Bu olay, Suriye’de terörle mücadele eden kilit güçler arasında ciddi bir koordinasyon eksikliğinin olduğunu açığa çıkardı.
Bu bağlamda özellikle Suriyeli Kürtlerle muhtemel ortak çalışmaların şekli, niteliği ve boyutu meselesi çok tartışmalı olup Astana görüşmelerinin yakında yapılacak olan beşinci turunun gündem konularından biri olacağı bekleniyor.
Peki Türkiye, Suriyeli Kürtlerle hangi şartlarda ve nasıl bir işbirliğinin mümkün olduğunu düşünüyor? Suriye krizinin çözümü için, Astana’da yapılan Suriye barış görüşmeleri taraflarınca nasıl bir formül uygun görülebilir?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar şu değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin Suriye’deki veya Irak’taki Kürtlerle bir meselesi yok. Türkiye’nin PKK ile ve PKK’nın Kürtlere enjekte ettiği radikal ideolojiyle ve bu radikal ideolojinin üretmiş olduğu etkilerle sorunu var. Sincar’dan başlayarak Şengal’deki ezici durumu kullanan PKK’ya bir misyon biçildi. Ve o misyon dahilinde Irak’taki belli noktalardaki Kürtler ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürt varlığı bir şekilde PKK’lılaştırıldı. Yani PKK, radikal ideolojisiyle, travmatik Türk düşmanlığıyla ve ırkçı zihniyetiyle oradaki Kürtleri PKK’lılaştırmaya başladı. Aslında daha önce Türkiye tarafından, oradaki Kürtlerin PKK’nın etkisinden kurtarılması, daha meşru bir zemine çekilmesi, kabul edilebilir bir yapı üzerinden varlığını devam ettirmesi konusunda bir çözüm üretilmeye çalışılıyordu. Ama o çabalar çok dikkate alınmadı. Çünkü Türkiye’nin ortaya koyduğu çözüm, Batı dünyasının hedeflerine ve menfaatlerine uymuyor.
Burada, ütopik olmakla beraber ama kalıcı bir çözüm için bence Sünni Arap-Türkmen-Kürt ÖSO’su ile Rejim-Şebbiha-Şii milis işbirliği üzerinden Rusya-Türkiye-İran-Irak-Suriye ittifakı olması gerekir. Bu, bölgenin çok daha büyük bir kaosa sürüklenmesine sebebiyet verecek mezhebi gerilimin ortadan kaldırılmasını da sağlayacak. Çünkü sonuçta Suriye’deki iç savaşın temel ekseni, Sünni ve Şii mezhepler arasındaki çatışma. Sünniler’le Şiiler arasındaki çatışma ile ilgili bir çözüm üretilmediği sürece bu sorun çok kalıcı olacak ve çok derinleşecek.
Şimdi buradan da PKK kendisine yol buluyor. Yani PKK’nın en çok istismar ettiği alan burası. Dolayısıyla eğer biz Kürtlerin, PKK’nın etkisinden kurtarılmasını istiyorsak, yani meşru bir temsil hakkını elde etmelerini istiyorsak, bunun yolu, Sünni Arap-Türkmen-Kürt ÖSO’su ile Rejim, Şebbiha ve Şii Milis arasındaki işbirliği üzerinden Rusya-Türkiye-İran-Irak-Suriye ittifakı. Çok zor gözükmekle beraber bu noktada yoğunlaşılmasını ben çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sonuçta Şebbiha, Rejim ve Şii milis ekseniyle ÖSO-muhalif ekseni bir şekilde mezhebi ihtilafları bir tarafa bırakacak şekilde siyasi bir çözüm peşine düşerlerse, ortak bir Suriyelilik ruhu üzerinde durursa ve Türkiye, İran, Irak ve Rusya buna destek verirse, bir kere bölgenin en büyük kaosuna sebep verebilecek olan mezhep savaşı ile ilgili tehditler ortadan kalkar ve Suriye meselesinin çözümü ile ilgili çok önemli bir adım atılmış olur. Ama şu anda bu ütopik, yani çok zor gözüküyor. Ama ben başka bir çare açıkçası görmüyorum.
Sonuçta hiçbir savaş, adil bir paylaşım ve barış olmadan bitmez. Burada da buna ihtiyaç var. Yani Rusya’nın, Türkiye’nin, İran’ın ve Batı dünyasının bunu sağlamaları gerekiyor. Ama böyle bir fotoğraf şu an biraz uzak gibi gözüküyor.