Işık, "Sadece beldeler, ilçeler fethetmek değil, oraya adaleti ve medeniyeti götürmek Osmanlı'nın en temel düsturuydu. O düsturun yeşerdiği, geliştiği topraklar Bilecik topraklarıdır. Bilecik sadece kuruluşun ve dirilişin şehri değil, aynı zamanda kurtuluşun da önemli merkezlerinden biri" diye konuştu.
Bilecik'in aslında önemli bir sanayi, tarih ve kültür kenti olduğunu anlatan Işık, bu kadar özelliği bulunan bir kentin geleceğinin daha da aydınlık olması için her türlü katkıyı vereceklerini bildirdi.
'ALMANYA İLE TAKIŞMAYALIM GİBİ BİR ANLAYIŞIN DEVAM ETTİĞİNİ SANIYORLAR'
Bir gazetecinin, "Türkiye'ye karşı tavır alan Almanya'nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun orada yaşayan çifte vatandaş durumundaki Türklerin seçimdeki tercihlerine bir etkisi olur mu?" sorusu üzerine Işık, "Maalesef Almanya özelinde, genelde de batı devletlerinde Türkiye'deki değişimi okuyamamak gibi bir problem var" dedi.
Işık, 'Türkiye'nin hala eski Türkiye zannedildiğini' savunarak, şöyle konuştu:
'ALMANYA İLE SAĞLIKLI İLİŞKİLERİMİZİN DEVAM ETMESİNİN ÖN ŞARTI…'
Türkiye'de 'darbeye teşebbüs etmiş, açıkça ihanet içinde bulunmuş eski askerler ve bazı sivillerin Almanya'dan siyasi sığınma talebinde bulunduğunu' öne süren Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye bunları istediği zaman 'Efendim bizde yargı bağımsızdır.' Ama Türkiye'de bir espiyonaj faaliyetinden dolayı tutuklanan bir gazeteci kılığındaki kişiyle ilgili talepte bulunulduğu zaman Türkiye'de yargının bağımsızlığını hiç akıllarına getirmiyorlar ve Türkiye'ye güya baskı uygulamaya kalkıyorlar. Bunların tamamı çifte standarttır. Almanya bu çifte standarttan vazgeçmek zorundadır. Türkiye ile Almanya'nın tarihi yüzyıllara dayanan köklü ilişkileri var. Bu köklü ilişkilerin gelecekte de sağlıklı olarak devam etmesinin ön şartı karşılıklı saygı ve egemenlik haklarına gösterilecek titiz bir saygıdır. Dolayısıyla bu olursa Türkiye ve Almanya ilişkileri zedelenmeden yoluna devam eder. Ama o eski müsteşrik yaklaşımıyla, buyurgan yaklaşımla Türkiye'ye davranmalarını kesinlikle artık Türkiye'nin kabul etme durumu yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki tavrını ve kararlığını da hepiniz biliyorsunuz."
Bir gazetecinin yerli otomobil çalışmalarıyla ilgili son durumu sorması üzerine Işık, bu projeyi şu anda Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın takip ettiğini belirtti.
Işık, otomotiv endüstrisinin büyük bir dönüşüm içinde olduğuna, artık dünyada içten yanmalı motorların yerini elektrikli araçların aldığı bir süreç yaşandığına işaret etti.
Bazı ülkelerin 2025 yılından itibaren içten yanmalı motorlu araçları yasaklamaya başlayacaklarını şimdiden duyurduğunu anlatan Işık, "Şehir içindeki hava kirliliği, emisyon değerlerinin yüksekliği artık bu tip tedbirlerin daha da artarak hayata geçeceğini gösteriyor. Onun için Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığım dönemimde başlattığım elektrikli yerli otomobil projesi bütün bu saiklerden ortaya çıkarak hazırlanmış bir projeydi. Şimdi bu projenin inşallah yatırım aşamasına gelmiş olması, özel sektör marifetiyle artık yatırıma dönüşmüş olması, doğrusu Türkiye için büyük bir kazanım olacak. Detayları şu anda sayın bakanımız biliyor. TOBB ile çalışma yaptıklarını biliyorum" diye konuştu.