Dünya Ekonomik Forumu dolayısıyla Davos'ta bulunan Başbakan Davutoğlu, basın toplantısı düzenledi.
‘TEK KONU SIĞINMACILAR DEĞİL'
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile gerçekleşecek görüşmenin daha önceden planlandığına dikkat çeken Davutoğlu, "Dolayısıyla bu planlanmış bir husustur, salt mülteciler sorunu ile ilgili değil" diye konuştu.
‘TÜRKİYE TEK BAŞINA BU YÜKÜ KALDIRACAK DEĞİL'
Davutoğlu, müzakerelerin önemli bir boyutunun da sığınmacılar sorunu olacağına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Çünkü bütün dünyada şu anda mülteciler birinci konu halinde. Türkiye, mülteciler konusunda büyük takdir topluyor. Katıldığım her oturumda Türkiye'ye özel teşekkür ediliyor. Geçen sene bu yoktu, daha önceki sene, hiç kimse mülteciler sorunun farkında değildi. Şimdi hem bir farkındalık oluştu hem de Türkiye'ye takdir oluştu. O bakımdan tam da bu farkındalık oluşmuşken, mülteciler sorunu konusunda sistematik, tutarlı, kapsamlı bir çözüm yolu bulmak lazım. Bu da nasıl olur? Bir kere mültecilerin Suriye ve Irak'tan akışını yavaşlatmak, mümkünse durdurmak, orada çözüm bulmak… İkincisi, gelen mültecilerin yükünün, adil bir şekilde herkes tarafından paylaşılacağı bir mekanizma oluşturmak. Türkiye tek başına bu yükü kaldıracak değil. Kimse yardım etmediğinde de Suriye'ye yardım ettik, yine yardım ederiz. Fakat mülteciler Avrupa'ya da yönelmişlerse, bunun bedelinin sanki Türkiye tarafından ödenmesi gerekiyormuş gibi bir algıyı doğru bulmayız."
‘TÜRKİYE PLANLADIĞI HUSUSLARI DEVREYE SOKUYOR'
Suriyeli mültecilere verilecek. Suriyeli mülteciler için kullanılacak ama Türkiye kullanacak, çünkü Türkiye'de bu mülteciler. Dolayısıyla mesele bir para meselesi değil, bir insanlık meselesidir. Avrupa içerisinde bu konuda anlaşmazlık vardı. Ümit ederim, yarın bunları detaylı olarak Sayın Merkel ile görüşeceğiz ama Sayın Merkel, son yaptığı açıklamalarla bence mülteciler konusunda da Türkiye'nin rolü konusunda da takdir edilmesi gereken bir liderlik gösteriyor. Merkel, bütün siyasi baskılara rağmen konunun öneminin, insani boyutunun öneminin farkında, hem de Türkiye'nin yaptıklarının ve yapabileceklerinin de farkında. Sayın Merkel ile son bir yıl içinde yaptığımız her toplantıda ortak bir perspektife sahip olmaktan da büyük bir mutluluk duyuyorum. Yarınki toplantımız bu ortak perspektifin yansıması şeklinde cereyan edecek."
‘KILIÇDAROĞLU KEŞKE DAVOS'A GELSE'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözleriyle ilgili tartışmaları nasıl değerlendirdiğine ilişkin bir soru üzerine ise Başbakan Davutoğlu, İstanbul'dan ayrılmadan bu konudaki görüşlerini daha önce ifade ettiğini hatırlattı.
Davutoğlu, şöyle dedi: "Sayın Kılıçdaroğlu, gerçekten siyasi etiğe, siyasi nezakete uymayan bir üslup kullanıyor. Türkiye, tam anayasa başta olmak üzere birçok konularla ilgili muhalefetle yaptığımız görüşmelerle daha medeni bir diyaloğun içine girmek üzereyken, Sayın Kılıçdaroğlu'nun kullandığı bu seviyesiz üslup, gerçekten hem siyasetin doğasını olumsuz yönde etkiliyor, hem de Kılıçdaroğlu'nun niyetinin ne olduğunu anlamak konusunda da ciddi sıkıntılar doğruyor. Ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun ara sıra yurtdışına çıkmasından hep memnuniyet duymuşumdur. Keşke Davos'a gelse, burada konuşulanları görse, biraz dünyayı tanısa ya da diğer başkentlere gitse ve Türkiye'nin önemini bir anlasa, Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde nereden nereye geldiğini biraz da muhataplarından dinlese, en azından takdir etmeyi, en azından seviyeli bir üslup kullanmayı öğrenir."
"Maalesef Türkiye içine kapanıp ideolojik dogmalarla belki meseleleri şahsileştirerek, bu şahsileştirilen meseleler üzerinden kendi kitlesini toparlama çabası içerisine girmek suretiyle Türkiye'de son derece olumsuz bir atmosferin oluşmasına sebebiyet veriyor Sayın Kılıçdaroğlu" diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Öncelikle siyasi nezaketi ve siyasi etiği temel alıp eleştirecekse, muhatabı Sayın Cumhurbaşkanımız değil, eğer hükümeti eleştirecekse bu eleştiri kapısı her zaman açık, her zaman bunu yapabilir. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız üzerinden Cumhurbaşkanlığı makamını dahil, Cumhurbaşkanımızı yıpratmak için bu tür ifadelerle bir kampanya yürütmesi tam da bu günlerde Türkiye dışında Türkiye ile ilgili oluşturulmak istenen algıya tetavvuk eden, ona uygun düşen, onunla işbirliği yapan bir psikoloji oluşturuyor. Geçen gün hasbelkader bir Rus televizyonunu izliyordum, Kılıçdaroğlu'nu öne çıkaran yorumlarla Türkiye'ye dönük saldırılar yapıyorlardı. Kılıçdaroğlu, yurtdışında Türkiye karşıtlarına malzeme vermek yerine Türkiye'de kendi vizyonunun ne olduğunu, kendisinin ne düşündüğünü seviyeli bir şekilde anlatmakla mükelleftir. Dolayısıyla hem bu üslubu şiddetle kınıyorum hem de bu konuda her zaman Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanımıza ve bu devletimizi temsil eden makama sahip çıkacağımızın, bunun için gereken her türlü çabayı göstereceğimizin ve gereken adımları atmak konusunda hiç tereddüt etmeyeceğimizin de bilinmesini isterim."