Bu tür sistemler kullanılmasın diye ciddi önlemler alındığını belirten Türkiye Bilişimciler Derneği Başkanı İlker Tabak, "Görebildiğimiz kadarıyla ByLock sisteminde mesajlar bir şekilde arşivleniyor. En önemli özelliği, mesaj iletildikten sonra sunucudan silinmesi olarak tarif ediliyor. Bu da bir tür gizlilik sağlıyor diye iddialar var" dedi.
Teknik olarak her sistemin bir arka kapısı olabilir diyen Tabak, uygulamanın kimler tarafından kullanıldığının nasıl bulunabileceğine dair, şunları söyledi: "Verilerin disk kurtarma, yeniden formatlanma işlemleri üzerine bile birtakım izleri kalıyor. Ama bu kullanılan cihazdan cihaza değişebilir. Yazışmalar sunucularda tutulduğu için ne kadar silindiğine bakmak lazım. Şifrelemeleri birileri yaptıysa deşifre mekanizmaları da bulunabilir. Uygulama dediğimiz yazılım, yazılımı da kimin indirdiği birtakım verileri aktaracak şekilde programlandıysa, uygulamayı kullananlar bulunabilir."
‘YAŞADIĞIMIZ DARBE GİRİŞİMİNİN EN ÖNEMLİ ENGELLEYİCİ FAKTÖRÜ YİNE BİLİŞİM SİSTEMLERİ OLMUŞTUR'
Teknik önlemlerin alınmasının önemini her platformda anlattıklarını belirten İlker Tabak, "Bütün ülkeler benzer önlemler alır. Bizim devletimizin de önlemleri, mevzuatları var. Bu işlerde güvenlik çok önemli bir noktaya gelmiştir. Yaşadığımız darbe girişiminin en önemli engelleyici faktörü yine bilişim sistemleri olmuştur. Eğer bilişim ortamları sağlanmasaydı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan vatandaşlara bilgi aktaramasaydı durum farklı noktalara da gidebilirdi. İletişim önemli olduğu sürece bu tip konular da gündeme gelecektir" dedi.
Cumhuriyet gazetesi adliye muhabiri Kemal Göktaş, ByLock soruşturması gizli olduğu için bilgi kırıntılarıyla yol aldıklarını ifade etti. Böyle gizli bir örgütün dijital ortamda iz bırakacak bir yöntem seçmesinin ilginç olduğunu belirten Göktaş, "ByLock sisteminin 17-25 Aralık'tan sonra cemaat tarafından cep telefonlarına yüklendiği ve şifreleme yoluyla mesajlaşıldığı artık biliniyor. Bu çok riskli bir şey. MİT'in yaptığı gibi bu sisteme dair herhangi bir ipucundan yola çıkarak bu bilgiler elde edilebiliyor ve listeler öyle oluşuyor. Tamamını bir anda çözemediler. 200 binin üzerinde kullanıcısı olduğu söyleniyor. Ankara'da terörle mücadele şubesindeki müdür yardımcısı ve bazı hakimlerin bu örgütten oldukları ifadeleriyle ortaya çıktı. Bu aşamadan sonra ByLock sisteminin ve listelerin sağlıklılığı tartışılmaya başladı" dedi.
ByLock soruşturmasında da mağduriyet bildirenler olduğunu ve kimin gerçekten mağdur olup olmadığını anlamakta güçlük çektiklerinin altını çizen Kemal Göktaş, kendisine gelen bir örneği anlattı:
‘BAKANLARDA VE MİLLETVEKİLLERİNDE DE BU SİSTEMİN OLDUĞU SÖYLENİYOR'
ByLock anladığımız kadarıyla örgüt üyelerinin kullandığı bir sistem diyen Kemal Göktaş, soruşturma sürecinde dikkat edilmesi gerekenlere dair şunları söyledi:
"Örgüt üyesi vurgusunu niye yapıyorum? Çünkü cemaat katmanlardan oluşan bir sistem. Üyeler de sahada aktif çalışan militanları. 260 bin üyeden bahsedeceksek bu hakikaten büyük bir sayı. Bakanlarda ve milletvekillerinde de bu sistemin olduğu söyleniyor. Bu örgütün siyasi ayağı olduğu düşünülüyorsa ki olduğuna eminiz, onlar da örgütle bir şekilde temas halinde olmuşlardır. Eğer bu yöntemi kullandılarsa yakayı ele vereceklerine emin olabiliriz. Dijital veri söz konusu olduğunda Ergenekon'da neler yapıldığını gördük, buradaki soruşturmanın titizlikle yürütülmesi gerekir. İdari birtakım meselelerde keyfi davranıldığına dair pek çok emare var. Ama adli soruşturma kısmında yeterli delil olup olmadığı konusunda yeterli veriye sahip değiliz. Yine bir mağduriyet iddiasında bulunan bir yargı mensubu anlattı: Bir yerde 20 kişilik cemaat grubu var, içlerinden biri 20 kişiyi kurtarmak için itirafçı oluyor ve başka 20 kişinin adını veriyor. Cemaatçi olmayan 20 kişi açığa ya da içeri alınıyor, cemaatçiler de görevde kalıyor. Bunlar cemaatin yapısını düşündüğümüzde yabana atılacak şeyler değil. Ayrıca cemaat mağdurların sayısını abartarak bu soruşturmayı şimdiden başardı, toplum nezdinde adil bir yargılamayı baştan çökertti diye bir görüş de oluştu. Böyle tehlikeli bir örgütün çökertilmesi gerekiyor ama hükümetin Ergenekon, Balyoz sürecinde cemaatin yargıdaki pratiklerinin sonucundan ders alması gerekiyor. Bunu yapmazsanız sahte mağduriyetler ortaya çıkabilir, gerçek mağduriyetler ortaya çıktığında kamu vicdanına yaralar."
