Alanya Alaeddin Keykubat Üniversitesi, Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü’nün ortaklaşa düzenledikleri bu etkinliğe Rusya’dan farklı üniversitelerinden akademisyenler ve araştırmacılar ile Türkiye’den uzmanlar katılıyor.
Çalıştayda Türk-Rus ilişkilerinin gelişmesi için fikirler ve projeler görüşülüyor.
Sputnik’e konuşan Alanya Rus Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Yekaterina Gündüz, etkinliğin amaç ve hedefleri ile ilgili olarak şu ifadelerde bulundu.
Konferansımızın amacı, Rusya ve Türkiye’nin üniversiteleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyaları arasındaki temasları güçlendirmektir. Etkinliğimize, Rusya-Türkiye ilişkilerini araştıran Rus ve Türk bilim adamları davet edildi. Rusya tarafından çalıştayımıza St. Petersburg Devlet Üniversitesi, Petrozavodsk Devlet Üniversitesi, Adalet Akademisi, Sosyal Bilimler Sendika Üniversitesi, Rusya Devlet Pedagoji Üniversitesi ve diğer pekçok kurumun temsilcisi katılıyor.
Konferansımız boyunca şu konuların ele alınması bekleniyor: Rusya’nın Türkiye’deki tarihi mirasının korunması; Rus ve Türk bilim ve eğitim kuruluşları arasında uzun vadeli işbirliklerinin sağlanması; kültürel, tarihsel, sağlıklı ve ekolojik turizm merkezleri olarak Rusya ve Türkiye’nin gelişimi; karşılıklı etkileşimin aracı olarak Rusya ve Türkiye’nin dilsel komünikasyonları; Rus ve Türk iş adamları arasında yatırım ve teknoloji ilişkilerinin gelişimi vs.
Hem Alanya’da yapılan çalıştayla ilgili hem de Rusya-Türkiye ilişkilerinin perspektifleri ile ilgili Sputnik’e geniş yorumlarda bulunan Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü (EPPEN) Başkanı Volkan Özdemir ise şunları söyledi.
24 Kasım krizi, Türkiye-Rusya ilişkilerinin sadece ticari, ekonomi ve enerji işbirliği üzerinden gittiği ve siyasi ve jeopolitik olarak bu ilişkiler bir karşılıklı anlayış çerçevesinde desteklenmediği takdirde iki ülke açısından da çok büyük kayıplar, sorunlar meydana gelebileceğini göstermiştir.
Şu anda uzun yıllar sonra ilk defa Türkiye ile Rusya’nın ortak bir strateji belirlemesi ve jeopolitik çıkarlarını ortak politik arayışlarıyla desteklenmesi söz konusu. Bu çok önemli. Bunun somut yansıması Astana görüşmeleri üzerinden Suriye’de devam eden Türkiye, Rusya ve İran arasındaki işbirliğinde son bir yıldır görülüyor. Benzeri daha geniş çerçevede Irak ve diğer bölgeler için de söz konusu olabilir. Ama bütün bunlardan bağımsız olarak da bence Türkiye ve Rusya’nın artık siyasi güvenlik meselelerini, bu konudaki farklılıklarını ve benzerliklerini, ortak çıkar noktalarını ve ne yapabilmeleri konusunda bir araya gelip tartışmaları, konuşmaları lazım.
Bence Türkiye ve Rusya birbirini son 300 yılda Batı’ya karşı mesaj vermek açısından bir koz olarak kullanmıştır. İşte bunun artık değişmesi gerekiyor. Türkiye ve Rusya’nın, Amerikan hegemonyasının gerilediği, geçmişin bittiği fakat geleceğin henüz belirlenmediği bu yeni dünya düzeninde kendi uluslararası konumlarını tanımlarken başkalarına, Batı’ya mesaj vermek üzerine değil, kendi ihtiyaç ve eksikliklerini bir arada konuşabilecekleri mekanizmaları, düşünce merkezlerini yaratmaları gerekiyor. İşte bu yapılırsa Türkiye-Rusya ilişkilerinin ilerleyeceğini, gelişeceğini düşünüyorum. Fakat bunlar olmazsa ve iki ülkede Batı etkisi devam ederse, iki ülkenin de asıl amacı olarak Avrupa’ya mesaj vermek olursa bence Türkiye-Rusya ilişkileri çok fazla ilerlemeyecektir. İlişkilerimizin ilerlemesi için, işbirliği imkanlarının artması için ortak düşüncelerin geliştirilmesi gerektiğini ve bunun da iki ülkenin ulusal çıkarlarını dengeleyecek isim ve kurumların bir araya getirilmesiyle olacağını düşünüyorum.
Bu yüzden bu tür etkinliklerin olması, Türk ve Rus akademik ve uzman çevrelerinin bir araya gelmesi, ikili ilişkilerimizin geleceği açısından çok önemli.