00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
8 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
12 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
11 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:27
7 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
FUTBOL SAATİ
Ligden düşme potasındaki takımların durumu
14:05
55 dk
ANKARA FARKI
İsmet Özçelik'le Ankara Farkı
15:03
57 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
SESLİ HABER
Daily Mail: Ukrayna için en kötü barış, savaştan daha iyi
17:51
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
Çin basını: Batı’nın kazanmasına yardımcı olmayacak
18:23
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

'Bir anda ipin ucu kopabilir diye korkuluyor, küresel kapitalizm büyük tedirginlik dönemi yaşıyor'

'Bir anda ipin ucu kopabilir diye korkuluyor, küresel kapitalizm büyük tedirginlik dönemi yaşıyor'
Abone ol
Prof. Kozanoğlu’na göre, dünyada epeydir stagflasyon tehlikesi var. Emek kesiminin gelirinin enflasyondan çok arttığının kanıtı olmadığını belirten Kozanoğlu, Fed'in tetiklediği zincirleme faiz artışlarının tüm dünyayı etkileyecek riskler yarattığını söyledi. Kozanoğlu, Türkiye'nin de 'kendi başına ördüğü çoraplar' yüzünden zorda olduğu görüşünde.
Küresel ekonomide pandemiden çıkışta, Ukrayna çatışmasıyla yüksek enerji fiyatları ve enflasyonist ortam eşliğinde resesyon ve stagflasyon riski gündeme taşındı. Küresel belirsizliğin giderek arttığı bir ortamda ABD'de, Fed'i müteakiben Avrupa Merkez Bankası'nın faiz artırımını önceleyen politikaları ve enflasyonu dizginlemeye çalışırken istihdama etkileri tartışma yaratıyor. Türkiye ise Batı'nın başı çektiği pek çok ülkenin aksine, enflasyonu dert edinmeden yürütülen büyüme politikalarıyla politika faizi 1.5 puan daha düşürülerek yüzde 10.5'e çekilmiş durumda.
Küresel ekonomik kriz ve Batı'da geliştirilen yanıtlar ile Türkiye'deki durumu Altınbaş Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ile konuştuk.

‘Dünyada epey bir süredir enflasyon ile durgunluğun bir arada yaşanması tehlikesi mevcut’

Prof. Hayri Kozanoğlu’na göre, dünyada epey bir zamandır enflasyon ile durgunluğun bir arada yaşandığı stagflasyon tehlikesi mevcut. Pandeminin etkileri ve Ukrayna savaşı eşliğinde dünyadaki jeopolitik gerginliklerin artması ve özellikle ABD'nin Rusya'dan sonra Çin'i de tehdit etmesinin rolüne işaret eden Kozanoğlu, kapitalizmin yapısal sorunlarına da vurgu yaptı.
“Epey bir süredir dünyada stagflasyon yani enflasyonla durgunluğun bir arada yaşanması tehlikesi olduğunu düşünüyorum. Faiz oranlarını artırarak ekonomide talebi kısmak istiyorlar. Ama enflasyonun gerçek nedeninin ne olduğuna bakarsak biri Rusya-Ukrayna savaşı, Kovid pandemisinin getirdiği tedarik zincirlerinde aksamalar, çok konuşulmayan bir neden dünyadaki jeopolitik gerginliklerin artması özellikle Amerika’nın Rusya’dan soınra Çin’i de tehdit etmesi nedeniyle dünyada ekonomik ve teknolojik soğuk savaşa benzer iki bölge oluşuyor. Bu da haliyle ekonomide etkinliğini düşürüyor. Ambargolar, yüksek vergiler konulması maliyetleri arttıran unsurlar. Bir de kapitalizmin genel olarak yeterince üretim yapamaması, son dönemlerde finansal kazançların emtialar, enerji de dahil bunlar üzerinde yapılan spekülasyonların çok daha belirleyici olması üretim altyapısının fazla genişlememesi de arz yönlü sorunları oluşturuyor. Burada talep yönlü faktörler ikinci planda. Belki şurada bir talep yönlü sıçramadan söz edilebilir. Pandemi döneminde özellikle Amerika gibi ülkelerde sosyal programların da çok gelişkin olmaması nedeniyle nakit aktarımları oldu. İnsanların elinde nakit fazlası oluştu, bunun getirdiği bir talep artışı var. Diğer bir neden profesyonel meslek sahipleri bir taraftan evlerinde çalışmaya devam ettiler, gelirlerini almayı sürdürdüler. Ama kapanma nedeniyle yeterince eskisi gibi mal ve hizmetlere talep yükseltemediler. Şimdi bu bastırılmış talep açığa çıktı. Bu da enflasyonu etkiliyor.”

‘AB ülkelerinde biraz da istemeden de olsa faiz artışları yapılmak zorunda kalıyor’

En çok ücret fiyat sarmalının konuşulduğunu belirten Kozanoğlu, rakamlara bakıldığında emekçi kesimin gelirinin enflasyondan fazla arttığını doğrulayan bir kanıt bulunmadığını vurguladı. Avrupa'nın durumunun özel olduğunu, zira zaten büyüme sorunu varken Ukrayna çatışmasından etkilendiğini kaydeden Kozanoğlu, ülkeler arasında farklılıklara da işaret ederken, ABD gibi faiz artışlarıyla ekonomiyi aynı düzeyde etkileme şansının bulunmadığını vurguladı:
“Ama en çok konuştukları konu ücret fiyat sarmalı. Yani emekçi kesimlerin gelirlerinin enflasyondan daha fazla artması ve bunun gelecek dönemlerde de yüksek bir noktaya taşıması. Ama rakamlara baktığımızda bunu doğrulayacak bir kanıt göremiyoruz. Nominal bir artış var ama reel olarak enflasyonla karşılaştırdığımızda böyle bir durum ortaya çıkmıyor. Avrupa’nın özel bir durumu var. Çünkü Avrupa doğalgaz fiyatlarının yükselmesinden daha fazla Rusya-Ukrayna savaşından etkileniyor. Ekonomisi zaten çok canlı değildi, ciddi büyüme sorunları yaşıyordu. Amerika gibi faiz artışları yapıp tüm ekonomiyi aynı düzeyde etkileme şansları yok. AB içinde hem büyümenin değişik noktalarında olan ülkeler var hem gelişmişlik farkları var. Güney ülkeleri Yunanistan, Portekiz, İspanya, İtalya ile Avrupa’nın tuzu kuru denilebilecek ülkeleri Almanya, Hollanda, Avusturya’nın sorunları aynı değil. Onun için Avrupa hem durgunluk hem enflasyon tehdidini çok daha yakından hissediyor. Amerika bir kez faiz artırmaya başlayınca diğer ülkeler buna ayak uydurmadıkları takdirde, Amerikan doları dünyanın rezerv parası, bunun cazip gelmesi halinde diğer paralardan kaçış olabilir. Faizleri artırmanız bekleniyor, aksi takdirde yerel paranızın değer kaybetmesi ve enflasyonun sıçraması söz konusu. AB ülkelerinde biraz da istemeden de olsa faiz artışları yapılmak zorunda kalıyor."

'Karşılıklı bomba etkisiyle bütün dünyayı etkileyebilecek riskli bir durum söz konusu'

Dünyada genel enflasyon ortamında zincirleme faiz artışlarının büyümede ciddi yavaşlama tehlikesi yarattığını belirten Kozanoğlu, karşılıklı 'bomba etkisiyle' bütün dünyayı etkileyecek riskli bir durum ortaya çıktığını kaydetti:

"Daha önceki yıllarda euro'nun ya da Japon yeninin değer kaybetmesi fazla endişe yaratmıyordu. Çünkü o ülkelerin ihracat sektörlerini destekliyordu. Biraz da yan cebime koy gibi düşünüyorlardı. Ama dünyada genel bir enflasyon ortamı olunca böyle bir lüksleri olmuyor. Zincirleme faiz artışları bunun için oluyor ve dünyada zincirleme bir büyümede ciddi yavaşlama tehlikesi ortaya çıkmış oluyor. Çünkü tek tek ülkelerdeki ekonominin yavaşlaması veya daralma tehlikesiyle karşılaşması diğer ülkelerin ihracat yoluyla nefes alma şansını engelliyor. Böyle karşılıklı bomba etkisiyle bütün dünyayı etkileyebilecek riskli bir durum söz konusu.”

‘Amerika bir durgunluğa girecek olursa bu kadar keskin faiz artışlarına devam etmeyebilir'

Kozanoğlu, ABD’nin Biden döneminde Avrupa’yı kendi yörüngesine çekmeyi başardığı görüşünde. ABD’nin enerji krizinden olumsuz etkilenmezken, Avrupa'ya likit gazını sunarak durumu fırsata çevirdiğini anımsatan Kozanoğlu, ancak durgunluğun ABD için de sorun olduğunu dile getirdi. Kozanoğlu, bu koşullarda ABD'nin keskin faiz artışlarına devam edemeyebileceği görüşünde:
“Amerika aslında Biden dönemiyle birlikte transatlantik ittifakını tekrar kurma yolunda adımlar attı. Bir anlamda Avrupa’yı kendi yörüngesine çekmeyi başardı. O bakımdan Avrupa’nın yaşadığı enerji sorunundan en azından görünüşte kendini de bir şekilde sorumlu hissedip OPEC ile böyle pazarlıklara da giriyor denebilir. Amerika zaman içerisinde kaya gazı sayesinde dünyanın bir numaralı enerji üreticisi haline geldi. Az da olsa enerji ihraç eder durumda. O bakımdan Avrupa kadar fazla etkilenmiyor. Ama enerji fiyatlarının çok yüksek olmasını da istemiyor. Bir taraftan da gem, yoluyla likit doğalgazı AB ülkelerine pazarlama gayreti içerisinde. Rusya’dan Avrupa’ya aktarılan gazın yüzde 80 azalarak yüzde 20’ye düşmesi hem Amerika’yı fazla etkilemiyor hem de bunu bir fırsata çevirmeye çalışıyor. Ama kendi ekonomisi içerisinde haliyle onlar da sıkıntılar yaşıyor. Günbegün barometre değişiyor. Dünden beri genel psikolojide bir değişiklik oldu. Çünkü Amerika’da en son açıklanan tüketici güveni ve sektörel güvenler düşük geldi. Bunun sonunda Amerika’nın tahmin edilenden daha hızlı şekilde durgunluğa girebileceği ihtimali arttı. Bu da piyasaları şu şekilde etkiliyor. Amerika bir durgunluğa girecek olursa bu kadar keskin faiz artışlarına devam etmeyebilir. Çünkü kasım ve aralık aylarında 75, 75, 150 puanlık faiz artışlarına kesin gözüyle bakılıyordu. Dünden beri bu şüpheli görünmeye başladı. Böyle olunca da dolar diğer paralar karşısında değer kaybediyor. 96’ya kadar düşen euro-dolar paritesi, 1 euronun ancak 96 Amerikan senti alabilmesi durumundan bir haftada 1’in üzerine geldi. İngiliz poundu da değerlendi. Dünya aslında bir belirsizlik, endişe döneminden geçiyor.”

‘Bir anda Amerika veya başka bir ülkede ipin ucu kopabilir diye korkuluyor, küresel kapitalizm büyük bir tedirginlik dönemi yaşıyor’

Roubini'nin 'stagflasyon' ve 'finansal çöküşün kapıda olduğu' saptamalarını değerlendiren Prof Kozanoğlu, finansallaşmanın derinleştiği bir ortamda yaşanan risklere dikkat çekerken, Britanya'da Liz Truss'ın 44 günlük başbakanlığından örnek verdi. Kozanoğlu’na göre, bir anda Amerika veya başka bir ülkede ipin ucu kopabilir diye korkuluyor, küresel kapitalizm büyük bir tedirginlik dönemi yaşıyor:
“Kriz kahini diye bir unvanınız varsa zaman zaman böyle tahminlerde bulunmalısınız. Michael Rubin bir tarafıyla öyle. Bir tarafıyla dünyada borç piyasaları ve genel olarak finansallaşma çok derinleşmiş durumda. Faiz oranlarındaki değişiklikten çok büyük kazançlar ya da kayıplara yol açabiliyor. Bunun ilk provası İngiltere’de yapıldı. Liz Truss hükümeti genel olarak sermayenin işine gelebilecek olan vergi oranlarını düşürme ve böylelikle arz yönlü ekonomi olarak tabir ettiğimiz ekonomiyi canlandırma hamlesine girişti. Bu piyasalar tarafından inandırıcı bulunmadı. Çünkü bu çok ciddi bir bütçe açığına yol açacaktı. Buna neden olması şöyle yan bir sonuç doğuracaktı. Zaten dünyada faizlerin artışı trendi var, bunun üzerine bütçe açığınız arttığında borçlanmanız daha zorlaşacak. Tahvillerin faiz oranları artacak. Tahvillerde, finansal varlıklarda faizin artması demek fiyatların düşmesi demektir. İngiltere’de emekli ve sigorta fonlarının elinde zamanında faizler çok düşükken alınmış çok büyük bir tahvil stoku var. Bunların değeri zaten faizler arttıkça düşüyordu. Bütçe açığının daha da fazla artacağı faizlerin öngörülenden de fazla düşeceği algısı oluşunca bir anda tahvil piyasalarında büyük bir çalkalanma oldu. İngiliz Merkez Bankası tahvil alımlarını durdurmuşken hızlı bir şekilde tahvil alımlarına geçti. Son dönemde dünyanın en büyük piyasası olan yaklaşık 25 trilyon dolar civarı bir hacmi bulunan Amerikan hazine kağıtları ve tahvillerinin de benzer bir çalkantıyla karşılaşabileceği düşünülüyor. Faizlerdeki küçük bir artış fiyatlarda orta-uzun vadeli kağıtlarda inanılmaz değişiklikler yaratıyor. Bir finansal kurumun çökmesi bütün finansal sistemi tehlikeye atabilir. 2008 krizine benzer şekilde bankaların çok sorunlu olmadığı düşünülüyorsa da gölge banka dediğimiz yerlerde beklenmedik kayıplar olabileceği ihtimalinden söz ediliyor. Gölge bankacılık sonucu teknik bir konu ama takas merkezlerinden işlemlerin çoğu geçmiyor. Bunun bir sorumlusu da olmayabilir. Bir anda Amerika veya başka bir ülkede ipin ucu kopabilir diye korkuluyor. Küresel kapitalizm büyük bir tedirginlik dönemi yaşıyor. Rubin’in dedikleri çıkar mı bilemiyorum ama herhangi bir yerden böyle bir sorun patlak verebilir.”

‘Türkiye daha çok kendi başına ördüğü çoraplar yüzünden büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya’

Prof. Kozanoğlu'na göre Türkiye'de ise faizler ekonomi açısından 'yol gösterici' olmaktan çıkmış ve seçimlere kadar propaganda malzemesi olmuş durumda. Ekonomi yönetiminin çeşitli mekanizmalarla döviz kurunun patlamasını önlemekle meşgul olduğunu belirten Kozanoğlu, “Türkiye daha çok kendi başına ördüğü çoraplar yüzünden büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya” vurgusu yaptı:
“Merkez Bankası politika faizleri, artık ekonomide bir yol gösterici, fiyat aktarım mekanizmasının merkezi olmaktan çıkmış durumda. O yüzden düşmesi ya da arttırılmasının bir etkisi olmuyor. Bunu seçimlere kadar bir propaganda malzemesi olarak kullanmaya çalışıyorlar. Şu anda ekonomi yönetiminin yapmaya çalıştığı çeşitli mekanizmalarla döviz kurunun patlamasını engellemek. Bunu seçimlere kadar devam ettirebilirler mi bilemiyorum. Eğer bu bir şekilde değişik kanallardan dost ülkelerden gelen dövizlerle devam ettirebilirse, bir de seçim dönemine yönelik geniş kitlelere hoş görünecek adımlar atılabilirse ekonomiyi tam karaya oturmadan seçimleri geçmeyi düşünüyorlar. Ben yurttaşın ‘Beş yıllık dönemde dört buçuk yılını sıkıntılarla geçirdik, küçük tavizler sonunda oyumu size vereceğim’ demesine çok büyük ihtimal de vermiyorum. Türkiye’deki sorunlara dünyadaki durumun da etkisi var ama Türkiye daha çok kendi başına ördüğü çoraplar yüzünden büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала