Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, 17 Eylül'de Keçiören'de açık arazide Gülay Uygun'un 'ateşli silah yaralanması' sonucu ölü bulunduğunun bildirilmesi üzerine resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Aynı gün kayıp olduğu iddiasıyla avukatının başsavcılığa yaptığı başvuru üzerine Uygun'un bulunması için sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararı alındığı bildirilen açıklamada, kararın Asayiş Şube Müdürlüğü Teknik Takip Büro Amirliği'ne gönderildiği, inceleme sonucu Uygun'un cep telefonunun son baz bilgisinin tespit edildiği, aynı gün saat 18:15 sıralarında da cesedine avukatı aracılığıyla ulaşıldığı aktarıldı.
Başsavcılıkça olay yerinde ölü muayene ve keşif işlemleri yapıldığı, olay yerindeki cep telefonu, tabanca, boş kovan ve 6 fişeğin muhafaza altına alındığı kaydedilen açıklamada, Uygun ile cesede ulaşan 9 kişinin el svaplarının aldırıldığı, kriminal incelemede sadece Uygun'un el svaplarında atış artığına rastlandığı ifade edildi.
Gülay Uygun'un cep telefonu imajının Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde inceleme ve raporlama işlemlerinin sürdüğü aktarılan açıklamada, olay yerinde bulunan ve olayda kullanıldığı değerlendirilen 7.65 mm tabanca ile kovanın incelendiği ve kovanın bu tabancayla atıldığının belirlendiğine, tabancada yapılan parmak izi çalışmasında ise mukayeseye elverişli parmak izi tespit edilemediğine yer verildi.
Uygun'un HTS kayıtlarının temini için BTK'ya yazılan müzekkerenin yanıtlanmasından sonra gerekli inceleme ve analizlerin yapılacağı belirtilen açıklamada, otopsi işlemleri sırasında Uygun'dan alınan kan örneği ile olay yerinden temin edilen bulgu ve materyallerde mukayeseli inceleme yapılması yönünde talimat verildiği ifade edildi.
Açıklamada, ölü muayenesi ve otopsi neticesinde Uygun'un kafa sağ temporal üst bölgede giriş ve oblik seyirle sol temporal bölgede çıkış olmak üzere tek bir ateşli silah mermi çekirdeği giriş ve çıkışının tespit edildiği kaydedilerek, biyolojik ve kimyasal incelemelerin tamamlanmasından sonra ayrıntılı olarak tanzim edilecek otopsi raporunun başsavcılığa gönderileceği belirtildi.
Olay yerinde ele geçirilen iki sayfalık intihar mektubu olarak değerlendirilen not aslının alındığı, parmak izi incelemesinden sonra yazılanların Uygun'un el ürünü olup olmadığı yönünde kriminal inceleme yapılması talimatı verildiği ve incelemelerin devam ettiği kaydedilen açıklamada, Uygun'un olay günü saat 08:56'da evinden çıkarak bir taksiye binmesi nedeniyle çevre binalarda kamera görüntüsü çalışması yaptırıldığı aktarıldı.
Ne olmuştu?
Ankara'da Aleyna Çakır'ın şüpheli bir şekilde ölü bulunmasıyla ilgili gözaltına alınıp serbest bırakılan Ümitcan Uygun'un annesi Gülay Uygun'un, yurtlarda kalan kız öğrencileri kötü yola düşürdüğü iddia edilmişti.
Bunun üzerine hakkında soruşturma başlatılan Gülay Uygun, 17 Eylül'de silahla başından vurulmuş halde dağlık alanda ölü bulunmuştu. Uygun'un, intihar notu bırakarak yaşamına son verdiği ifade edilmişti.
Cesedin bulunduğu yerde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ümitcan Uygun, annesi hakkında öne sürülen iddialara tepki göstermişti. Ümitcan Uygun, olayı takip eden Müge Anlı'yı hedef alarak "Ben her zaman sessiz kaldım. Fakat bu saatten sonra sessiz kalamam. Benim annem, sizin suçlamalarınız yüzünden kafasına sıktı. Ben hepsinden şikayetçiyim" demişti.
Aleyna Çakır'ın ölümünün şüphelisi Ümitcan Uygun, 'yüzünde maske takılı halde ve yanında alışveriş çantalarıyla' ölü bulunan annesi Gülay Uygun'un ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada Müge Anlı'yı suçladıhttps://t.co/MrM2mn7FAa pic.twitter.com/RKfUbebQ6A
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) September 17, 2020
Ümitcan Uygun’un babası ise eşinin ölmeden önce "Ölümümden Müge Anlı suçludur" yazılı bir not bıraktığını ileri sürmüştü. İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı'na çağrı yapan baba Uygun, "O orada oturan adam kızına kendi tecavüz etmiş. O Allahsız var ya Müge Anlı, Allahsız. Allah onu perişan atsın. Sayın savcılar, Sayın Süleyman Soylu eşimin yanında yazan kelime şu 'Müge Anlı için öldürdüm kendimi.'" diye konuşmuştu.
Ailenin tepkisi ve iddiaları üzerine ertesi gün canlı yayında açıklama yapan Müge Anlı ise, şunları kaydetmişti:
- "Bu yayına başladığımdan beri de hep aynı şeyi söylüyorum. Ne söylerseniz söyleyin, ne yaparsanız yapın ben bu yolumdan dönmeyeceğim. Kim ne kadar tehdit ederse etsin benim için önemli olan Aleyna'nın o gece intihar etmesi ya da öldürülmüş olması Adli Tıp'tan gelecek rapora bağlıdır.
- O ayrı bir konudur. Ama onlarca genç kızın şantaj ve tehditle, dayakla kötü yollara sürüklenmesi ve onların üzerinden para kazanılması doğru bir şey değildir ve bunların cezalandırılması gerekiyor. Ne söylerseniz söyleyin. Ben bunu söylemeye devam edeceğim. Başka Aleynalar ölsün istemiyorum.
- Bizim ekibe telefon açıp 'Soruşturma başlatıldı, intihar etti' deniyor. O zaman herkes intihar etsin. Siz de benim hakkımda 'Allahsız' demişsiniz. O zaman ben de gidip intihar edeyim. Bu ne demek? 'Bu işlerin peşini bırakın' demek. Niye bırakalım? Bırakmayacağız."
Müge Anlı: Ekibe 'Soruşturma başlatıldı, intihar etti' deniyor. O zaman herkes intihar etsin. Siz de benim hakkımda 'Allahsız' demişsiniz. O zaman ben de gidip intihar edeyim. Bu ne demek? Bu işlerin peşini bırakın demek. Niye bırakalım? Bırakmayacağızhttps://t.co/OPz7AXxdlb pic.twitter.com/JEHDq3GX7j
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) September 18, 2020
