Almanya'da ortaya çıkan ‘Pegida' hareketi, ekimden beri her pazartesi göçmen ve İslam karşıtı eylemlere imza atıyor. Türkçeye ‘Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar' ifadesiyle çevrilen 'Pegida' hareketinin Dresden'deki son gösterisinde katılım 17 bin 500'e ulaştı.
Kiliseler, siyasi partiler ve sanatçılar "Pegida gösterilerine katılmayın" çağrıları yapsa da katılım giderek arttı, karşı gösterici sayısında ise düşüş gözlendi. Ülkenin güçlü iş adamlarını toplayan Almanya Sanayi Federasyonu'nun Başkanı Ulrich Grillo, Almanya'nın uzun yıllardır göçmen ülkesi olduğunu belirterek, böyle de olması gerektiğini söyledi.
Diğer tarafta ise Ukrayna krizi nedeniyle ABD ve AB kanadının Rusya'ya uyguladığı yaptırımlardan doğan sıkıntılar var. Almanya, Rusya'nın Avrupa'daki en büyük ticari ortaklarından biri olarak bu yaptırım kararlarından olumsuz etkilenen ülkelerinden başında geliyor. En son Alman-Rus Dış Ticaret Odası, yaptığı ankette her iki tarafın da yaptırımlardan nasıl etkilendiğini sorguladı. Ankete katılan şirketlerin yarısından fazlası Ukrayna ihtilafının işlerine doğrudan yansıdığını açıkladı.
"Ali Topuz'la Dünya Hali"ne konuk olan Alman Uluslararası Güvenlik İlişkileri Enstitüsü uzmanlarından Günter Seufert, Almanya'da ortaya çıkan Pegida hareketini ve Almanya'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlardan nasıl etkilendiğini değerlendirdi.
"PAZARTESİLERİ YÜRÜYÜŞE ÇIKMA GELENEĞİ ALMANLARIN BİRLEŞMESİNDEN ÖNCE BAŞLADI"
Almanların bir federatif sistemi olduğunu anımsatan Seufert, "Doğu Almanya eski komünist bloğuna aitti ve oraya hiç yabancı göçü olmamıştı. Pegida'nın merkezi Dresden kenti. Dresden, Doğu Almanya'da Sakson eyaletinde ve oradaki nüfusta yabancı oranı çok ama çok düşük, yüzde 2'nin altında. Almanya'da Alman pasaportu taşımayan insanların oranı, ortalama yüzde 10. Bu eyalette ve bu kentin yüzde 2'sinin altında, gözle görünür bir yabancı varlığına karşı bir protesto değil bu. Bu yürüyüşler hep pazartesi akşamları oluyor ve bu pazartesi akşamları yürüyüşe çıkma geleneği aslında Almanların birleşmesinden önce başladı. O zaman Doğu Almanya'da başka bir kentte her pazartesi akşamı, komünist rejime ve Doğu Almanların hükümetine karşı sessiz yürüyüşler yapıldı. Şimdi bu grup bu geleneğe sahip çıkmak istiyor veya daha fazla onu gasp etmeye çalışıyor" dedi.
"YABANCI DÜŞMANLIĞININ YAYILMASI EKONOMİ İÇİN DE KÖTÜ"
Seufert, Pegida'nın ortaya çıkış sürecini şu sözlerle özetledi: "Bence burada yabancı düşmanlığı ifade ediliyorsa veya İslam karşıtlığı ifade ediliyorsa da bu aslında Almanya'nın şu andaki biraz ekonomik kriz demeyelim ama pek ilerleme kaydedememesine bağlı bir durum. Onlar sınıfsal bakımdan geri kalan insanlar veya alt sınıfa düşme tehlikesi hisseden insanlar. Kolayca bir ifade etme biçimi arıyorlar ve bunu ‘İslam karşıtlığı' olarak ifade ediyorlar. Konu hayli ciddiye alınıyor çünkü Almanya'nın tarihi biliniyor ve belli bir sorumluluk hissediliyor. Ve aynı anda da öyle bir yabancı düşmanlığı çok yayılıyorsa bu ekonomi için de kötü, toplumsal barış için de çok tehlikeli ve bu bakımdan çok ciddiye alınıyor. Kiliseler, sendikalar ve partiler arasında, bu harekete karşı az görünen bir birliktelik hakim."
"ALMANYA İÇİN RUSYA RASYONEL BİR AKTÖR"
Almanya'da Pegida'ya karşı çıkan seslerin iki kaynağı olduğunu belirten Günter Seufert, bunlardan ilkinin ve ilginç olanının Alman sanayi olduğunu söyledi. Seufet, "Rusya, Alman sanayi için hem çok önemli bir piyasa hem de üretim yeri. Çok sayıda Alman firma, Rusya'da yatırım yaptılar, hem de Almanya'nın Rusya'ya enerji bağımlılığı söz konusu. Bir yere kadar bu ekonomik kaygılar önemli. İkincisi; tarihten gelen bir şey var. Hitler döneminde Sovyetler Birliği yürüdü, saldırdı. Rusya'yla bir anlaşma yapıldı ve adım adım müzakerelere binaen, yürütülen bir siyaset yüzünden Almanya bu şekilde birleşti. Burada ‘Rusya eninde sonunda rasyonel bir aktör ve saldırgan bir aktör değil' diye bir siyasi gelenek söz konusu" ifadelerini kullandı.