Rusya İnsan Hakları Enstitüsü Genel Müdürü Kamilcan Kalandarov, Sputnik'e verdiği demeçte ABD Temsilciler Meclisi'nin 170 üyesinin Dışişleri Bakanı Antony Blinken'a Türkiye'de 'insan hakları ihlalleri ve demokrasiden uzaklaşma' iddiasıyla gönderdiği mektup ile ilgili gelişmeleri yorumladı.
ABD'nin bu eylemlerinin açıkça Türkiye'nin içişlerine müdahale girişimi olarak yorumlanması gerektiğine inanan Kalandarov, şöyle konuştu:
"Bu eylemlerin Türkiye'nin içişlerine müdahale olduğu açıkça ortada. Belli ki Ankara'nın son zamanlarda bağımsız dış politika izlemeye, ülke içinde düzen kurmaya ve Rusya ile askeri, ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirmeye başlamasından rahatsız oluyorlar. Bu nedenle Amerikalılar var gücüyle Türkiye'ye baskı yapmaya, onu dünya kamuoyu önünde karalamaya çalışıyorlar. Ve bu açıdan Washington için ‘insan hakları’, yıllar boyunca test edilmiş olan, ABD’nin acele çıkarları için bağımsız bir ülkeye karşı periyodik olarak kullanılabilecek ciddi bir baskı aracıdır. Büyük bir üzüntüyle söylüyorum, son yıllarda ‘insan hakları’ kavramı uluslararası ilişkilerde bir tür uyarıcı haline geldi. Önceden, bu kavrama farklı içerik yükleniyordu. Ancak şu anda ABD’nin sayesinde bu kavram artık ne saygı uyandırıyor, ne de güven veriyor. Bu uluslararası hukuk teriminin özünü gözden düşürdüler. Ve bu nedenle ne ABD’nin, ne de diğer Batılı devletlerin, başka bir ülkede insan haklarının ihlal edildiğini duyurmaya herhangi bir manevi hakkı bulunmuyor."
Aynı zamanda Türkiye’nin, dünyadaki herhangi bir ülke gibi insan haklarının gözetlenmesi açısından ideal olmadığı görüşünü dile getiren Kalandarov, şunları söyledi:
"Elbette Türkiye'de insan hakları meseleleri mükemmel durumda değil. İnsan hakları topluluğu bu ülkede periyodik olarak belirli insan hakları ihlalleri tespit ediyor. Ancak ihlaller herhangi bir ülkede oluyor. Hatta ABD’de insan hakları çok daha fazla ihlal ediliyor."
Kalandarov, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı insan hakları alanında, nihai hedefi yeni bir anayasa geliştirmek olan eylem planı hazırlamaya sevk eden şeyin belki de ülkedeki insan hakları durumunu iyileştirme arzusu olduğunu sözlerine ekledi.
