 2035'te 71.8 milyar metreküpe ulaşacak doğalgaz ihtiyacı için önemli bir destek olurken, 13 bin 500 ek istihdam, 100 milyon dolarlık ek hanehalkı geliri ve 546 milyon dolarlık ek ulusal gelir yaratılmasını sağlayacak.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi'nin (EDAM) hazırladığı rapora göre, 2017 itibarıyla 50.7 milyar metreküp olan Türkiye'nin doğalgaz talebi, 2020'de 55.6 milyar metreküpe, 2035'te 71.8 milyar metreküpe ulaşacak. 2025 itibarıyla Türkiye'nin doğalgaz açığının normal seyir senaryosunda 16 milyar metreküpe, kıtlık senaryosunda ise 37 milyar metreküpe çıkacağı belirtilen raporda, "Bu tablo, Türkiye'nin Türk Akım boru hattından gelecek yıllık 15.75 milyar metreküp doğalgazdan büyük fayda sağlayacağını ortaya koyuyor" denildi.

Milliyet'in aktardığı habere göre, elektrik üretiminde gelecekte de yüzde 30'lar seviyesinde doğalgaz kullanılacağı ifade edilen raporda, "Türkiye'nin 2015'te yüzde 37'si doğalgaz kullanılarak üretilen 227.5 TWh'lik elektrik talebi 2035 itibarıyla 474 TWh'ye yükselmektedir" ifadesi yer aldı.

'RUSYA GÜVENİLİR BİR TİCARET ORTAĞI OLMAYI SÜRDÜRDÜ'

Hat inşaatının, doğalgaz ihtiyacının yanı sıra diğer ekonomik alanlarda da yarar sağlayacağı vurgulanan raporda, "1 milyar dolar yatırımla gerçekleştirilecek olan kara kesiminin inşaatı doğrudan, dolaylı ve zincirleme etki olarak toplamda 13 bin 500 ek istihdam, 100 milyon dolarlık ek hanehalkı geliri ve 546 milyon dolarlık ek ulusal gelir yaratılmasını sağlayacaktır" denildi.

Türk Akımı ile birlikte Rusya'nın gaz ihracatında Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan'ı aradan çıkarma şansına sahip olduğu vurgulanan raporda, "Kasım 2015'te Türkiye'nin Rus Hava Kuvvetleri'ne ait bir Su-24M uçağını düşürmesinin yol açtığı krizde olduğu gibi, Rusya siyasi gerilimin yükseldiği dönemlerde dahi güvenilir bir enerji tedarikçisi ve ticaret ortağı olmayı sürdürdü. Yeniden kurulan Türk-Rus ilişkileri, bölgesel bütünleşmenin ve ikili ilişkilerin çok daha önem kazanabileceği geniş çaplı bir jeopolitik değişimi de yansıtıyor" tespitinde bulunuldu.