CHP milletvekili Özgür Özel RS FM’de gazeteci Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı.
AK Parti ve MHP’nin başkanlık sistemi’ni de içeren anayasa değişikliği teklifinde anlaşma sağlanırken, CHP, cumhurbaşkanlığının yetkilerinin kısıtlandığı bir anayasa taslağı hazırladı. Bu taslağa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, öncelikle OHAL döneminde anayasa yapılamayacağının altını çizdi. Anayasaların bir toplumsal uzlaşma belgesi olduğunu vurgulayan Özel “Onlarca gazeteci, yazar ve düşünce insanı hapishanelerdeyken yargı bağımsızlığından söz edilemezken, düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde bu denli baskı varken yeni bir anayasa yapılmasından söz edilemez” dedi.
CHP’nin demokratik bir anayasa yapma koşulları üzerinde özellikle durduğunu ifade eden Özel, “Ancak şu andaki mevcut durumda AK Parti ve MHP anayasasına karşı çıkışımızı temellendiren bir taslak hazırladık. Ve bu taslakta Başkanlık sisteminin karşısında inşa edilmesi gereken sistemin güçlendirilmiş bir parlamento ile yetkileri sembolik düzeye indirgenmiş bir cumhurbaşkanlığı olduğunu vurguladık” ifadelerini kullandı.
AK Parti ve MHP’nin anayasa teklifinin, kapalı bir Meclis oylamasında 330’u bulmasının mucize olduğunu belirten Özel, şöyle devam etti: “Ancak kapalı olması gereken oylama fiili olarak açık yapılırsa, sandık önlerine parti komiserleri yığılırsa ve vekillere ‘Evet’ oyu vermemeleri halinde FETÖ’cü olmakla suçlanıp dokunulmazlıklarının kaldırılacağı yönünde baskı yapılırsa sonuç değişir. Yiğitlerse ve kendilerine güveniyorlarsa herkesin yerine oturduğu, sadece ismi okunan vekilin sandık önüne gittiği bir sistemde oy kullanılsın. İddia ediyorum ki, bu şekilde yapılan bir oylama ile 275’in üzerine çıkamazlar.”
‘SİYASETİN DİLİ BU SALDIRILARI MEŞRULAŞTIRIYOR’
Özel, Manisa'nın Turgutlu ilçesinde parkta spor yaparken, darp edilen 4 aylık hamile Ebru Kaya olayına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Bu tür olayların Türkiye’de olağan hale gelmeye başladığını belirten Özel, “Faillerin yakalanmadığı ya da yakalandıklarında hafifleştirici sebepler icad edilerek yargılamaların yarım yamalak yapıldığı, cezasızlığın genel kaide haline geldiği bir ortamda bu tür olayların önüne geçilemez” yorumunda bulundu.
Özel, bu saldırıların gerisinde siyasi bir sorumluluk olduğunun altını çizdi. Özel, “Kadın Bakanlığı’nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na çeviren bir zihniyet aslında kadının yerini de tarif ediyor. İktidarın kafasındaki kadın evinde oturan ve en az üç çocuk yapan bir eşten öteye geçmiyor. İşte bu iktidarın topluma verdiği mesajların yarattığı sapkın gerici zihniyetler de bir kadının parkta spor yapmasına tahammül edemiyor, cezalandırıyor” dedi.
Saldırganın terlikle vurmasının da üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olduğunu belirten Özel “Terlikle vurmak Ortadoğu halkları arasından en aşağılayıcı yöntemdir. Kendilerini Ortadoğu lideri olarak görenlerin topluma yüklediği mesajların sapkın zihniyetler açısından ne kadar içselleştirildiğini anlıyoruz” diye konuştu
Özel, siyasetin dilinin bu saldırıların meşru zemini oluşturduğunu da vurguladı. Özel, “Hatırlayacaksınız, İstanbul’da hemşire Ayşegül Terzi’ye şort giydiği için saldırıldığında bu ülkenin Başbakan’ının tepkisi, ‘ tekme atmayın mırıldanın’ şeklinde olmuştu. Ya da kadın kahkasını tahrik unsuru olarak gören bir siyasetçimiz- Bülent Arınç- olmuştu. Ensar Vakfında yaşanan tecavüzü ‘kurumun adı kirleniyor’ diye hayıflanarak izleyen ve ‘bir kereye mahsus’ olarak değerlendiren kadın bir bakanımıza Aile ve Sosyal Politikalar teslim edildi” ifadelerini kullandı
