Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Övgün Ahmet Ercan, Sözcü'den Hande Zeyrek'e konuştu:
Neden korkmayalım?
Karşımızda insan olduğunu düşünmemiz gerek. Bir insanı korkutarak eğitemezsiniz. O insanı sadece ürkütmeden bilgilendirerek eğitirsiniz. İstanbul'da her an deprem olabilir derseniz o insanı korkutursunuz. İnsanlara korkma diyerek olumlu yaklaşmak gerekiyor.
Peki deprem her an olamaz mı?
Olamaz. Bunu ancak deprem bilimci olmayanlar söyleyebilir. Televizyonda açıklama yapanların kimileri bir saat bile deprem dersi almamış insanlar. Deprem bilimci olanlar ki bunların jeofizik mühendisi olması gerek. Bunlar hiçbir zaman “Her an deprem olabilir” diye açıklama yapmazlar.
Sisam depremini bilmiştiniz…
Bu yıkıcı deprem hangi bölgeleri etkileyecek?
Marmara'da olan depremler 150 kilometreyi etkiler. Adapazarı, Düzce, Akyazı, Gölcük ve İzmit ile Bolu'yu da etkiler. İstanbul'da sarsılır ama güçlü etkilenmez. Türkiye'de hiçbir yerde deprem olmasa iki yerde olur. Bir tanesi Bingöl, biri Sakarya çukuru.
Hangi kırık daha tehlikeli?
Kuzey Anadolu kırığı Türkiye'nin en genç kırığıdır. 3.5 milyon yıl yaşındadır. Doğu Anadolu kırığı ise 15 milyon yıl yaşında yorgun bir kırıktır. Marmara'daki depremleri bütün ele almak zorundayız. Son 2000 yılda Batı Marmara'da olan yıkıcı depremlerin sayısı 16 tanedir. Deprem oluş sırası ile depremin olacağı yıl arasında doğrusal bir ilişki var. Buna göre 2045'ten önce Kuzey Marmara'da büyük deprem olması beklenmiyor.
Kuzey Marmara'da beklenen en olası deprem hangisidir?
Deprem kaderimiz yıllar içinde hiç değişmedi mi?
1970 Gediz depreminde asistandım. Başbakan Demirel geldi. “Deprem takdiri ilahidir. Kimse Allah'ın dediğinin dışına çıkamaz. Devletimiz böyüktür, yaralarınız sarılacaktır” dedi, herkes elini öptü. 1999 depremi oldu bu kez aynı Demirel, Cumhurbaşkanı olarak Düzce'ye geldi. Bu kez profesör olarak oradaydım. Aynı cümleleri 20 yıl sonra yineledi. Kötü yönetimlerin olduğu ülkelerde depremin adı felaket, ölüm olur. Bir ülkede yoksulluk ve yolsuzluk çözülmedikçe deprem sorunu çözülmez. Anadolu'nun yazgısı 3 bin yıldır değişmedi. Depremden korkma bilgisizlikten, yoksulluktan kork. Demokrasi yoksa kork. Eğer bu ülkede “Deprem vergilerimiz nerede” diye sormak suçsa, hukuk hiçe sayılıyorsa, yurttaşların haklarını savunacak yasalar çalıştırılmıyorsa o ülkede depremlerin adı afet, ölüm olur.Yerel yönetimler hükümet, ne yapmalı yıkımı önlemek için?
Depremin siyaseti olmaz. Yolsuzluğun siyaseti olur… Depremden korunmak için her şeyden önce sağlam yerde yapıda oturmak gerek. Bunun için de para gerek. Yoksul olmayacaksın. Yazgıcılık Türkiye'yi bitirmekte, aydınlanmanın önüne set çekmektedir. Bir kişi göçük altında kalmış, ölmüşse bu yazgısı diye söylenir. Oysa suçlu siyasetçilerin ta kendisidir.
Tüm yorumlar
Yeni yorumları göster (0)
Cevaben(Yorumu gösterYorumu gizle)