Kalafat: Marmara’nın altında bir fil ayaklarını kırmış yatıyor

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde görevli Deprem İzleme Müdürü Doğan Kalafat, "Marmara'nın altında bir fil ayaklarını kırmış yatıyor. Siz ufak depremle 3 tüyünü koparıyorsunuz. Ufak depremler daha büyük bir depremin hazırlık safhasında olduğunu ve bu bölgenin bize büyük depremler oluşturma ihtimali taşıdığını gösteriyor" dedi.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde basın toplantısı düzenleyen Deprem İzleme Müdürü Doğan Kalafat, Silivri açıklarında bu sabah meydana gelen depremin, büyük bir depremin hazırlık safhasında olduğu gösterdiğini söyledi.

Kalafat, “Küçük depremler hiçbir zaman büyük depremlerin enerjisini almazlar” dedi ve bu durumu şu ilginç örnekle açıkladı:

“Marmara Denizi’nin altında bir fil ayaklarını kırmış yatıyor. Siz ufak depremle 3 tüyünü koparıyorsunuz. Ufak depremler daha büyük bir depremin hazırlık safhasında olduğunu ve bu bölgenin bize büyük depremler oluşturma ihtimali taşıdığını gösteriyor.”

İSTANBUL’DAKİ DEPREM, JAPONYA’DAKİ DEPREMLE KIYASLANAMAZ

İstanbul’da halen 7 büyüklüğünde bir depremin beklendiğini ve bunun 1999 Gölcük Depremi kadar büyük olmayacağını belirten Kalafat, şunları söyledi:

“Birincisi büyüklük. 7 büyüklüğündeki depremin açığa çıkaracağı enerji 6 büyüklüğünde bir depremin çıkaracağı enerjiden 32 kat daha fazla. Depremin büyüklüğü arttıkça tahrip gücü de artıyor. İkincisi, Marmara Denizi'ndeki deprem kaynakları şehirlerimize çok yakın. Depremin merkezi ne kadar yakınsa etki alanı o kadar fazla olacaktır.

Üçüncüsü depremin derinliği. İstanbul’daki depremler Japonya'daki depremlerle kıyaslanamaz. Japonya’da depremlerin derinliği 60-600 kilometre arasındadır. O yüzden etkisi daha az olur. Bizim depremler daha sığ. Faktörlerden bir diğeri zemin koşulları. Biz zemin koşullarını iyi bilip ona göre tasarım yapmak durumundayız.

Depremi neden Avcılar daha fazla hissetti? Çünkü zeminler iyi değil. Dolayısıyla bu zeminlerde siz depreme dayanıksız bina yaparsanız, enerji kilometrelerce hiçbir şekilde kaybolmadan yapıları etkiliyor ve yıkılmasına neden oluyor.”