CHP'li Murat Emir, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 23 Şubat 2016 tarihinde El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamalara yer verdi.
DAVUTOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI DELİL OLARAK GÖSTERİLDİ
‘DAVUTOĞLU ZIMNEN ÜSTLENMİŞ OLMAKTADIR'
"Davutoğlu, bu sözleri ile Suriye topraklarında gerçekleşen savaş hali ve karmaşanın sorumluluğunu zımnen üstlenmiş olmaktadır. Davutoğlu 'Suriye halkı' derken Suriye'deki IŞİD, PYG-YPG, El Nusra, Ahrar'uş Şam ve irili ufaklı İslamcı silahlı gruplardan hangisini kast etmektedir? 'Türk desteği' derken hangi gruba destek olduğunu söylemektedir? 'Türkiye sayesinde' derken, ülkemizden gönderilen silah ve mühimmatları mı belirtmektedir? Davutoğlu'nun El Cezire muhabirinin sorusuna verdiği yanıtlar, ülkemizin çoktandır Suriye'deki savaşın açık bir tarafı haline geldiğinin, bu ülkeye silah ve mühimmat gönderdiğinin dolaylı yoldan da olsa itirafıdır."
TCK VE BM ANTLAŞMASI UYARINCA İŞLEM YAPILMALI
CHP'li Emir, suç duyuru dilekçesinde Başbakan Davutoğlu için Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ‘Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar& başlıklı Dördüncü Bölümü ve Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Antlaşması uyarınca işlem yapılmasını istedi.
‘SURİYE'NİN İÇ İŞİNE KARIŞILIYOR'
‘TÜRKİYE'NİN DESTEKLEDİĞİ GRUPLAR AÇIKLANMALI'
Suriye'de hangi grupların desteklendiğinin açıklanmasını isteyen Emir, "Şu artık açıktır, Sayın Başbakan'ın itirafıyla beraber. Türkiye, Suriye'deki iç savaşın bir tarafıdır ve ülkeye silah ve mühimmat gönderdiği Başbakan düzeyinde itiraf edilmiştir" dedi. Başka bir ülkeye, BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın silah ve mühimmat göndermenin suç olduğunu anlatan Emir, şöyle konuştu:
‘ADLİ MAKAMLARCA AYDINLATILMALI'
"Dolayısıyla TCK'da 'devletin güvenliğine karşı suçlar' tanımı altında tanımlanmıştır ve aynı şekilde bizim de taraf olduğumuz BM Antlaşması'na açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Dolayısıyla biz buradan Sayın Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz ve Başbakan'ın bu fiillerin Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin işleyiş işlemediği konusunda açıkça bir biçimde kendi itirafları dolayısıyla yargılanması gerektiğini düşünüyoruz ve bu şekilde de bu konunun adli makamlarca aydınlatılması gerektiğini düşünüyoruz."