Son günlerde 350’den fazla Hristiyan, IŞİD tarafından rehin alındı, aralarından 15’i öldürüldü. Diğerlerinin kaderi belli değil, ancak herkes onların da vahşice öldürüleceğinden korkuyor.
IŞİD, bu konuda büyük deneyime sahip. Rehineler ayrıca uluslararası koalisyonun IŞİD’e karşı düzenlediği hava saldırılarının engellenmesi için canlı kalkan olarak kullanılabilir. Bazı Hıristiyanların, Kürtler tarafından esir alınan cihatçılar ile takas edilmesi umudu var. Hristiyan rehinelere yönelik zulmün, dini önyargı ve kayıtsızlık dışında hiçbir gerekçesi yok.
Suriye ve Irak’taki savaş, ulusal ve dini azınlıklar üzerinde silinmez iz bırakıyor. Bu halklar bugün başkalarının borcunu ödemiyor, canilerinin bölgenin gerçek tarihine nefreti yüzünden öldürülüyorlar. IŞİD’e göre bu tarih; insanlar, kiliseler, diğer mezheplerin camileri, kütüphaneler, heykeller tüm taşıyıcıları ile birlikte yok olmalı.
IŞİD cihatçıları Hristiyanları da, ideolojilerine veya hayat tarzlarına uymayan Müslümanları da öldürüyor. Hristiyanlar, Kürt birlikler ile birleşerek kendini savunmaya çalışıyorlar, ancak milislerin elinden bir şey gelmiyor.
DİRENENLER YAKILDI
IŞİD cihatçıları, 30’dan fazla köyü ele geçirdi ve yaklaşık 300 kişiyi rehin aldı. Direnenler, evleriyle birlikte yakıldı. Kaçabilen, Haseke ve Kamışlı’ya kaçtı.
Rusya Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Uluslararası Sorunlar Bölümü Başkan Yardımcısı İrina Zvyagelskaya, konuyla ilgili Radyo Sputnik'e şu yorumda bulundu:
“Ortadoğu’daki Hristiyan sayısı hızla azalıyor. Oldukça sert baskı altında göç etmek zorundalar. Bu, büyük bir kayıp, çünkü Ortadoğu çok yönlülüğünü, kültürel bölünmüşlüğü kaybediyor. Aynı sorun, Kutsal Topraklarda da yaşanıyor. Burada da Hristiyan sayısı giderek azalıyor. IŞİD, ideolojisinin, kendine özgü sadizmin doğası gereği, kurban olarak etnik ve dini azınlıkları seçti, çünkü başlıca taktik hedefi, insanları seferber etmektir. Bu, sadece oraya gidenleri değil, yerel halkı da ilgilendiriyor. İnsanları, iç dayanışma temelinde seferber etmek istiyorlar. Prensipleri, ‘kimlere karşı arkadaşlık ediyoruz’. İşte Hristiyanlar da bu durumda, ‘günah keçisi’ haline geldiler. Bunu, seferberlik için, sindirme için, birçok diğer hedefleri için kullanıyorlar.”
Bu trajedinin sadece tanığı olarak kalmak mümkün değil. Bu insanlara yardım etmek, acılarını hafifletmek için her şeyi yapmak lazım. Cihatçıları durdurmak ve sivilleri korumak için askeri çabaların koordine edilmesi lazım. Cinayet epidemisine karşı masumları koruma ve yardım etme çağrıları giderek yükseliyor. Muhtemelen, Hristiyanların Ortadoğu’dan kaçışı durdurulamaz ancak birçoklarını korumak mümkün.
