Birleşmiş Milletler ve Ürdün’den heyetlerin gözlemci olarak yer aldığı görüşmelerde Amerika Birleşik Devletleri, son Astana toplantısında olduğu gibi bu kez de temsilcisini göndermedi. ABD’nin bu tavrının amacı ve anlamı nedir?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şunları söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin şu anki Soçi zirvesine katılmadığı doğru. Ama zaten ABD, Soçi ve Astana süreçlerine gözlemci olarak katılıyordu. Yani ABD, bu süreçlerin organik bir parçası değil. Bununla birlikte ABD, şu anki Soçi zirvesine hiçbir şekilde katılmayarak aslında bir tavır da ortaya koyduğu doğru. Bunun değişik sebepleri olabilir. Bir taraftan Soçi’de ortaya çıkan süreci görmezden gelmek istiyor olabilir. Veya ‘ben bu süreci hedef ve menfaatlerime uygun bulmuyorum’ mesajı da veriyor olabilir.
Bir diğer taraftan da ABD, kendisinin de desteklemiş olduğu PYD/YPG-PKK vekalet savaşçılarının, Soçi ve Astana’da şu ana kadar yer bulamadıkları için tavrını ortaya koyuyor olabilir.
Şu anki Soçi zirvesi, Suriye Anayasası ile ilgili önemli bir süreci yürüttüğü için önem taşıyor. Evet, bugünkü Soçi zirvesinin temel karekteri teknik heyetler üzerinden yapılan bir görüşme. Soçi’de insani yardımların ulaştırılması ve Suriye’nin altyapısının yeniden inşa edilmesi ile ilgili detaylar görüşülüyor. Ama bence Soçi süreci kapsamında asıl önemli olan husus, Suriye Anayasa Komisyonunun oluşturulmasına yönelik adımların atılıyor olmasıdır.
Bugün Suriye, iki küresel gücün – Rusya ve ABD’nin – çekiştiği bir alana dönüştü. Rusya, çok güçlü diplomatik kabiliyeti ve askeri bir başarı ortaya koyarak Suriye konusunda İran ve Türkiye ile bir işbirliği ortamı üretebildi. Ama ABD bunu yapamadı ve şu anda Soçi ve Astana süreçlerini bir şekilde sabote ederek desteklediği yapıların meşrulaştırılması için onlara alan ve zaman kazandırmaya çalışıyor. Suriye meselesi, askeri kısmın sona doğru yaklaştığı ve siyasi kısmın giderek hırçınlaştığı bir döneme girdi. Şimdi tam ikisinin ortasındaki bir dönemde, yani hem askeri hem siyasi sürecin tam kesiştiği bir noktada ABD, kendi kartlarını güçlendirmek adına çeşitli tavırlar ortaya koyuyor.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.
